Zweig'nın hayatı gibi Clarissa'nın hayatı da yarım kaldı...
Stefan Zweig 'ın ölmeden evvel yazdığı ve tamamlayamadığı tek kitabıdır. Zweig savaştan öncesi ve sırasında olayları bize aktarıyor. Büyük bir heves ile okudum. Sizi tamamen öykünün içine çekiyor. Zweig'in duygu aktarma yeteneğine bayılıyorum. Muhteşem olay ve karakter analizleri var. Olaylara ele alma şekli harika. Eğer tamamlanmış olsaydı kesinlikle büyük eserlerde adını çok daha ön sıraya yazdırırdı.
- Ben Zweig kaleminde en çok karakterlerin ruh hâllerini tasvir edişine bayılıyorum. Olaydan ziyade psikolojik tahlilleri bu kadar başarılı bir şekilde aktarması okuduğum tüm kitaplarında beni çok şaşırtmıştır. Onun bu başarısı bana 'ne yazsa okurum' dedirtiyor, gerçekten çok severek okuyorum.
° “Seni tanımadan önce neyim vardı: Yapayalnızdım. İki kişi olunca dünyanın üstesinden gelinebilir.”
° Çoğu zaman akşamları bir kitabım olur, bir arkadaşım, güzel bir mektubum, biraz da müziğim. Aslında bunlardır benim mutluluk diyebileceğim şeyler.
° ”Ah çok kötü bir şey bu, bu soğuma, bu yabancılaşma.”
Düşünmeden edemiyorum. Belki de o hastane yatağındaki karakter "Artık dayanamıyorum korkuyorum" dediğinde belki de yazar son kez sesini duyuruyordu...
ClarissaStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201713,9bin okunma
Artık her şeyi söylemek mümkün. Sormak istiyorum: Savaşın ilk aylarında milyonlarca asker ve subayın esir düşmesi kimin suçuydu? Bilmek istiyorum... Alman ajanı, japon ajanı diye savaştan önce Kızıl Ordu komutanlarını kurşuna dizdirip, itibardan düşürerek orduyu başsız
bırakan kimdi? Sorarım... Hitler tanklar, uçaklar yığarken Budyonnıy’ın süvari alayına bel bağlayan kimdi?
Sınırımız kilitli. .. diye bizi kim kandırdı? Ordumuz daha ilk günlerde fişeklerini saymaya başlamışken ...
Sorarım... Sorabilirim artık... Ömrüm nereye gitti? Ömrümüz? Ama susuyorum, eşim de susuyor. Bugün bile korkuyoruz... Böyle korku içinde ölüp gideceğiz. Acı ve utanç verici..
Soner Yalçın - Şimdi artık bu meseleleri sadece düşünen bir insansınız. Uygulayan değilsiniz. Mevcut koşullarda bu devletle Türkiye nereye gidiyor? Örneğin olağanüstü hal yerine seferberlik ilan edebilir mi? Yoksa Türkler ile Kürtler arasında bir iç savaş mi görüyorsunuz veya Kuzey Irak'ı da içine alan bir Türk-Kürt federasyonu mu olur?
Cem
Birinci kitap beklentimi o kadar üst çıtalara çıkartmıştı ki... Galiba daha üstü olamaz diyordum. Ama bilin bakalım bu hangi yazar? Tabi ki Nagila ve ondan da bundan daha azını beklemek hata olurdu.
O kadar fantastik kitap okudum ama ben hiçbir fantastik kitabın böylesine kadınları öne çıkardığını görmedim. O kadar duygulandım ki. Yani seri tamam
Hikmet biraz düşündü.''Oyunun sonunda Mills evlesin Monika ile , albayım, ''dedi sonunda. ''Çünkü susup beklemesini bilenler kazanır. Schlick'i de savaşta öldürmekten vazgeçelim; zaten eninde sonunda aklını kaybedecektir, bu gerilime daha fazla dayanamaz. Eskiden böyle kocalar , düelloda filan ölürdü; ben buna benzer bir film görmüştüm. Şimdi kılıcın yerini ruh hastalıkları aldığı için, bu çeşit ölümleri tasvir etmek biraz teknik bilgiyi gerektiriyor. Schilck'in akıl hastanesindeki yaşantısını da anlatalım mı albayım?
Hüsamettin Bey elini tahtaya vurdu: ''Oraya girmiş gibi konuşuyorsun Hikmet.''
''Girmesine girerim de albayım, çıkması zor olur diye korkuyorum. Bugünün doktorları, insanın delirdiğini çok kolay kabul ediyorlar da ,iyileştiğine inanmakta biraz nazlanıyorlar....''