Yekta Kopan bir yazısında kitabın on milyon satmasını dilediğini yazmış.
Barış Bıçakçı'nın yazdıklarından aldığım tadın benzersizliği, okurken yaşattığı olgunluk hissinden kaynaklanıyor. Dilinde, benzetmelerinde, duygularında hayran olunası bir olgunluğun, birikmişliğin kanıtları var.
Seyrek Yağmur, sanki bu duyguların birikmişliğinden patlak vermemiş de, sadece siyasi ortamdan bunalmışlığın patlak vermesiyle ortaya çıkmış. ama bunu da hayatla ilgili tespitleriyle yoğurmuş. Tam bütünlük olmasa da, Rıfat karakterinin anılarını ve hayallerini okuyorsunuz. Kitapta bir çok yazar ve şair ismi geçiyor, hatta öyle ki
Oktay Rifat'tan hayali bir mektup alıyor.İsmi Rıfat olan baş karakter çocuğu için Oktay ismini uygun görüyor. Onun haricinde ise;
Nobel ödüllü yazar coetzee'nin bu otobiyografik romanini buyuk bir merak ile aldim. Kendisini gizleyerek yasayan nobel odullu yazarin hayati oldukca ilgimi cekti. Buyuk bir hevesle basladim okumaya. Hissediyorum en sevdiklerim arasinda yer alacak bu eser.
"Bu mesele baştan sona insanın midesini bulandırıyor: Yasalar, kabadayı polisler, yüksek sesle katilleri savunup maktulleri suçlayan hükümet; kafasında gözleri olan herkesin görebildiğini korkaklığından çıkıp söyleyemeyen basın.."