OKUNMASI GEREKEN KİTAPLAR LİSTESİ
Bu kitapların okunmasını tavsiye ederim. Eklemek istedikleriniz olursa lütfen siz de ekleyin. 1. Yabancı Albert Camus , Can Yayınları 2. Küçük Prens –Mavi Bulut , Antonie de saint-exupery, mavibulut yayınları 3. Otostopçunun galaksi rehberi -5 cilt takım , Douglas Adams, kabalcı yayınevi 4. Yüzyıllık yalnızlık, gabriel garcia marquez, can
1328 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
Scarlett...
Rüzgar gibi geçti romanı Amerika Birleşik Devletleri tarihinde çok derin izler bırakan iç savaşın geniş bir öyküsüdür. Yayınlandığı ilk günden itibaren satış rekorları kıran roman daha sonra Fransa, Almanya ve İngiltere’ de de ilgi görmüş ve aynı adla filme alındıktan sonra bütün dünyaya yayılan üne sahip olmuştur. Kitapda 1861 yılında
Rüzgar Gibi Geçti
Rüzgar Gibi GeçtiMargaret Mitchell · Toker Yayınları · 20042,021 okunma
Reklam
TÜRK EDEBİYATI AKIMLARI / TURKISH LITERARY MOVEMENT
1) İslamiyet Öncesi Edebiyatı 2) İslâmiyet Sonrası Edebiyatı 3) Halk Edebiyatı 4) Divan Edebiyatı 5) Tanzimat Edebiyatı 6) Servet-i Fünun Edebiyatı 7) Fecr-i Ati Edebiyatı 8) Millî Edebiyatı
Taptığım Putlarım Bunlardır
Aşağıda bir liste vereceğim. Bu kişiler benim için idoldür, puttur, birlikte ortak koşarım. 2700 küsür okumadan sonra hala bir kitabını gördüğümde heyecanlandığım ve okumak istediğim yazarları listeye koydum. Okumadıklarımı koymadım, bir sıralamaya göre yazmadım. Aynı zamanda tavsiyelerimdir, buyurun: KURGU:
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
‘Plüton ne kadar gezegense ben de o kadar işe yarar bir yetişkindim.’ . Dünyanın sonu geliyor. Kesin bir tarih veremesek de her birimiz bunu hissediyoruz. Bazılarımız hazırlıklar yapıyor. İnananlar dualarına ekliyor hislerini. Bazılarımız ise kulak arkası ediyor dinlediklerini, tüm pislikleri halının altına saklayanların yaptığı gibi. Sonrasında ‘dünya dönüyor yahu öyle ya da böyle’ diyoruz. Günümüzü bitirip çıkacak sonrasını da düşünmeyeceğiz sanki. Ama hala üretenler, düşünenler de var. Ve yazanlar. Yazdıklarını paylaşıp bir evreni paylaşmayı sürdürenler de var. Ben Lerner da onlardan biri. . Birkaç ay önce kitap alışverişimde Topeka Okulu’nu edinmiştim. Yazar hakkında da eser hakkında da bir şey bilmememe rağmen. Geçen hafta ise bir kitapçıda aynı yazarın 22:04 adlı eserine rastladım. Bu kitap ile yazarı tanımak istedim ve okumaya başladım. Kısaca bir yazarın kendisiyle ve yaşadığı dünyayla iletişimini anlatıyor 22:04. Yazacaklarına odaklanan ama bunun yanında yakın arkadaşının anne olma isteği, ekolojik kriz, ‘yarın ne olacak’ kaygısı gibi sorunların içinde kalan bir karakteri tanıyoruz. Deneme, roman, şiir, kimi yerlerde günlük tadı aldığımız bir metin sunuyor Lerner. Çok etkilendim. Kendimde de gördüğüm- farkına vardığım çekişmeleri bu kitapta gördüğüm için sanırım. Büyük bir keyifle okudum. . Hakan Toker çevirisi, Nahide Dikel kapak tasarımıyla ~
22:04
22:04Ben Lerner · Yapı Kredi Yayınları · 201743 okunma
ali saip ursavaş-nakşibendi şeyhi şemseddin bukarki arasındaki konuşma.
"-Hayvanlardan müridin var mı?" "-Hayır, yoktur..." Sorgunun sonunda anlaşılacaktır ki ayinlerde müritler tilki ve köpek kıyafetine bürünmekte, şeyhlerinin şerefine tilki ve köpek gibi bağırmaktadırlar. Şeyhin huzuruna ayakta girmek affedilmez bir kusurdur. Müritler kapıda yere kapanmakta ve şeyhin önüne sürüne sürüne gitmektedirler. Bunlar âyin sırasında kendilerini öylesine vermektedirler ki bir müddet sonra cezbeye kapılmakta, kendilerinden geçmektedirler.
Sayfa 130Kitabı okudu
Reklam
Şeyh Sait bu faaliyetine bir süredir başlamış olduğu için seyahatinin gerçek maksadı bir öğretmen tarafından resmi makamlara bildirilmiş ve bunu Ankara duymuştu. Bunun üzerine Ankara, gerçek durumu Genç Valisi İsmail Hakkı 'dan sormuştu. Sonradan Şeyh Sait ve avenesiyle birlikte muhakeme edilip hapis cezası alacak olan vali İsmail Hakkı şu cevabı vermişti: " - Şeyh Sait her sene olduğu gibi bu sene de, Palu 'da bulunan ecdadının mezarını ziyarete gidiyor. Hilafı mutad ve muhili asayiş (asayişi bozan) bir hal yoktur." Valinin görüşü bu olunca, Şeyh Sait daha rahat hareket etmek imkanını buldu.
Sayfa 39 - Birinci Bölüm: Patlayan Bir Kurşun ve Sonrası | IV- Şeyh Sait Diye Bir AdamKitabı okudu
kürtlerin babası II. abdülhamit..
Şeyh Sait Doğu'da, isyanın askeri cephesini yürütürken İstanbul'da birtakım temaslar olmaktaydı. Onların merkezinde Seyit Abdülkadir vardı. Seyit Abdülkadir Vanlıdır ve Kürt Teali Cemiyeti'nin fiilî başkanıdır. Bu cemiyet, önce müstakil (bağımsız) bir Kürdistan Devleti gayesini gerçekleştirmek için kurulmuştur. Kürtçülük cereyanının su yüzünde çalışmaya başlaması, Abdülhamit'in takip ettiği politikanın sonucudur. Bütün marifeti "idare-i maslahat" olan ve meselelerin esasına asla girmeyip kuvvetler arasında denge kurarak düzeni sürdürmeye çalışan Abdülhamit, Rusya'ya sırtını dayamış Hıristiyan Ermeni azınlığına karşı, Doğu'da, sırtını İngiltere'ye vermiş Müslüman Kürt azınlığını çıkarmıştır. Bu politikanın icabı olarak Kürt aşiretlerine müsamaha gösterilmiş ve onların beyleri vezirlikler, paşalıklar almışlardır. Böylece Abdülhamit, liderlerini tahtına bağlayarak Kürtçülüğü uyuttuğunu düşünüyordu.
Metin Toker:
(Biz) yemeğimizi yedik. Ben kitap okumaya koyuldum. Kayınvalidemle Özden bir ara yukarıya çıktılar, ev işleriyle meşgul oldular. Aşağı indiler, bir kenarda konuşmaya daldılar. Vakit gecikti, Paşa gelmedi. Ancak gece yarısı sırasında kapı çalındı. 'Ben açarım' dedim ve açtım. Açtım ve hayretten dilimi yutacak gibi oldum. Karşımda İsmet Paşa ile Adnan Menderes duruyordu. Çok neşeli görünüyorlardı. Eminim, çakırkeyiftiler. Birbirlerinin kollarını tutuyorlardı. Adnan Bey ‘Nasılsın, Metin?' diye sordu. İsmet Paşa Başbakan'dan içeri girmesini istedi. Fakat Menderes 'Başka sefere!' dedi. Şimdi Cumhurbaşkanı'na çıkacakmış. ‘Saat geç oldu' diye ilave etti. İsmet Paşa biraz oturabileceğini söyledi. Menderes itiraz etti. 'Davet ederseniz, memnuniyetle gelirim' dedi. Paşa sordu: 'Söz mü?' Menderes keyifli bir tarzda 'Söz' dedi.
Sayfa 75 - 1955
İnönü'nün Damadı Metin Toker
Kınayıcıyı kınarken içyüzünü ele verdiğinden gafil Metin Toker'den: «Şeyh Sait'in ayaklanmasından sadece iki hafta evvel, Ziyaeddin Efendi Meclis kürsüsüne çıkmış ve yeniliğin işret, dans, plâj sefasından başka şey ifade etmediğini söylemişti. Fuhuş artmıştı. Müslüman kadınlar edeplerini kaybetme yolundaydılar. Sarhoşluk himaye, hattâ teşvik olunuyordu. En önemlisi (hissiyatı diniye) rencide ediliyordu. Yeni rejim sadece ahlaksızlık getirmişti. Bunlar terakki kisvesi altmda, Batılılaşma diye, medeniyetçilik adına yapılıyordu. Rezil bir idare memleketi çamurların içine sürüklemişti. Ziyaeddin Efendi bu nutkuyla Cumhuriyetin ahlâkî iflasını Türkiye'ye ilân etmişti.>>> (Şeyh Sait ve İsyanı - s. 21)
389 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.