Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Cümle Kapısı
Nazan Bekiroğlu"nun okuduğum 5.kitabı. Nazan hocam yazdı,biz girdik Cümle kapısından.
Şems'le başladık,Hz.İsa'yla yola çıktık.
Eflatun'agöz kırptık,Dostoyevski'ye "Dosto"dedik.
Dünyaca ünlü zindanların cümle kapıların da durduk,kimler geldi,kimler geçti seyre daldık.
Daniel,Voltaire,Stendhal,Puşkin,gorki,Jack Landon,Oscar Wilde
Ve Dünya Klasikleri teker teker geçti bu kapıdan
Sonrası bizim Cümle Kapısı,ünlü cezaevleri
Sultanlar,şehzadeler
Sonrası...
Kemal Tahir,Namık Kemal,Sebahattin Ali,Rıfat Ilgaz,Vedat Türkali,Can Yücel,Ataol Behramoğlu,Yaşar Kemal
Necip Fazıl..... ve o güzel eserler.
Söz uçtu ama yazıları kaldı.
Nazan hocamın dediği gibi
Biz ne söylersek söyliyelim cümle kapısından sonrası:Ne çare kaderdir!
Her zaman ki gibi yine "muhteşem"diyerek sonlandırıyorum.
Harika!
Çok güzel bir kitaptı. Duyguları o kadar net yansıtmış ki yazar aklıma Sebahattin Ali geldi. Yazarın en iyi kitaplarında olabilir. Şermin yaşar öyküsü diye birşey olacak ileride.
"Ağlar bu mezarlıkta yörükler her gece
Bıkıp iri yıldızları davar sanmaktan
Düşünür eski günleri...iskandan önce
Geride kalmanın hüznü yamanmış yaman..."
Bu satırları kitabı okumadan önce okursanız sizin için birşey ifade etmeyebilir. Ama kitabı okuduktan sonra içinize işleyecek dizeler olduğunu anlayacaksınız.
Yaşar Kemal, dev bir kalem. Türk Edebiyatı ve Anadolu insanını tanımlama konusunda Sebahattin Ali de Kemal de bence bu işin ustaları. Ama Yaşar Kemal'in bir farkı var ki o da bölge şivelerini, törenlerini, geleneklerini çok iyi bir şekilde bize aktarması bence.
Kitapta Çukurova'da yaşayan yörüklerin kendilerine bir yurt, bir yuva bulmak için yaşadıkları anlatılıyor. Onların kültürleri, inançları,aşkları ve düşmanlıkları o kadar güzel aktarılmış ki..Ceren ile Halil'in aşkı, bir kılıç ile obanın kaderini değiştireceğine inanan Haydar Usta daha niceleri... Hıdrellez geleneği ve inancı ile ortaya çıkan istekler, dualar... Kapısı arşınlanan İsmet Paşa ile yaşananlar...Ve yerleşik düzenle birlikte yok olan Türkmenler.
Naif bir dil, akıcı bir anlatım, ahlaki çöküşü anlatan harika bir kitap. Yazarın her kitabında olduğu gibi bu kitabını da mutlaka ama mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.
Keyifli okumalar dilerim..
Ailelerimiz iyi mi? Sitemizde her bölgeden insan var ve ben herkesle tek tek iletişimim olmadığı için soramıyorum ama ailelerimiz iyi mi? Değerli arkadaşlarımız ne durumdalar merak ediyorum. Aynı zamanda maddi manevi yardım için elimden geleni yapmaya çalıştığımı ve sürecin etkileri sona erene kadar mücadele edeceğimi belirtmek isterim. Tek
192 syf.
·
Puan vermedi
İlkokuldayız. 25 kişilik tahta sıralı sınıfımızda ders işliyoruz, fasikül dergilerimizden . Dersimiz Türkçe. Öğretmenim 45. sayfayı açmamızı söylüyor. Okuma sırası Ahmet’te. Ahmet Denizin Çağırışı isimli hikayeyi okumaya başlıyor. Hayal dünyamıza dalıyoruz Ahmet’in sesi ve Halikarnas Balıkçısının kelimeleriyle. Daha önceden birkaç defa resmini
Kuyucaklı Yusuf, öykü yazarı olan Sabahattin Ali’nin roman türündeki ilk eseridir. İlk basımı 1937 yılında yapılmıştır. Bu etkileyici roman, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Ortaöğretim 100 Temel Eser listesine alınmıştır.
Kuyucaklı Yusuf sadece Sabahattin Ali’nin ilk romanı değildir. Aynı zamanda Türk Edebiyatındaki ilk kasaba konulu romandır.
Rıfat Ilgaz, 12 Eylül Askeri Darbesinden sonra Cide'deki evinden alınarak İnebolu üzerinden Kastamonu'ya Kantar Karakolu'na getirilir. Karakol yönetimi bir yazarın da gözaltına alındığını duyumsar. Rıfat Ilgaz sorguya alınır. Sorgucu "Sizin Yazar olduğunuz söyleniyor, doğru mu? diye sorar." Rıfat Hoca yanıtlar
İçimizdeki Şeytan, Sebahattin Ali romanları içinde en beğendim oldu.
Edebiyatın genel seyrini düşünecek olursa; anlatı evrenin giderek küçüldüğünü görürüz. Mitler-Efsaneler-Destanlar- Dramatik kurgular vs gider ve gittikçe de insanın içine, en sıradan görünen şeylerin yaman çelişkisine ve büyük karanlığına dalar. İşte içimizdeki Şeytan'da karakterlerinin iç sıkıntısına odaklanan bir roman olarak okunabilir.
Eserin hemen başında Ömer, arkadaşı Nihat ile hayat ve sıkıntı üzerine sohbet eder. Bu sohbette Nihat'ın iç dünyasına ve sıkıntısına, hepimize çok tanıdık gelecek biçimde, tanık oluruz... Çünkü Ömer'in bahsettiği türden sıkıntılar modern insanın sıkıntısıdır. Bu vapur sohbetinin sonunda Ömer, genç ve güzel bir kız görür ve heyecanlanır... Aslında bu açılış sayfaları tüm roman hakkında da fikir verir. Ömer hayatının anlamını aşkta bulur ve tüm sıkıntıları bir an olsun geride kalır. Ancak yalnıza biran için geride kalır... Çünkü Ömer, orta yaşlarına yaklaşırken ve bu kez geçim sıkıntısı duymaya başlar ve bunun bunalımını yaşar... İçindeki şeytan ile savaşı bu aşk-yoksulluk ikilisinde sürer.
İçimizdeki Şeytan, her ne kadar insanın iç sıkıntılarına odaklansa da "dış evren" olaylarına fazlasıyla yer vermesi ve "sıkıntıların" aşk ya da ekonomik sorunların çözümü yollarıyla çözülebileceği alt metnine sahip olması sebebiyle, tam olarak varoluşsal bir roman da sayılmaz.
Ancak yazıldığı 1939 yılını düşünecek olursak son derede "birey merkezli" bir eser olduğu da kolayca söylenebilir.
Yaşar Kemal, İnce Mehmet serisi gibi bu kitabında da doğduğu yer Çukurova'dan Anavarza'dan, Kozan'dan bahsederek bizleri o bereketli,büyülü topraklarda gezdirip yine kendisine hayran bırakıyor.
Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli ve Sebahattin Ali, bu üç yazarın kitaplarını okumaya başlayınca hiç bitmesin istiyorum. Bu üç yazarın en onemli ortak özelliklerinden birisi de sanırsam,kitaplarında ki sürükleyiciliği ile ön plana çıkmalarıdır.Ayrica bu yazarların kitapları ister yüz sayfa olsun,ister beş yüz sayfa olsun bir okumaya baslandi mi insanın bitirmeden bırakası gelmiyor.
Kitapla ilgili konuşacak olursak,toplumsal baskı yüzünden annesini öldüren dokuz yaşındaki bir çocuğun hüzünlü ve acı bir hikayesi.Toplum olarak bir nevi herkesin suçlu olduğu ve hep birlikte nasıl katil yaratılır görüşünü ortaya koyan müthiş bir dram.
Bu arada konuyla alakalı bir atasözünü de paylaşmadan edemeyeceğim:Bir şeyi kırk defa söylersen gerçekleşirmiş.(Hasan'ın akrabalarinin ve köylülerinin,her gün annesini öldürmesi için telkinde bulunması bu olayı gerçekleştirmesideki en büyük etken)
Bir kaç cümle de yeri gelmişken ben eklemek isterim.
Günümüzde hala bazı bölgelerde devam eden töre olaylarında, insanlar toplumsal baskı sebebiyle adaletlerini,adalet sağlayıcılarının yerine, kendilerinin vereceklerini dusunerek adalet mekanizmasini kendileri sağlamaya çalışıyorlar.
Çağımızda hala töre olaylarindan bahsetmek bağnazlıktan başka bir şey değildir.
Hayat okudukça güzel.
Üslubu çok hoş, sanki çok tanıdık bir dost bir arkadaşla konuşuyorsunuz hissi veriyor kitap. İsmiyle müsemma bir kitap. Alıyor sizi çooook güzel yürüyorsunuz… ufkunuzun açılmasına basamak oluyor. Tavsiye ediyorum yazarın kalemini ve edebi kişiliğini takdire şayan buluyorum
Merhabalar bilmiyorum ya pek türk yazarların kitaplarını sevmem bugün de Yaşar Kemal - kuşlar da gitti adlı kitabını okudum bu kitap ile düşüncelerim şöyle ki eski bir dönem de yazıldığı için içindeki kelimeleri okumak bir hayli zor ve çok küfür barındırıyor ama kitabın hikayesi gerçekten insanın aklında kalıyor tekrardan türk bir yazarın kitabını okumayı özelikle Sebahattin Ali ' nin romanlarını okumayı düşünüyorum . İyi Okumalar .
Çoğunluğu 12 Mart Muhtırasının dehşetli ortamına dair çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış yazılardan oluşan bir derleme.
68 kuşağının "özgürlük" taleplerinin üstüne bir balyoz gibi iner 12 Mart Muhtırası. Korkunç bir zulüm çarkı da kurulur. Haksız gözaltı ve tutuklamalar, insanlık dışı işkencelerle birlikte yeni bir insan tipi verir
