Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
622 syf.
·
Puan vermedi
·
29 günde okudu
Müzekkin Nüfus, Eşrefoğlu Rumi'nin nefsin mahiyetini ve nefsin hatalarından kurtuluş reçetelerini izah ettiği güzel bilgiler içeren bir eserdir. Eser; genel itibari ile islam'da "hayvanlardan aşağı" olarak işaret edilen "emmare nefs" den kurtulmayı ana hedef haline getirmiştir. Elbette nefs'e dair tüm makamlar, haller, hastalık
Müzekki'n Nüfus
Müzekki'n NüfusEşrefoğlu Rumi · Semerkand Yayınları · 2012633 okunma
Derler ki : Belh diyarında bulunan, Tanrı' dan korkan istidatlı üç yüz müftünün hepsi bir Cuma gecesi Muhammed Mustafa hazretlerini (Tanrının selat ve selamı onun üzerine olsun) rüyada gördüler. Şöyle ki: Bir sahranın içinde büyük bir çadır kurmuşlar, içine de bir yaygı sermiş ve yastık koymuşlardı. Peygamber o yastığa yaslanmıştı.
Reklam
~HAZRETİ MEVLÂNÂ CELALEDDİN-İ RUMÎ' Yİ ANMA VE ŞEB-İ ARUS ETKİNLİĞİ~
Birinci Defter Önsöz, Bu, Mesnevi kitabıdır. O, (gerçeğe) ulaşma ve kesin bilgi sırlarını açmada dinin asıllarının asıllarının asıllarıdır. O, Allah'ın en büyük fıkhı, Allah’ın en aydınlık yolu, Allah'ın en açık delilidir. Işığının örneği, içinde kandil bulunan kandilliğe benzer. Sabahın aydınlığından daha parlak bir parlayışla ışıldar. O,
Sayfa 31 - Türkiye Yazma Eserler Kurulu Başkanlığı YayınlarıKitabı okudu
«Ey Hak yolu yolcusu! Senin bedenin ve hâllerin bir mektup gibidir; ona dikkatle bak! Pâdişaha (yâni Hakk’a) layık olup olmadığını anla da, onu, ondan sonra yerine gönder! Bir köşeye çekil, kendini sorgula; mektubu, yani kendini, iç dünyanı aç da oku bakalım! İçindeki hisler ve hâller, Rabbine lâyık mıdır? Eğer o mektuptaki yazı (yâni senin bedenindeki huylar) velîlere layık değilse, o mektubu parçala, yırt at da, (yani kendini ıslah edip) başka bir mektup yazma çâresini ara! Fakat beden mektubunun açılmasını ve okunmasını kolay sanma! Öyle olsaydı, herkes, gönül sırlarını kolayca, apaçık görürdü! Kapalı bir mektup gibi olan bedeni açmak, içindeki yazıları, yâni insanın huyunu, iç durumunu anlamak, yani kendi hakîkatini keşfetmek ne kadar güçtür! Bu; olgun kişilerin, âriflerin işidir; sokak çocuklarının işi değildir!» Kendi iç âlemini okuyacak duruma gel!.. Çâre, Hakk’ın kelâmına gönül vermektedir. Cenâb-ı Hak buyurur ki: «Nefsini kötülüklerden arındıran felâha ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.» (eş-Şems, 9-10) Unutmayalım ki; Bir gün hayat kitabımız açılacak. Kıyamet günü bize denilecek ki: «Kitabını oku!» O gün, bütün uzuvlarımız ağız hâline gelecek. Yaptıklarımızı onlar söyleyecek. Kendi şahidimiz kendi uzuvlarımız olacak… Rabbim, o gün amel defterleri tertemiz olanlardan eylesin… Âmin
Irk Din Meshep yolculuğu
Türklerin Şamanizmden İslamiyete Geçişi Ve Yesevilik-2 Arapların, zengin Orta Asya kentlerini işgali, M.S. 630’larda başladı. Özellikle Halife 2. Yezid döneminde, Türk Hakanı Su-Lu’nun Arap ordularına yenilmesi, Müslümanlığın Türk topraklarına, bir daha çıkmamacasına yerleşmeye başlamasına yol açtı.57 Araplar, Orta Asya Türklerinden bir bölümünü,
2.Derece Tevbe , Mevlana'dan...
"Ey iman edenler! Allah'a samimiyetle tevbe edin. Belki Rabbiniz kötülüklerinizi siler." (Tahrim; 8) Tevbe demek meşâyihe göre Allah'ın hükmüne muhalefet etmekten rücu' etmektir. Buradaki rücu'dan kasıt kalbin Allah'a asi olmaktan vazgeçip ona boyun eğmesi demektir. İşte buna göre bir kimse; kalben fısk-ı fücurdan vazgeçmeyip lisan ile
Reklam
İLİM VE MÜŞAHEDE...
- Hacegan yolu kahramanlarından onyedincisi, Alaeddin Attar hazretleri: -" İlim tarafını tutmak ve kendi halini gizlemek gerektir" -Tefsirci: Hoca hazretlerinin, bu sözü buyurmalarındaki hikmet şudur ki, insanda İLİM ile AYN, (iman ile hakikat) müşahedesi bir araya gelse, o müşahede şeriate uymayacak olursa, şeriat tarafını tutmak ve başka hiçbir şeye kıymet vermemek iktiza eder. Lakin bu her arifin başarabileceği bir iş değildir. Kuvvetlilerin ve büyük Velilerin işidir. Değme veliler imanla ayanı toplayamamışlardır. Muvahhitlerin kutbu ve ariflerin kıblesi Şeyh Muhyiddin Arabi Hazretleri FÜTÜHAT isimli kitaplarında kendi hallerini hikaye ederken, İMAN ile AYAN'ı toplayabildiklerini anlatır ve bu yüzden Allah'a hamdini belirtip der ki: -" Ben imanla ayanı cem ettim. Müşahedeler ortadayken, onları bir tarafa bırakıp imanla amel etmek, nadirlere ait bir keyfiyettir. Bu makam, nice ariflerin ayaklarının sürçtüğü noktadır; çünkü onlar, müşahedeye erince onunla amel ederler ve imanla amel etmezler. Böylece imanla ayanı birleştirmiş olmazlar. - Hoca Alaeddin Attar hazretleri de bu manada Şeyh-i Ekber beraber oldukları için," dava ilim tarafını tutmaktır!" buyurdular.
Sayfa 101 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Allâh’a vâsıl olmanın en kısa yolu Allâh’ın dostlarıyla dost olup yabanda gezmemektir.
Bir gün Rabia Hatun, Mekke yolunda idi. Karşısına biri çıktı ve şöyle dedi: "Ey hanım, bütün varlığımla sana bağlıyım, seni seviyorum." Rabia Hatun ona şöyle dedi: "Doğru olabilir; ben de aynı şekilde seni seviyorum. Ancak benim bir kız kardeşim var. O, benden daha güzel. Geriden geliyor." Bunun üzerine o adam dönüp geriye baktı. O bakarken, Rabia Hatun onun yüzüne bir tokat attı, sonra şöyle dedi: "Benden uzak ol, sahte kahraman. Sevgimizi iddia ediyorsun; ama dönüp başkasına bakıyorsun. Seni, bu sevgi işinden çok uzakta buluyorum." Sonra şöyle devam etti: "Konuştun; seni irfan sahibi sandım. Devam edince aşık olmaya başladın. Deneyince, yalancı olduğunu anladım. Sende ne ariflerin temizliği var; ne de onların nişanı, mürüvveti. Hele aşıkların yolu, senin gittiğin yoldan çok başkadır." Bunun üzerine o şahıs bağırmaya ve başına toprak saçmaya başladı. Bir yandan da şöyle diyordu: "Ben bir kulun sevgisini iddia ettim; ondan yüz çevirince tokat yedim. Korkuyorum; Hakk'ın sevgisini iddia eder de, ondan başkasına bakarsam halim ne olacak? Kalbime tokat yersem, halim nice olur?"
Bir gün Rabia Hatun, Mekke yolunda idi. Karşısına biri çıktı ve şöyle dedi: "Ey hanım, bütün varlığımla sana bağlıyım, seni seviyorum." Rabia Hatun ona şöyle dedi: "Doğru olabilir; ben de aynı şekilde seni seviyorum. Ancak benim bir kız kardeşim var. O, benden daha güzel. Geriden geliyor." Bunun üzerine o adam dönüp geriye baktı. O bakarken, Rabia Hatun onun yüzüne bir tokat attı, sonra şöyle dedi: "Benden uzak ol, sahte kahraman. Sevgimizi iddia ediyorsun; ama dönüp başkasına bakıyorsun. Seni, bu sevgi işinden çok uzakta buluyorum." Sonra şöyle devam etti: "Konuştun; seni irfan sahibi sandım. Devam edince aşık olmaya başladın. Deneyince, yalancı olduğunu anladım. Sende ne ariflerin temizliği var; ne de onların nişanı, mürüvveti. Hele aşıkların yolu, senin gittiğin yoldan çok başkadır." Bunun üzerine o şahıs bağırmaya ve başına toprak saçmaya başladı. Bir yandan da şöyle diyordu: "Ben bir kulun sevgisini iddia ettim; ondan yüz çevirince tokat yedim. Korkuyorum; Hakk'ın sevgisini iddia eder de, ondan başkasına bakarsam halim ne olacak? Kalbime tokat yersem, halim nice olur?"
Reklam
Nasrettin Hoca’yla güldük gülüştük, Hasan Ali Yücel ile geliştik. Mahzuni Şerif’le hakça bölüştük, Sözleri kendine zul oldu derler. Ariflerin yolu; ilimle irfan Yurduna sığmamış Nazım Hikmet Ran. Dört yüz yetmiş yedi eserle Sinan, Kendi sanatına kul oldu derler.
416 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.