Kutsal kitapta, birçok yerinde geyikleri, tayları, kuzuları
saygı ile anar. Zaten Mesih, sonsuz hayata kavuşturacağı insanlara koyun adını veriyor. Halbuki koyun hayvanların en aptalıdır.
Aristoteles'e inanmak yerindeyse, bu ad, Greklerde bir hakaretti ve alay olsun diye kalın kafalılara, ahmaklara, koyun kafalı, derlerdi. Bununla beraber İsa kendine, bu koyun sürüsünün çobanıyım,
diyor. Hatta bununla da kalmıyor, kendine kuzu adının verilmesinden hoşlanıyor. Bu unvanladır ki Aziz John onu halka şu sözlerle bildiriyor:
Ecce agnus Dei, (İşte Allah'ın kuzusu). Apokalypsis de ilahi kurtarıcıyı bu hayvanın şeklinde gösteriyor. Bu kadar tanıklık bir araya gelince, en kutlularını dışta tutmadan bütün insanların
deli oldukları kanıtlanmaz mı?
Bizzat Mesih, Baha'nın bilgeliği olduğu halde, insanların deliliğini iyi etmek için kendini bir çeşit
deli etmiş, çünkü insan tabiatıyla birleşmiş, yani insan olmuştur, ilahi kurtarıcı, günaha karşı ilaç bulmak, günahı mahvetmek için onu ( yani günahı) yüklendiği gibi deliliği de yüklenmiştir.
Peki o hangi çarelerle günahı mahvetmek istiyor? çarmıh deliliği ile budala ve kaba havarilerle. Bu havarilere de durmadan deliliği
öğütlüyor. Onları bilgelikten uzaklaştırmaya uğraşıyor; bunun için de onlara ömek olarak, çocukları, zambağı, hardalı, serçeyi yani
ne aklı, ne sağduyusu olan ve kendilerini doğanın dürtülerine düpedüz, kaygı duymadan kaptıran birtakım şeyleri gösteriyor.