Bu şey değil mi ya Bangtan ve ARMY.
Eline giydiğin eldiven olaydım da dokunaydım yanağına.
"ANZAC" kelime anlamı olarak "Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu" (Australian and New Zealand Army Corps) demektir. Çanakkale'de dokuz ay süren savaşın son iki ayında İngiltere savaşın bu yolla kazanılamayacağını anlamıştı ve sessizce geri çekildi. Ortada sadece ANZAC askerleri kaldı. Peki onların Gelibolu'da ne işleri vardı? Bir kere Britanya bir imparatorluktu ve oralarda nüfusun çoğu İngiltere'den giden insanlardan oluşuyordu. Askerlik yapmaları doğaldı. Onlara ilk başta Almanlarla savaşacakları söylenmişti. Bu yalan değildi ama son anda karar değiştirdiler ve Mısır'daki dört aylık bir hazırlıktan sonra haritada yerini bile bilmedikleri Çanakkale'ye getirildiler. Hiç tanımadıkları ve ön yargılı baktıkları Türkler hakkındaki fikirleri savaş sırasında ve sonrasında çok değişmiştir. Savaştıkları Türk askerlere zamanla büyük bir saygı ve sevgi beslemeye başlamışlardı. Çanakkale'deki yenilgileri onlar üzerinde bir millli duygu yaratmıştır. Bunun neticesini bugün görüyoruz. Öte yandan Mustafa Kemal'in ANZAC annelere hitabı tam bir barış ve centilmenlik vesikasıdır.
Sayfa 86 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
Reklam
"Daha altı yaşında olmasına rağmen, bir duygusunun öteki duygularını etkilemesine engel olamayan, gelecekte yapılması tasarlanan şeylerin, sevinçleri ve hüzünleriyle, yaşadığı anı etkilemesine izin veren insanlardan oluşan o büyük klana ait olduğu için ve bu tür insanlar daha küçücük bir çocukken bile duygu çarkındaki en ufak bir oynama, üzerine kasvet veya aydınlık düşürdüğü anı billurlaştırıp sabitleyecek güçte olduğundan, annesi konuşurken resimli Army and Navy mağaza kataloğundan resim kesmekte olan James Ramsayden elindeki buzdolabı resminin üzerine göksel bir mutluluk yayıldı. Resim sevinçle çevrelendi. El arabası, çim biçme makinesi, kavak ağaçlarının sesi, yağmur öncesinde beyazlaşan yapraklar, gaklayan kargalar, birbirine çarpan süpürgeler, hışırdayan etekler - bütün bunlar Jamesin zihninde öyle renkli ve öyle belirgindi ki, çocuğun kendine ait bir şifresi, gizli dili oluşmuştu bile; ..."
Sayfa 3 - Türkiye İş Bankası Kültür yayınlarıKitabı okudu
The Structuralist Marxism of Althusser
Ideology is therefore disseminated by what
Louis Althusser
Louis Althusser
calls the “Ideological State Apparatuses” (institutions such as the legal system, the educational system and the media) and maintained by the “Repressive State Apparatus” (the police and army). Following on from
Antonio Gramsci
Antonio Gramsci
’s “hegemony” theory, Althusser also believed that ideology worked most effectively at the level of ideas – as enshrined in the Ideological State Apparatuses. The duty of the cultural critic is to identify where, and how, these ideas serve the cause of the ruling élite – as well as to identify the contradictions that reveal the gaps and flaws in the ideology in question.
Icon BooksKitabı okudu
"basitçe söylemek gerekirse, sadece army sayesinde hâlâ hayatta olan bir takımdık. sadece hayranları dinlediği için hayatta olan, onlar sayesinde albüm çıkaran bir grup..."
— V - (2. Bölüm: En Kötü Zamanlama)Kitabı okudu
''İlahi Gazi Paşa, biz seni hiç mi anlamadık?!'' Atatürk seksen yıl önce öldü. Ölüler konuşmaz. Ama bilin ki, diriler soruyu sormaya başladıysa işler değişecek demektir. Frenklerin ''army'' dediği şeye ''ordu'' diyoruz. Onlar için asker, bir gövdenin ''kolu'' iken, bizim için tam ''orta'', tam merkez. Dolayısıyla, devletimizin kurucusunun bir asker oluşunda şaşılacak bir yan yok.
Sayfa 10 - Ötüken Neşriyat
Reklam
351 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.