Türk futbolu, asıl şampiyonunu; mağlûp takımların gâlipleri tebrik etmeyi erdem bildiği, gâliplerin de mağlûp olanların emeğine saygı göstermeyi öğrendiği zaman bulacak..
Turgut Uyar'ın dediği gibi, her şeyi düzeltmeye çalışırken bazı şeyleri kaybetmişti.. Cebinde kırılan yumurtaya yüklediği anlam ne olabilirdiki çocuğun. Onca emekle taşıdığı sepeti bir tekme ile yok saya bilsin. Belki de taşımayı asıl amaç edindiği şey, yumurtaydı. Bir sepet domates ise kendine yük edindiği...
Ve belki de çocuk kendine yük edindiklerinden kurtulmuştu o tek tekme ile...
asıl sevdiklerim en içimdekilerdir
onlarla yaşarım eğer yaşarsam
Edward said
"Bugün entelektüele yönelik asıl tehdit ister Batı'da, ister Batı dışı dünyada olsun, ne akademi, ne varoşlar ne de basının ve yayınevlerinin dehşet verici ticarileşmesidir; benim profesyonelizm dediğim bir tavırdır."
Edward Said bundan dolayı uzmanda vasatın özelliklerini görür: Her zaman "kurallara uygun, profesyonel davranış olarak görülen şeye göre davranır oyunbozanlık etmez, kabul edilmiş paradigmaların ve sınırların dışına çıkmaz, kendini pazarlanabilir ve en önemlisi prezentabl olmak adına uyumlu, apolitik ve nesnel biri haline gelir." İktidardakiler için, vasat insan emirlerini iletebilecek ve düzenlerini sağlam bir şekilde kuracak ortalama varlıktır."
Breuer taze buketler bırakılmış mezarları gösterdi. "Bu ölüler diyarında, bunlar ölmüş olanlar, şunlar da" diyerek mezarlığın terk edilmiş, eski ve bakımsız bölümünü gösterdi "asıl ölmüş olanlar. Bu mezarlara bakan kimse yok, çünkü bunları tanıyan kimse kalmamış. İşte onlar ölü olmanın ne demek olduğunu biliyorlar."
Yalnız geçirilen kalabalıklardansa tek başına yalnızlığı tercih ederim.
Hem kim demiş yalnız olduğumu? Ben ne güne duruyorum yavhu? Oturup da şu köşeye, düşünürüm bir bir neden böyle diye, sohbet sohbeti açar...
Deli miyim? Ha yok, henüz dili fazla uzadığında susturabiliyorum içimdeki fısıltıları. Asıl delilik bu suni kalabalıklar içerisinde yaşamak değil mi?
"Yalnız kalmak bir ilaç mı, yoksa hastalığın ta kendisi mi?"
Buraya geldiğimden beri her şeyim turp gibi.
Artık susmak zamanı gelmedi mi?
Siz... si.. siz, bunları okuyor muydunuz?
Deli miyim?
Hayır.
“Bir kâğıt düşün ki bir yüzü sana, öteki yüzü de sevgiliye dönüktür.
Yahut her yüzü bir başkasına çevrilmiştir. Kâğıdın sana dönük olan
yüzünü okuyabilirsin ama asıl dosta ve sevgili tarafına dönük olan
yüzünü okumak gerekir.”
O güne dek dikkatimi çekmeyen ama üzerinde düşünürken bulduğum buydu, bu gözlem bana; davranışlarımın asıl ve gerçek nedenlerini sandığım gibi bilmediğimi kanıtlayan daha bir çoklarını anımsattı.
Bi düşünelim
Buradaki asıl sınav, bir denek hayvanıyla aynı zihinsel kapasiteye sahip bir çocuk üzerinde, söz konusu hayvana uygulanan deneylerin aynısını uygulamaya hazır olup olmadığımız sorusuna yanıt bulmaktır.
"Yüreğinin derinliklerinde sakladığı gün yüzü görmemiş, tabip eli değmemiş, kimseye söylenmemiş bu yara, gizli bir aşkın eseriydi.
Gün boyu sızım sızım sızlar, ama asıl eza ve cefa için geceyi beklerdi. İşte bugün de gece olmuş, eza ve cefa vakti gelmişti. Bütün tabiat uykuya dalarken Sinaneddin, çareleri çaresiz, imkânları imkânsız, mümkünleri mümkünsüz kılan gönül yarasıyla baş başaydı."
Dedim: Dilber beni öldür
Gerek ağlat, gerek güldür
Nesimi çün sana kuldur
Serini koymuş ortaya...
