Gerçek yas, sevilen nesneyi yitirmekten acı çekmek değildir; bir gün, ilişkinin teninde, kesin bir ölümün belirtisi gibi bir küçük leke saptamaktır: ilk kez sevdiğime kötülük ederim, hiç kuşkusuz istemeden, ama şaşkınlığa da kapılmadan..
Bozkurtlar Diriliyor'da Zaman-Roman ile Tarihî Olayların İlişkisi
Bozkurtların Ölümü'nde olayların tarihini sık sık veren Atsız, Bozkurtlar Diriliyor'da bunu yapmaz. Sadece romanın ikinci kısmının başlığında bir tarih verilmiştir: "İhtilâlden Kirk Yıl Sonra (679 yılında)" (s. 7). Birinci kısmın başlığı "İhtilâl
Romanın Hazırlanması ve Yayını
Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor.
Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
Romanın Hazırlanması ve Yayını
Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor.
Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
"Edna" kelimesinin müennesi olan "dünya", "dünüvv" kelimesinden müştaktır. Dená fiili ise, “karube/yakın oldu" anlamındadır. Dünya kelimesi Kur'ân-ı Kerîm'de hem mezkûr manada hem de ahirete/sonuncaya nisbetle "el-ûla/birinci/dünya" anlamında da kullanılmaktadır.
✗ Dünyevileşme, devâsı iman olan bir marazdır. En mühim belirtisi ise insanın varlığını Allah Teâlâdan bağımsız bir biçimde algılaması ve böylece varlığa ve hatta kendi özüne yabancılaşmasıdır. Bu yüzden "dünyevîleşme" vuslat değil gurbet, hâkimiyet değil mahkûmiyettir.
✗ Dünyevîleşmenin/dünyaya ait olmanın karşılığı ise uhrevîleşmedir. Birinde merkezde dünya, diğerinde ise ahiret vardır. Dünyevîleşmede insan ebedi olanı bırakır, izafi olana meyleder. Bulduğunu zannettiği anda sahip olması gerekeni kaybeder. Uhrevîleşme ise ballar balını bulduktan sonra kovanın yağmalanmasına takılmama halidir. Dünyevileşme nefse iyi ve güzel gelen her şeyi dünyada yaşama arzusu, uhrevîlik ise dünyada ahiret için yaşama iradesidir.
Acısı dünyaya ve kendine karşı kör bir öfkeye dönüştü; bu, yalnızlığını tek başına göğüsleme gücünü ve yürekliliğini verdi ona. O andan başlayarak rahat yüzü görmedi, ama acısının bir belirtisi gibi görülebilecek her davranıştan kaçındı.
Martin’in eve sarhoş geldiği konusunda uzlaşmışlardı . Halbuki güzelliği içlerinde hisseden insanlardan olsalardı , o parlayan gözlerin ve hararetlenmiş yüzün , gencin aşkla ilk tanışmasının belirtisi olduğunu anlayabilirlerdi .