124 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Efsane
Efsane ile başlayıp efsane ile biten roman. Genelde efsane ile başlayıp klasik sonlar olur burada nerde başladı ise orada bitiyor.
Aşk engel tanımaz mı? Gülbahar ile Ahmet’in aşkı önünde engeller yok olurken görünmeyen engel nasıl var olur! 
Yaşar Kemal’in ortak bilinçdışı tekniği ile yazdığı ya da bir halk ozanı gibi hitap ettiği bizlerin hayran olarak dinlediği bir hikaye. Efsanede şu an bizlerinde yaşadığı “Ne derler? Korkusu” ve “Korkuyor derler” (korkuyorken bile) hikayedeki aşk çemberi etrafında dönen korku ve öğretilmiş çaresizlik,doğa ile aşk ile iç içe bir renk gibi anlatılmış. Yaşar Kemal bir mavi anlattı aklımda yepyeni bir mavi oluştu. Yeni renkler keşfetmek isteyenlere keyifli okumalar diliyorum.
/ Anna Karenina /
~Tolstoy ~
“ Öç benimdir, karşılığını ben vereceğim.” Kitabımız “incilden alıntı” bu cümleyle başlarken romana giriş:
“ Bütün mutlu aileler, birbirine benzer her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir.” (s3)
Bir okur, bir roman karakterine sinirlenebilir, kızabilir yeri gelir acır ama Anna bu duyguların hiçbirini hak etmiyor. Anna’ya acıyamam her şeyi bilerek yaptı. Cesareti hayranlık uyandırabilir, sevgisiz bir kadının gözü kör olurmuş ,aşk karşısına çıkınca engel tanımaz ve her şeyi yakar yıkarmış,bu uğurda Anna; oğlunu, ailesini, aristokrat çevresini anlayacağınız herkesi yok saydı ve sonunu kendi hazırladı.
Büyüleyici bir güzellik herkesi kendine hayran bırakan bir kadın Anna Karenina; bir taraftan dürüst, ahlaklı,çalışkan Konstantin Dimitriyeviç Levin… Eserimiz, bu iki kahramanın hayatlarının etrafında gelişiyor. Aslında Levin karakteri daha ön planda , kitabın konusu aşk gibi görünse de daha çok Rusya’nın içinde bulunduğu durum , aristokrasi, tarım ve sınıf ayrımı gibi konular kitabın büyük kısmını kapsıyor. Anna aslında biraz gölge de kalıyor ama okuyucuyu büyülüyor toplumun katı kuralarına karşı çıkarak kendini ön plana çıkarıyor. Levin, Kiti ile evlenerek mutlu bir aileyi simgelerken; Anna kendinden yaşça büyük ahlaki değerleri ön planda tutan kendini beğenmiş sevgisini göstermeyen oğlunu bile sevmeyen Aleksey ile evlenir ve mutsuz bir aileyi simgeler.
En can alıcı noktalarından birisi de Levin’in inancını bulması, çıkarsız ve nedensiz iyiliğin, sevginin Allahı buldurması Levin’i huzura kavuşturuyor. 
Anna Karenina 
Lev Tolstoy
Herkesin aşkta ahlak kavramı farklıdır, kimisine göre aşk sınır tanımaz, aşkta her şey mübah olduğundan aşka dair her şey ahlaka uygun değilse bile ahlaksızlık olarak görülmesi abestir; kimisine göre de bu duygular yerine duruma göre var olmalıdır, yani iş, ahlak boyutlarına girecek olursa eğer bu aşk değil ahlaksızlık olur, böyle bir şey de asla uygun değildir gibi vs. 
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat'ta bunlardan 1.sine göre bir aşk kavramı var. İnsan kendi duyguları önünde nasıl bir engel olursa bunu engel görmeden aşkı için bunları yok saymasi çok normaldir aslında(kitaba göre). Başlarda anlattığı hikâyeyle bunu demeye çalışmış 
Stefan Zweig .
Kaldığı otelde tanık olduğu bir olay üstünden tartışırken, tanık olduğu bu olayın kendi hikâyesiyle benzer olmasından dolayı bunun etkisiyle Mrs. C, yıllardır sakladığı kendi hikayesini, o an kendine yakın gördüğü birine anlatmak ister. Ve Mrs.C, 24 saate sığmayacak kadar uzun ama 24 saate sığmış olan kısa hikayesini anlatmaya başlar: Kocasını kaybeden Mrs. C, kocasının yaptığı her şeyi aksatmadan yapmaya çalışır, bunlardan biri de sürekli gittiği kumarhanedir. Normalde burada kumar oynayanların sadece ellerine, nasıl oynadıklarına bakarken, o akşam onun için bu durum biraz farklı bir seyirde olur. Ve o andan sonra hayatını duygusal olarak etkileyecek olan o 24 saat başlar. Hayal kırıklığı, aşk, sevinç, heyecan, tiksinme, korku vs gibi duygu karmaşasıyla dolu 24 saat...
KEYİFLİ OKUMALAR
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020127,8bin okunma
