Aradığımız yerlere benzeyiş bulduk sende, Sabahattin Ali. Seni belki de bu yüzden diğer yazarlardan daha çok sevdik. Senin eserlerinde bahsettiğin, o acılar, o eksiklikler, o yalnızlıklar, o anlaşılamamalar, o insanlardan kaçma isteği bizim de en derinlerimizde hissettiğimiz duygulardı. Fakat hiçbir zaman kendimizi senin gibi güzel ifade edemedik.
Ehmedê Xanî, 1651 yılında kendi ifadesinde de belirttiği üzere doğmuştur. Doğum yeri Doğubayazıt tır. İran da uzun yıllar bulunmuş ve orada mistisizm öğrenmiştir. Kürtçe ye olan ilgisi ile ün salmıştır. Doğubayazıt ta bir okul kurup, oradaki öğrencilere Kürtçe eğitimi vermiştir.
Nizami Gəncəvi den etkilenmiştir. Arapça, Farsça ve Osmanlıca bilmektedir.
Çay dedi dilim çay 3 harf ve tek hece gecenin kör karanlığında yalnızlığımı pekiştiren tek dem Çay... :))
Çayınız demli muhabbetimiz daim olsun AŞK OLSUN..
Var mı beni içinizde tanıyan
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim
Kalmasa da şöhretimi duymayan
Kimliğimi tarif etmek zor benim
Bülbül benim lisanımla ötüştü
Bir gül için can evinden tutuştu
Yüreğine Toroslar’ dan çığ düştü
Var mı beni içinizde tanıyan
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim
Kalmasa da şöhretimi duymayan
Kimliğimi tarif etmek zor benim
Bülbül benim lisanımla ötüştü
Bir gül için can evinden tutuştu
Merhaba 1k okurları!
Bir şiir kitabı diye okumaya başladım; aşk mektubunun satırlarına sevdiği kadının bütün varlığını yansıtmış yazar.
İlahlaştırmış adeta sevdiğini
Ümit Yaşar Oğuzcan . Satır satır, harf harf kaleme almış her hücresini. Bütün cihana bedel eşsiz bir aşk yaşamış. Onu her gün yaşarken, onsuz saniyelere sitem etmiş. Hayaliyle beraberken, gerçek varlığına medhiyyeler armağan etmiş.
Bir aşk mahremiyetini ne kadar korur? Aşk'ın mahremiyeti var mıdır? Aşık maşuğunu hem cihana kıskanıp hem bütün cümle aleme nasıl ifşa eder? İfşa dediğim, bırakmamış ki.. Tek gizlisini gizlememiş. Her şey ulu orta. Her şey apaçık. Her bir saniyesine kadar cümle cahanın nazarında.
Hece hece vardım kitabın tadına. Kelime kelime söz seçtim paylaşırken. Vurucu sözleriyle beni kendine bağlayan kitap mahremiyetten yoksun yanıyla mesafeler soktu aramıza.
Bir aşk emanet ederken birine aslında bir de silah vermiş oluyorsunuz kendinize doğrultma ihtimali yüksek olanından. Mesela yazar ona kendini emanet etmiş birini yazmış her anına kadar. Anılarını anbean nakş etmiş benbeyaz sayfaların hüzün kokan taraflarına.
Sonlara doğru zorlandım okurken. Puanlamadım çünkü ruhumdan haber veren bir çok alıntı seçtim kitaptan, düşük not vermeye vicdanım el vermez. Yüksek not da bazı kitaplara haksızlık olur.
Umarım kendimi ifade edebilmişimdir.
Belirli bir yaşın üstünde olanlara okumayı tavsiye ederim. Şimdiden keyifli okumalar..
"bazılarına göre tek heceydi aşk
yazıldığı gibi okunur
okunduğu gibi yaşanırdı.
yürek aranmaz
ardı arkası sorulmaz
üste başa bulaşmazdı...
bazılarına göre ise
bin cümleydi aşk
yazıldığı gibi tek seferde okunamazdı
bilakis, yaşandıkça yazılır
yazıldıkça çoğalır
çoğaldıkça acıtır
ve acıttıkça vazgeçilmez bir hâl alırdı...
geceydi bir vakit
şairin yüreği çarptı kaleme
ve tek heceden bin cümle saçılıverdi orta yere
ama yine de
üç noktalı halinden kurtulamadı aşk
yine sonsuz
yine soluksuz
ve tarifsiz asılı kaldı şairin yüreğinde..."
Aşk… Üç harf, tek hece. Ucu kapalı diğer ucu açık iki yürek. Aşk gündüzüne ermemiş eflatun bir gece. Aşkı yaşadık sandık çift yüreklerde. Anladık. Aşk, hiç olmak isteyen bir yolcu için akıl işi değilmiş… Meğerse aşk: cinnetini cennete çevirenin yüreğinde tek kişilik bir delilikmiş.
Size her gelen akıl verip aşk veremediyse eğer, sizi hak etmemiştir.
Uğur Babat🌿
Var mı beni içinizde tanıyan
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim
Kalmasa da şöhretimi duymayan
Kimliğimi tarif etmek zor benim
Bülbül benim lisanımla ötüştü
Bir gül için can evinden tutuştu
Yüreğine Toroslar’ dan çığ düştü