Sen de sırayı savdın,
çıktı askerlik aradan,
komşular kapı kapı kız peşinde,
sen kendi derdindesin.
Değil mi ki boştasın,
kaç para eder hünerin dikişlide,
bıçağının sayada hafifliği! ..
#seldaileoku
#okudumbitti #kitapyorumu
️ Herkese merhaba, bugün Karadeniz kızı Zeliha'nın hayatına konuk olacağız. Haydi yoruma bekliyorum.
.
Annesi ve dört kardeşi ile köydeki hayatlarını idame ettiren güzeller güzeli Zeliha. Annesi, ablası Gülsüm'ü istemediği biriyle evlendirir. Ablasının evden gitmesi ile tüm yük Zeliha'nın
18 yıl önce 2004 yılında Mehmet Ocaktan'ın Nesil Yayınlarından bastırıp çıkardığı kitabı 'Yüreğimin Son Kalesi' deneme türünde yayınlanmış bir eser.
Türkiye'nin yıllardır hafızalardan silinmeyen, kanayan yarası olarak durmadan kanatılan meselelerinden biri olan 'başörtüsü düşmanlığı ve yasağı' üzerine serzenişlerini
Modern savaş sanatının 16. Yüzyılda doğduğunu belirtilmekte uzmanlar. Askeri Devrim için de aslında bir protestan Batı başarısıdır denilebilir. Bu dönemle tüfek kullanımı temelleşmeye başlamış ve yeni doktrinler, stratejiler ortaya çıkmaya başlamıştır. Yenilikler savunma alanında da değişikliklere perde açmıştı. Özellikle kale savunmalarında
“Efendiler, komutanlar askerliğin görev ve gereklerini düşünür ve uygularken, beyinlerini siyasi görüşlerin etkisi altında bulundurmaktan kaçınmalıdırlar. Siyasetin gereklerini düşünen başka görevliler bulunduğunu unutmamalıdırlar.
Komutanların, emirleri altına verilen millet evladını, memleket araçlarını, düşmana ve ölüme doğru sürerken, düşündükleri tek nokta, milletin kendilerinden beklediği vatan görevini ateşle, süngüyle ve ölümle yerine getirerek sonuç almaktır. Askeri görev, ancak bu anlayış ve inançla yerine getirilebilir. Lafla, politika ile, düşmanın aldatıcı vaatlerine kulak vermekle askerlik görevi yapılamaz.”
Bilimsel olacak diye başlayıp yaptığı eleştiri beni güldürdü..
Burada "ismet İnönü" hakkında bir eleştirme yapmak isterim. Bu eleştirmemde duygunun yeri
bulunmayacak, salt bilimsel olacaktır. Kendisi askerdir. Ciddi bir meslek olan askerlik insanda ciddi bir
karakter yaratır. İsmet Paşanın da böyle olması icap eder. O halde sık sık gazetelerde gördüğümüz o
gülüşler, o kahkahalar nedir?