Matemli bir hüzünledir demek ki, evet, böyledir güzelliğin kendini insana açışı bütün içine kapanmışlığıyla; o içine kapanmışlık ki, simgeye ve dengeye aittir aslında; sanki boşlukta asılıdır büyülemesine, güzelliğe bakan Ben ile, güzelliğin doldurduğu dünyanın karşılaşmasında; her biri kendi evreninde, her biri kendisiyle sınırlı, ötekiyle dengelenmiş, ama kendi dengesinin içine kapalı, bu yüzden de ortak bir evrendedir; orada insana açılan şey, güzel bir dünyeviliğin kendi içine kapalılığıdır aslında, zamanların sırtında taşınan, zamanda donup kalmış bir evrenin içine kapalılığı; o evren ki, boşluktaymışçasına yayılır, artık hiçbir soruyla yenilenmez, hiçbir bilgiyle genişlemez ve sihirli bir güzelliktedir; bu, yenilenemez ve genişletilemez dinginlikteki bütünlüğün taşıyıcısı, kendi içinde etkin bir güzelliktir, ve o evrenin içine kapanmış bütünlüğü, kendini her parçada, her noktada açığa vurur, sanki her biri kendi kendisinin en derindeki sınırıymışçasına; her biçimde, her şeyde, insan elinden çıkma ne varsa, hepsinde belirginleşir kendi evreninin simgesi niteliğiyle, bu evrenin en içteki sınırı gibi; o sınır ki, ardında öze ait ne varsa, kendi kendisini geçersiz kılar; evreni geçersiz kılan simge ve güzellik.