Kiramen Kâtibîn
İnsanoğlunun iki hali vardır. Bunlardan biri gaflet ve tefekkür, diğeri de kendini salıverip başıboş bıraktığı ve mücâhede ettiği hallerdir. Gaflet ile geçirdiği zamanlarında sağdaki melekten yüz çevirmiş ve ona karşı kusurlu sayıldığı için bu hali, kendine bir günah yazılır. Çünkü onun hidâyetine aldırış etmemiştir. Fakat düşünce ile onun
Sayfa 202
kapitalizm'e övgü; (işte bir fikir böyle savunulur!)
Demek paranın her kötülüğün kaynağı olduğunu düşünüyorsunuz,” dedi Francisco d’Anconia. “Peki, paranın kökünün ne olduğunu hiç sorguladınız mı? Para bir mübadele aracıdır. Ortada değiş tokuş edilecek ürünler, onları üretecek insanlar olmazsa, para da var olamaz. Para aslında, birbiriyle iş yapmak isteyen insanların, değere karşı değer verme
Reklam
“Haritada Bir Nokta”: Ada, Anlatı, Varolmak
“Neden yazıyorum?” Yazarların birçoğu neden yazdığını bilmez. Ya da neden yazdığını bilerek başlamaz yazmaya. Yazının evrenine girildiğinde sorular belirginleşir, önceleri pek de tatmin edici olmayan, oynak cevapların bir kısmı yerli yerine oturur. Birçok soru cevaplansa da, cevaplandığı sanılsa da, “neden yazıyorum?” sorusu lezzetli bir iç
Birinci bölümde bahsettiğim zevki o zaman duymaya başladım. Hele subay vakasından sonra oraya gitmeden edemez oldum, çünkü subaya en çok Nevski’de rastlıyor, onu inceliyordum. Daha çok tatil günlerinde gelirdi. Gerçi o da generallere, kodamanlara yol veriyor, aralarında hoşhoş gibi, sokula sokula dolaşıyordu, ama bizim gibilere, hatta daha da
Minik bir alıntı.
Matemli bir hüzünledir demek ki, evet, böyledir güzelliğin kendini insana açışı bütün içine kapanmışlığıyla; o içine kapanmışlık ki, simgeye ve dengeye aittir aslında; sanki boşlukta asılıdır büyülemesine, güzelliğe bakan Ben ile, güzelliğin doldurduğu dünyanın karşılaşmasında; her biri kendi evreninde, her biri kendisiyle sınırlı, ötekiyle dengelenmiş, ama kendi dengesinin içine kapalı, bu yüzden de ortak bir evrendedir; orada insana açılan şey, güzel bir dünyeviliğin kendi içine kapalılığıdır aslında, zamanların sırtında taşınan, zamanda donup kalmış bir evrenin içine kapalılığı; o evren ki, boşluktaymışçasına yayılır, artık hiçbir soruyla yenilenmez, hiçbir bilgiyle genişlemez ve sihirli bir güzelliktedir; bu, yenilenemez ve genişletilemez dinginlikteki bütünlüğün taşıyıcısı, kendi içinde etkin bir güzelliktir, ve o evrenin içine kapanmış bütünlüğü, kendini her parçada, her noktada açığa vurur, sanki her biri kendi kendisinin en derindeki sınırıymışçasına; her biçimde, her şeyde, insan elinden çıkma ne varsa, hepsinde belirginleşir kendi evreninin simgesi niteliğiyle, bu evrenin en içteki sınırı gibi; o sınır ki, ardında öze ait ne varsa, kendi kendisini geçersiz kılar; evreni geçersiz kılan simge ve güzellik.
değmez dedi. yolunu beklerken içtiğim sigaralar ve dün geceden arta kalan ne varsa masada. erken saatte uyandım. yatak odamın tavanı eğilirken üzerime bir saat daha uyudum. belki iki. havada ölü bir romantizm vardı ve bir ninni örttü üzerimi. anlaşılmamak acıktırıyordu insanı. iki gün önceden kalan pizzanın son dilimini ısıtacaktım. mikro
Reklam
397 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.