islam'ın doğduğu asırda, Türk toplulukları, birbirleriyle sıkı münasebetleri olan birden fazla devlete sahiptiler.
Emel Esin, klasik ve çağdaş kaynaklardan hareketle bu devletleri ve sınırlarını şu şekilde belirlemektedir:
Türkler, özellikle Yakındoğu'nun kuzey ufuklarında gözükmekte idiler. Göktürk Hakanlığı (550-745) cihanşümul bir devlet özelliğine sahipti. Toprakları, Kuzey Asya'dan güneye doğru, Sind ırmağına kadar; doğuda ise, Çin sınırlarından uzanarak; batıda Karadeniz'in kuzeyine, bugünkü Kırım'a varıyordu. Kafkasya'da bugünkü Dağıstan ile Karadeniz'in kuzey kıyıları, Göktürk Hakanlığı'na bağlı Hazar Devleti idaresinde bulunuyordu. Hazar Devleti kendi adını verdiği denizin batı kıyılarını tutmakta, güneydoğu sahilinde ise "sül" (Çöl) Türkleri'nin Tegin idare
sindeki beyliği bulunmakta idi. Sasanl kisraları ve Bizans kayserleri, iki "kapı"da, "Babülebvab" veya Hazar Geçidi denen Derbend Kapısı'nda ve "Babüssül"da (çöl Kapısı), Türkler ile bazan ittifak, bazan da savaş halinde idiler. Kur'an-ı Kerim'in Rum suresinin 3. ayetinde haber verilen, 622-627 yıllarında Bizanslılar ile Sasaniler arasında cereyan eden ve Sasaniler'in kesin yenilgisiyle sonuçlanan savaşlarda, Türkler. Bizans'ın müttefiki olarak yer
almıştı.