Efendiler, milletimizin başında, cehalet, gaflet ve taassubun ve ilerleme ve medeniyet düşmanlığının alameti farikası gibi kabul olunan fesi atarak, onun yerine, bütün medeni alemce başlık olarak kullanılan şapkayı giymek ve bu suretle Türk milletinin medeni toplumlardan zihniyet itibariyle de hiçbir farkı olmadığını göstermek lüzumlu idi. Bunu, Takriri Sükfin Kanunu cari olduğu zamanda yaptık. Bu kanun cari olmasaydı yine yapacaktık. Fakat, bunda, kanunun yürürlükte olması da kolaylık sağladı denirse, bu çok doğrudur.
Sayfa 664 - Kaynak Y.Kitabı okudu
_İslam, ezilen insanların ideolojisidir. _Sihirli bir el Batı’yı dünya haritasından silse, petrol zengini halklar deve sırtında vahadan vahaya gitmekten öte ne yapabilir? _Bir lokantada yemek yerken istediğinizi seçebilirsiniz ama menünün dışına çıkamazsınız. _Kavga, operasyonun kurbanları arasındadır. _Düşüncesinin doğruluğundan şüphe eden
Reklam
ATAMIN diğer paşalardan farkı
Vatansever, yetenekli ve mücadele taraftarı tek kumandan elbette ki Mustafa Kemal Paşa değildi. Ona bu mücadelede yardımcı olan kumandanlar vardı. Ancak onu diğerlerinden ayıran en önemli farklılığı elbette ki dehasıdır. En akıllı, önde gelen generallerimiz bile -ki bence kurmay olarak makul bir görüş- “Bursa’yı Antalya’yı, İzmir’i kurtarmakla uğraşmayın, olacak şey değil, tükeniriz, elimizdekini de kaçırırız" diyorlar, Anadolu ve Doğu Anadolu ile yetinilmesi gerektiğini söylüyorlardı ki bu “İlk hedefiniz Akdeniz’dir" düşüncesine muvafık değildi. Atatürk’ün kafasındaki geleceğe ait savaş hedefi çok daha farklı ve doğru olanıydı.
Toplumların uzun hayatında rejimler de değişir. Bu değişim her zaman aynı yolla olmaz. Kimi zaman Fransa ve Rusya’da olduğu gibi çok kanlı bir şekilde gerçekleşebilir. Türkiye de bu değişimi bir savaşla, ama dışa karşı verilen bir savaşla yapmıştır ki bu aslında bir talihtir. Bir iç savaşın getireceği onursuzluk ve kardeş kavgasındansa dışa karşı düşmanı kovalayarak bir cumhuriyet ilan etmek çok daha onurlu bir sayfadır ve milletin geleceği için sağlam bir inşaattır. Fakat şu gerçeği tebarüz ettirmekte fayda var. Değişen devlet değildir, yeni devlet bir slogandır ve aslında devletimiz devam ediyor. Ama cumhuriyetimiz kuruluyor ve rejim değişiyor. Bu çok önemli bir nokta ve üzerinde durmamız gerekir. Tabii ki biz bu değişikliği hiç de kolay yapmadık. Birtakım insanlar bunu kabul edemeyecek, hatta bizzat cumhuriyetin kurucu kadrosu diyeceğimiz arkadaşlar arasında bile bu konuda bir görüş farkı olmuş ve bir çatışma ortaya çıkmıştır.
Mümtaz Turhan ise, medeniyet ve kültür arasında nitelik farkı bulan sosyologlara katılır ve gerçek Batılılaşmayı ilmî zihniyet ve teknolojiden bekler. Ona göre, Batı medeniyeti "tamamıyla rasyonel münasebetlerin bir terkibidir." Esas unsurları da ilim, teknik, hukuk ve hürriyettir. Bir kültür olarak Batı kültürünü benimsemek olanaksızdır. Fakat Batı medeniyetinin temel öğelerini, ilim ve tekniği benimsemek mümkündür. Modernleşme de budur. Bu sebepten eğitimi genişletmek, bilimsel zihniyeti benimsemiş âlim ve mütehassisların miktarını artırmak modernleşmeye götüren en kısa yoldur.
141 syf.
10/10 puan verdi
Kitap bir harikaydı, Sabahattin Ali farkı tabi ki. Ama içime en çok dokunan hikaye böbrek, ki nedeni tabi ki de o or*spu çocuğu doktor ve daima aklımda kalacak olan masal Sırça köşk. O Masal aslında şu an olan devleti gösteriyor bize. O sırça köşk yıkılmaz sanmayın, her şey yıkılır ama Atatürk'ümüzün bize armağan ettiği Cumhuriyet asla yıkılmaz... #Cumhuriyet100Yaşinda
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202057,1bin okunma
Reklam
630 öğeden 521 ile 530 arasındakiler gösteriliyor.