Marksist sistem, kuramın özünde işçi sınıfının egemenliğini, bu sınıfın diktasında bir düzeni öngörür; başka sınıflara, toplum katmanlarına hak tanımaz. Marksist gelişme, değişme süreci sonunda sınıfların ortadan kalkacağını, devletin sona ereceğini ve komünist toplumun kurulacağını varsayar. Bu yönüyle sistem, kalkınma ve gelişme sonrasındaki komünist toplum aşamasında farklı düşünce ve inançların ortadan kalkacağını varsayarak değişik düşünce ve inançlar doğrultusunda kişilerin özgürce yönetime katılmalarını benimsemez. Düşüncelerin, inançların partileşmelerine olanak tanımaz. Gerçekten işçi sınıfının egemenliği, diktası varsayımına karşın uygulamada asıl yönlendirici yeni bir sınıf doğmuştur. Bu sınıf, parti örgütünde, bürokraside, orduda ve ekonomik işleyişteki görevleri nedeniyle ayrıcalıklara kavuşan üst yönetici kadrolardır.