Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayat Devam Ediyor
Lucy ölmüştü ama atlıkarınca dönmeye devam ediyordu. Hâlâ dönüyordu. Bunu düşünmek beni ne kadar üzse de, atlıkarıncanın bana olduğundan çok, benim ona ihtiyacım olduğunu anlamaya başlıyordum. Sonuçta ya tekrar binmeyi seçecektim ya da kenarda terk edilmeyi.
hani bir gülümsemen vardır sanki İstanbul gözlerin gözlerimi bulur bulmaz içimde bütün şehir atlıkarınca gibi döner ha döner ışık renk ve pul
Sayfa 15
Reklam
"Hani bir gülümsemen vardır sanki İstanbul Gözlerin gözlerimi bulur bulmaz İçimde bütün şehir atlıkarınca gibi Döner ha, döner ışık renk ve pul..." .*** Böyle Bir Sevmek Attila İlhan
❝hani bir gülümsemen vardır sanki istanbul gözlerin gözlerimi bulur bulmaz içimde bütün şehir atlıkarınca gibi döner ha döner ışık renk ve pul❞
Sayfa 15 - sakın ha
-Neden ölüme bu kadar takmış durumdasın sence? •Ben olsam 'takmak' kelimesini kullanmazdım. -Sen ne derdin? •Takmak fiilinin yargılayıcı bir özelliği var, değil mi? Sanırım 'kararlı' kelimesi daha iyi betimliyor durumu. Periyodik tabloda, alttaki elementlerin en sevdiğim özelliği ne biliyor musun? Bazıları sadece saniyeden de
Hani bir gülümsemen vardır sanki İstanbul Gözlerin gözlerimi bulur bulmaz İçimde bütün şehir atlıkarınca gibi Döner ha, döner ışık renk ve pul...
Reklam
hani bir gülümsemen vardır sanki istanbul gözlerin gözlerimi bulur bulmaz içimde bütün şehir atlıkarınca gibi döner ha döner ışık renk ve pul
Çingeneler giderken hiçbir iz bırakmıyorlar. İz bırakmamış olmanın o tarif edilmez işaretini bırakıyorlar. Atlıkarınca gibi. Hak aramıyor, iddia etmiyor, bağırmıyor, öylece duruyor. Tek başına, bilinen her şeyi çözüp dağıtıyor, altüst ediyor; hayatı işitilmedik bir dille yeniden kuruyor. Ne var ki hiçbir şey yazılamıyor bu dille; konuşulamıyor. Bu dille kimse affedilemiyor. Üzülenler, delirenler, merhamet edenler, ağlayıp sızlayanlar kullanamıyor bu dili; bilenler susuyor. Bu dille yapacak tek bir şey var. İşaretleri arayanlar bunu göze almak zorunda.
BU SAAT
Günlerdir yağıyorsa Yağmur ekime doğru Son çamaşırları içeri aldın da Kesik elektrik bir mum bile yok Karanlıkta kaldınsa Yerin hakkındır. Bir insanın beşikten mezara Başından geçecekleri Biraz biraz yazdınsa Dilek-şart kiplerinde Dönen atlıkarınca Birden yavaşladıysa Ve birisi seninle Aynı yerde yalnızsa Övün hakkındır. Ve başın bir değirmen taşı Boyuna uğuldarken Hiç rahat uyudun mu Ve şimdi önüne düşüyorsa Belki bundan sonra Avun hakkındır.
“Hani bir gülümsemen vardır sanki İstanbul Gözlerin gözlerimi bulur bulmaz İçimde bütün şehir atlıkarınca gibi Döner ha döner ışık renk ve pul.”
Ot Dergisi
Ot Dergisi
Reklam
Daha önce hiç atlıkarınca görmediyse güzel bulmasını anlayabiliyorum ama insan her şeye alışır. İnsan birkaç gün içinde saraya bile alışır, ardından başka bir şey ister.
En sarsıcı olanıysa kabulleniş anı: O insanları tanımıyorsun, o mekânlar sana yabancı, o yolda daha evvel hiç yürümemiştin, gölgen peşinden gelmiyor. Gözlerinde bir acı beliriyor. Sükûnetini yitirdin. Kayboldun. Güvenlik duvarların yıkıldı. Işıklar söndü, ortalık karardı, atlıkarınca durdu, müzik kesildi, rengarenk atların boyası döküldü, gürültülü makinelerden saçılan yağ, pas ve is kokusu arasında kalakaldın, nerede olduğunu bile bilmiyorsun.
gözlerin gözlerimi bulur bulmaz içimde bütün şehir atlıkarınca gibi
…Aşk bencildir ve yüreğinin sağlıklı karar vermesini engeller,sorgulamana ve seçmene izin vermez.
1.252 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.