Avrupa'da 1911-13 yılları arasında, daha önce bu genç bilimde önemli rolleri olan isimler C. G. Jung ve Alfred Adler, psikanalizden iki farlı hareketin çıkmasına neden oldular. İki hareket de çok tehditkar gözüküyordu ve geniş, bir taraftar kitlesini hızlı şekilde elde ettiler. Ancak bu hareketlerin gücü içeriklerinde değil de asıl malzemeyi reddetmeden psikanalizin itici karşılanan bulgularından arınarak cazip hale gelmelerinde yatar. Jung analiz olgularına soyut, kişi-dışı ve tarihsel olmayan nitelikte yeni bir yorum getirmeye kalkıştı ve böylece çocukluk cinselliği ve Oidipus kompleksini tanıma ihtiyacından ve aynı zamanda çocukluğun analizinin gerekliliğinden kaçmayı umdu. Adler ise psikanalizden daha da uzaklaşıyor gibi gözüküyordu; cinselliğin önemini tamamen reddetti, karakterin ve nevrozların oluşumunu sadece insanın güç arzusuna ve bünyesel aşağılıklarını telafi etme ihtiyaçlarına dayandırarak tüm psikanaliz bulgularını esen yele bırakmış oldu.
Deniz Kandiyoti: [Rosi] Braidotti şu anda Avrupa'da. Ve Avrupa'nın kendi etnik politikaları içinde kendisini ırkçı olmayan, liberal olan bir konuma sokmaya çalışıyor. Dolayısıyla o post-seküler feminizm derken Avrupa'nın etnik politikaları içinde kendi yerini tanımlıyor fakat aynı zamanda Avrupa dışındaki yerlerde yerel
Sayfa 146 - 147 Bir An Durup Düşünmek:  Dayatılan Kimlikler ve  Temsil Siyasetinin Bedelleri  (Serkan Delice'nin Deniz Kandiyoti ile Röportajı)
Reklam
İslam'a karşı savaşta Yahudilerin, özellikle dini değerlere karşı haince rolünden söz eder: "Ateist, materyalist anlayışın arkasında bir Yahudi [Marx]; hayvani cinsellik anlayışının arkasında bir Yahudi [Freud]; ailenin yıkılması ve toplumdaki kutsal bağların çözülmesi arkasında bir Yahudi [Durkheim] vardır" Bu üçü Seyid Kutub tarafından zikredilmiştir ama editörü dipnotla bir dördüncüyü daha ekler: Dağılma ve yıkıntı edebiyatının esin kaynağı olarak gösterilen ve bu amaçla bir Yahudi yapılan Jean Paul Sartre. Muhtemelen bu benzeri Yahudi karşıtı (İsrail ve Siyonizm karşıtlığından farklı olarak) görüşlerinin kaynağında Avrupa ya da Amerika vardır.
Uzun bir zaman boyunca evliliğin “herkesin bildiği sırrı” olagelen fuhuş, kötünün iyisi, hatta özünde iyi bir şey olarak sorgulanmadan hoşgörülmüştür. Fuhuş, genç erkeklerin cinsellikle tanışmaları, evli erkeklerin de erkekliklerini yaşamaya devam etmeleri için bir fırsat, olması gereken bir şey olarak kabul edilmiştir.
Batı Avrupa'da gittikçe yükselen bir ivme gösteren modernleşme ile birlikte sekülerleşmeyi belirleyen göstergelerde de bir yükselme oldu: kilisenin öngördüğü dini inançları olduğu gibi kabullenen insanların sayısı azaldı. Cinsellik, evlilik ve çocuk yapma gibi konularda çok kimse dini prensipleri takip etmez oldu. Kiliseye gidenlerin ve din adamı olmayı tercih edenlerin oranı büyük ölçüde düştü. Avrupa kıtasının Kuzey bölümündeki ülkelerde uzun süredir var olan bu temayül ikinci Dünya savaşı sonrasında kıtanın Güney bölümündeki ülkeleri de hızla cenderesine aldı. Böylece İtalya, İspanya ve Yunanistan da kilise dininin hızla gerilemesine tanık oldu.
Sayfa 327Kitabı okudu
Erkek Geyik: Bereketin güneşle ilişkili simgesi olan erkek geyik avlanma ve ilahi sembolizmle ilişkilidir. Çatallı boynuzları Yaşam Ağacı ve yenilenmeyi temsil eder. Ceylan: Barış, hız ve zarafet sembolü olan ceylan Afrika ve Hint kültürlerinde tanrıların bineğiydi. Avcılarından kaçışıyla ruhun dünyevi tutkulardan kaçışını temsil eder. Kuzu:
Reklam
Geri130
309 öğeden 301 ile 309 arasındakiler gösteriliyor.