Ayrıca bunu gövdemdeki bir yol alıştan da anlayabilirim
Bir iki daha çekiyorum kürekleri, seslenerek
Dur şimdi Eyüp! duruyorum, dinlerim ben Eyübü
Ayağa kalkıyorum
Önce bir kerteriz tuttur! tutturuyorum, bir düşle bir başka düşün kesiştiği bir yerden
Ve kürekleri bırakıyorum kendime sokularak
Seni hiç bulamazlar
Ayağa kalkıyorum, ona yaklaşıyorum ve yutkunuyorum. "Seni tekrar öpeceğim ve bu sefer ağlamanı istemiyorum. Bunu hisset- meni istiyorum. Zevk almanı istiyorum. Bunu yapabilir misin?"
Kristal gözleri açılıyor, uzun ve kıvrık kirpiklerinin arasından bakarak başıyla yavaşça onaylıyor.
Elim yukarı doğru hareket ediyor ve dudaklarımız
Hayvana bak
İnsan ait bir grafiği gagalıyor
Hayvan hayvan olmaya ama
İnsana ait bir lakırdıyla
Dolanıyor
Yeryüzü bir İstanbul daha açarsa
Katsı mahsusayla söylüyorum
- "Ayağa kalkıyorum, yumruklarımı sıkıyorum, bağırıyorum; sonra dizüstü çöküyorum, boyun eğiyorum...
Utanıyorum sonra; güçsüzlüğümden utanıyorum, belki de herkes adına... Utanmamın herkes adına olmasının hiç de sırası değil aslında!.."
Aslında kral için tebaasının
olabildiğince az malı olması evladır, çünkü
kendi güvenliği için bunun böyle olması gerekir,
aksi halde halk servet ve özgürlükten arsızlaşır.
Servetin ve özgürlüğün olduğu yerde, insanlar
katı ve adaletsiz buyruklara sabırla boyun
eğmeyi zülm sayar. Buna karşın yoksulluk ve kıtlık .
insanları köreltir, uysallaştırır