Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İslam, eski Bizans İmparatorluğu topraklarının tamamı üze­rindeki hakimiyetini artık büyük ölçüde kurmuş ve sağlamlaş­tırmıştı -Osmanlı İmparatorluğu pek çok yönden Bizans'a ben­zeyecekti, sadece artık üzerinde Müslümanlık elbisesi olacak­tı. Osmanlılar, çok farklı dinler ve etnik kökenlerden insanlar­dan oluşan imparatorluğu yönetirken Bizans'ın devlet kurumla­rının pek çoğunu miras alıp bunları olduğu gibi yaşatmıştı. Doğu Hıristiyanlığmın aldığı yenilgi ve gücünü kaybetmesi çok ağır bir psikolojik darbe olsa da, İslam'm dünyanın bu Doğu noktaların­da Hıristiyanlığın ebedi ölümcül düşmanı haline gelmediğini de belirtmek gerekir; bu nedenle iki din iç içe yaşamıştı. Tebaa ko­numuna yeni düşmüş Hıristiyanlar ne düşünürlerse düşünsün­ler, iki tarafın yan yana yaşamasından başka pek seçenek yoktu. Elbette, özellikle de Osmanlı İmparatorluğu yavaşça zayıflamaya başladığında ve Avrupa'nın desteklediği ayrılıkçı milliyetçi hare­ketler arttığında, imparatorluğun çeşitli yerlerinde huzursuzluk­lar yaşanıyor, bölgesel ayaklanma ve isyanlar gerçekleştiriliyor­ du. Bazı isyanlar çok şiddetli biçimde bastırılıyordu. Aslında ye­rel Hıristiyanlar geçmişte Bizans egemenliğine karşı da sürekli olarak isyan etmişlerdi. Bu uzun zaman zarfında Müslüman nü­fusların da Osmanlı yönetimine karşı yerel isyan girişimleri ol­mamış değildi.
Ceditçilerin ayrılıkçı hareket­ler başlatma gibi bir niyetleri de yoktu aslında, Rus siyasi yapısı içerisindeki konumlarını güçlendirmeye çalışıyorlardı yalnızca.
Reklam
İslam dünyasında Şi'İ ve Batini hareketler, tarikatlara her zaman ayrılıkçı ve militan bir özellik vermiş çeşitli dini-siyasi hareketleri desteklemiştir.
1950 Suriye Anayasası, Suriye'nin "Arap ulusunun bir parçası" olduğunu ilan etti. Aynı formül daha sonra Mısır, Irak ve Kuveyt'te kabul edil­di. Pan-Arabistler için, sadece Mısır'daki -onların deyimi ile- fıravu­nizm değil aynı zamanda diğer ülkelerdeki benzer hareketler de dar görüşlü, ayrılıkçı ve Arap Birliği ülküsüne zararlıydı. Bu hareketler aşağılayıcı bir şekilde, kabaca "ulusal hizipçilik" anlamına gelen, ye­nilenmiş bir ortaçağ terimi olan Şuubiyye diye tanımlandı. Bazen de bunlara bilfiil karşı çıkıldı, tıpkı o dönem Birleşik Arap Cumhu­riyeti'ne bağlı Suriye'de olduğu gibi. Şam'daki Adonis Sineması'nın adı Belkıs olarak değiştirildi ve Arami uygarlığına yapılan her ithaf; anti-pan-Arabist, muhalif Suriye Sosyal Milliyetçi Partisi'ne deste­ğin kanıtı olarak kabul edildi.
Sayfa 123 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
II.Abdülhamit'in devleti dağılmaktan kurtarmak amacıyla giriştiği çabalara rağmen Ermeni, Kürt ve Araplar arasında ayrılıkçı hareketler hiçbir zaman hız kesmedi. Bilhassa Ermeniler 1878 Berlin Antlaşması'nda kendilerine vadedilen islahatların yapılmadığına gerekçe göstererek terör hareketlerine giriştiler ve 1904 yılında Sultan Abdulhamite suikasta bile yeltendiler. Arap milliyetçileri ise 1880'den itibaren Suriye'yi üs edinip faaliyet geçmişlerdi. Arap Milletinin Beyannamesi adıyla bir bildiri neşredilmiş ve bölgedeki Müslim ve gayrimüslim Arapların, Osmanlılara karşı birlikte hareket etmesi istenmişti. Bunlar, Arapçanın resmi dil olması, Surive ile Lübnan'ın birleşmesi, mahalli hükümet oluşturulması gibi konularda propaganda yapıyorlardı. Bu gizli teşekkülün üyeleri Osmanlı Devleti'nin müdahalesiyle Suriye'den çıkmak zorunda kalsalar da İngiltere'nin himayesinde Mısır'da faaliyetlerini sürdürmeye devam ettiler.
Sayfa 230 - Yeditepe Yayınevi 1. Baskı Ekim 2022Kitabı okudu
İttihad ve Terakki Cemiyeti; Osmanlı imparatorluğunun pek çok alanda iflas yaşadığı, üzerinde paylaşım planlarının yapıldığı, ayrılıkçı hareketler ile terör hadiselerinin etkisini gösterdiği, toprak kayıplarının ağır travmalara sebebiyet verdiği bir dönemde kuruldu.
Reklam
DİASPORADA BU İŞTEN PARA KAZANANLAR VAR
1915 olayları hakkında bilen bilmeyen konuşuyor. Türkiye'de bir adet vardır, entelektüel, demokrat görünmek için, havasını atabilmek için memlekete küfretmek şarttır. Diasporanın isteği 'soykırım yaptırdık' dedirtmektir. 1915 olayları çok acı hadiselerdir. Bir mecburiyetten yapılmıştır. Devlet başka çare bulamamıştır. 19. yüzyıldan
38 öğeden 31 ile 38 arasındakiler gösteriliyor.