Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
110 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Dikkat spoiler içerir. Önceliği Arap Baharı sonrasında Suriye Türkiye ilişkilerindeki gelişmelere veren, ama tarihi olarak da Suriye ile ilgili detaylı bilgiler veren bir araştırma eseri. Milattan önce 2500 yılından itibaren, Suriye topraklarında egemen olan devletler, 1. Dünya savaşı ve sonrasında Suriye tarafındaki ayrılıkçı hareketler, Fransız mandasından sonra bağımsız olmasından itibaren ülkede yaşanan askeri darbeler, bir dönem Mısır ile birleşerek Birleşik Arap Cumhuriyeti'ni kurmaları, en sonunda Baas partisi üyesi olarak Hafız Esad'ın yönetimi ele geçirmesi anlatılıyor. Sonrasında yaşananlar, Beşşar Esad'ın başa geçmesi, ülkenin ithalat ihracat kalemleri, yeraltı zenginlikleri, komşuları ile olan ilişkileri anlatılmaya devam ediliyor. Ülkemiz ile olan Hatay, Su ve PKK sorunları, Baas partisi yani Esad yanlısı politikacılar ve din adamları, muhalefet tarafındaki siyasiler ve din adamları tanıtılıyor. Son olarak muhaliflerin başlattığı isyan hareketinden sonra Beşşar Esad'ın yaptıkları, ülkemizin konuya bakış açısı detaylıca irdeleniyor ve zamanında yapılan tarihi anlaşma metinleri ile de destekleniyor. Ciddi manada kaynaktan yararlanılan bu araştırma eseri konuyu merak edenlerin detaylı bilgi edinebileceği bir kaynak.
Arap Baharı'nda Kışın Açan Çiçek: Suriye
Arap Baharı'nda Kışın Açan Çiçek: SuriyeAhmet Kıymaz · Sarkaç Yayınları · 201214 okunma
480 syf.
·
Puan vermedi
Varoşa tepeden bakışın kitabı
Orhan Pamuk’un “Kafamda Bir Tuhaflık” adlı romanının kritigi Orhan Pamuk, nobel almış bir yazardır. Ancak tasvip etmediğim politik duruşu ve mütemadiyen intihal ile suçlanması nedenlerinden ötürü onu her zaman antipatik bulmakta ve bu hissiyatımı yenememekteyim. Daha önce üç kitabını okumuş olduğum Orhan Pamuk’un bu kitabında şaşırtıcı şekilde
Kafamda Bir Tuhaflık
Kafamda Bir TuhaflıkOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201913,4bin okunma
Reklam
Tarih bize acı dersler verirken ona karşı kayıtsız kalamayız. Sonu gelmeyen savaşlar ve ayrılıkçı hareketler insanlığın gelişimi önünde büyük bir engel teşkil ediyor.
“Ama Türk ulusal hareketini Osmanlı İmparatorluğu'ndaki diğer ulusal hareketlerden ayıran en derin fark devlet sorunudur. İmparatorluğun Türk olmayan milliyetleri merkezi devletle aralarına mesafe koyma, daha fazla özerklik isteme, bağımsızlık talebinde bulunma gibi eğilimler göstermiştir. Bunun sonucunda kendi devletlerini kurmayı hedefleyen ayrılıkçı hareketler ortaya çıkmıştır. Türkler içinse sorun değişikti: Çünkü ortada, geniş anlamda, Türk olduğu söylenebilecek bir devlet vardı. Merkezi devlet ile ulusal Türk devleti uyuşabilecekler miydi ve bu hangi biçimde olacaktı? Mevcut devletin Türk ulusal tasarısına tamamen uyması mümkün müydü? Burada, merkezi devletten aynlmayı değil, onu ulus-devlet şe­masına uyduracak biçimde dönüştürmeyi hedefleyen "reformist milliyetçilik" olgusu karşımıza çıkıyor. Genellikle yanlış yorumlanmış Kemalist "inkılapçılık" anlayışını bir devrimden çok, böyle derinlemesine bir dönüşüm olarak anlamak daha doğru olur.” François Georgeon, Osmanlı-Türk Modernleşmesi 1900-1930 Çeviren: Ali Berktay
Ayrılıkçı Hareketler
Gözü açılmış bir tarihçi bir gün bana, "her küçük balık için daha da küçük bir balık bulunur" demişti. Gerçekten de ayrılmanın sağlıklı bir çözüm olduğu kabul edildiği andan itibaren "dilimleme"nin sona ermesi için bir neden kalmaz...
Sayfa 161 - YKY
ABİDİN NESİMİ 1911’de Bingöl'ün Kiğı ilçesinde doğdu. İlkokulu Mercan Sultanisinde, Orta ve Liseyi İstanbul Erkek Lisesinde okudu, Yüksek Öğrenimini İTÜ’nün (o zamanki adıyla Yüksek Mühendis Mektebi) Su Şubesinde yaptı. 1937-1949 yıllarında serbest çalıştı, 1949‘da Bayındırlık Bakanlığı hizmetine giren Abidin Nesimi evli ve 3 çocuk
Reklam
Dinsel hareketlerde mezheplere bölünmek neredeyse bir sabitdir. Ayrılıkçı [schismatiques] hareketler her zaman orijinal imanın gerçek yorumuna kendilerinin sahip olduklannı ileri sürmüşlerdir.
Millet olmak, yani farklı dil,örf, âdet, geleneklere sahiplik İslam toplumunun evrensel ilkelerine tezat oluşturmadığı gibi,bu tam aksine ilahi kuralın gereğidir. Yani aslında millet-ulus anlayışına karşı çıkmak İslama ters düşmektedir. Dolayısıyla farklılıkları yok etmek,"Sünnetüllah"a müdahaledir.Bilmeden bunu savunmak,yeltenmek hata,bilerek buna kalkışmak Allah'a karşı gelmek, dolayısıyla ilahi sistemi reddetmektir. Kur'an'ı Kerim'de; "Ey insanlar, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık; birbirinizi tanımanız için,sizi milletlere ve kabilelere ayırdık.Allah yanında en üstün olanınız günahlardan en çok uzak olanınızdır.Allah bilendir ve haberdar olandır.(Hucurat,13) denilmektedir. Bu ayetle Cenab-ı Allah bizlere,bizleri farklı kılmaktaki amacının bir imtihan olduğunu işaret etmektedir.Yani demektedir ki; bu duygular, farklılıklar aranızda husumete sebep olmasın, sakın bunlara bakarak aldanmayın.Fakat insanlık ve medeniyetin bir tamamlayıcı parçaları ve zenginlik olsun; bunlarda aşırı gidip farklılıkları kutsallaştırmayın!
248 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Adem Özköse'nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika'dan Pasifik ve Balkanlara uzanan coğrafyadaki seyahat-röportaj notları, yüzeysel olsa da samimi bir çabanın ürünü. Farklı coğrafyalardan barışçıl veya ayrılıkçı İslamcı hareketler okumaları için de bir 'giriş' olabilir...
Ümmet Coğrafyası
Ümmet CoğrafyasıAdem Özköse · Pınar Yayınları · 2018595 okunma
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.