Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Jean Bauberot’un Les Laïcités Dans Le Monde isimli kitabı 2008 yılında Türkçeye Dünyada Laiklik şeklinde çevrilerek yayımlanmıştır. Laiklik konusunda pek çok çalışma yapan Bauberot bu geniş kapsamlı çalışmasında laikliğin hem kavramsal gelişimine hem de toplumsal yansımalarına ilişkin tarihsel bir değerlendirmesini sunmuştur. Kitabın temel savı
Dünyada Laiklik
Dünyada LaiklikJean Bauberot · Dergah Yayınları · 20087 okunma
Tarih bize acı dersler verirken ona karşı kayıtsız kalamayız. Sonu gelmeyen savaşlar ve ayrılıkçı hareketler insanlığın gelişimi önünde büyük bir engel teşkil ediyor.
Reklam
19. ve 20. yüzyıllarda meydana gelen ayrılıkçı milliyetçi hareketler neticesi yalnız kalan Türkler, kimliklerinin ne ve vatanlarının neresi olduğunu sorgulamaya başlamışlardır. Nitekim Balkanlar'ın yitirilmesiyle yitik vatan, milli belleğin gerisine atılmış: yeni bir Türk tarihi ve coğrafyası kurgulanarak edebiyatta Anadolu ve Asya'ya dönüş metaforu daha fazla işlenir olmuştur. Dilin ve kimi zaman dinin kıstas olarak alındığı bu yeni söylem. Anadolu Türklüğü ile Orta Asya Türklüğü arasında bir bağ tesis etmek istemiştir.
Sayfa 175 - Ontolojik Güvensizlik Ve Yeni Vatan Arayışları: Manevî Yurt, Ötüken NeşriyatKitabı okudu
DİASPORADA BU İŞTEN PARA KAZANANLAR VAR
1915 olayları hakkında bilen bilmeyen konuşuyor. Türkiye'de bir adet vardır, entelektüel, demokrat görünmek için, havasını atabilmek için memlekete küfretmek şarttır. Diasporanın isteği 'soykırım yaptırdık' dedirtmektir. 1915 olayları çok acı hadiselerdir. Bir mecburiyetten yapılmıştır. Devlet başka çare bulamamıştır. 19. yüzyıldan
bir başka mühim sonuç da, radikal laikliğin Türkiye’de radikal İslâmcılığın doğuşuna zemin hazırlamış olmasıdır. Bu sebeple Türkiye'deki radikal İslâmî hareketler, bir bakıma “laisizm dini”nin gayri meşru çocuğudur demek yanlış olmayacaktır. Bu hareketler, her ne kadar 1960'lı ve 1970'li yıllarda Mısır, Pakistan ve İran'daki hareketlerden etkilenmiş olsalar da, bu etkiler Kemalist ideolojinin yarattığı baskı ortamından beslenmekteydiler. Bugün cumhuriyet rejiminin başlangıçtan beri iki temel fobisi yani etnik kökene dayalı ayrılıkçı hareketler korkusu (etnofobi) ile İslâm'a dayalı –kimilerine göre irtica, kimilerine göre bastırılmış İslâm'ın dirilişi- denilen İslâmî hareketler korkusu (islamofobi) da bu zeminde temellenmektedir.
Sayfa 124Kitabı okudu
II.Abdülhamit'in devleti dağılmaktan kurtarmak amacıyla giriştiği çabalara rağmen Ermeni, Kürt ve Araplar arasında ayrılıkçı hareketler hiçbir zaman hız kesmedi. Bilhassa Ermeniler 1878 Berlin Antlaşması'nda kendilerine vadedilen islahatların yapılmadığına gerekçe göstererek terör hareketlerine giriştiler ve 1904 yılında Sultan Abdulhamite suikasta bile yeltendiler. Arap milliyetçileri ise 1880'den itibaren Suriye'yi üs edinip faaliyet geçmişlerdi. Arap Milletinin Beyannamesi adıyla bir bildiri neşredilmiş ve bölgedeki Müslim ve gayrimüslim Arapların, Osmanlılara karşı birlikte hareket etmesi istenmişti. Bunlar, Arapçanın resmi dil olması, Surive ile Lübnan'ın birleşmesi, mahalli hükümet oluşturulması gibi konularda propaganda yapıyorlardı. Bu gizli teşekkülün üyeleri Osmanlı Devleti'nin müdahalesiyle Suriye'den çıkmak zorunda kalsalar da İngiltere'nin himayesinde Mısır'da faaliyetlerini sürdürmeye devam ettiler.
Sayfa 230 - Yeditepe Yayınevi 1. Baskı Ekim 2022Kitabı okudu
Reklam
Dinsel hareketlerde mezheplere bölünmek neredeyse bir sabitdir. Ayrılıkçı [schismatiques] hareketler her zaman orijinal imanın gerçek yorumuna kendilerinin sahip olduklannı ileri sürmüşlerdir.
İttihad ve Terakki Cemiyeti; Osmanlı imparatorluğunun pek çok alanda iflas yaşadığı, üzerinde paylaşım planlarının yapıldığı, ayrılıkçı hareketler ile terör hadiselerinin etkisini gösterdiği, toprak kayıplarının ağır travmalara sebebiyet verdiği bir dönemde kuruldu.
248 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Adem Özköse'nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika'dan Pasifik ve Balkanlara uzanan coğrafyadaki seyahat-röportaj notları, yüzeysel olsa da samimi bir çabanın ürünü. Farklı coğrafyalardan barışçıl veya ayrılıkçı İslamcı hareketler okumaları için de bir 'giriş' olabilir...
Ümmet Coğrafyası
Ümmet CoğrafyasıAdem Özköse · Pınar Yayınları · 2018595 okunma
Bedirhan aşiretinden Muhammed Osman ise 1919 Nisan'ında Kürdistan gazetesinde Taşnakların "Büyük Errnenistan" projesine karşı çıkarak şu satırları kaleme almıştır: "Ermeniler!... Bu yaygaracılar, bu şımarık sevdalılar istemlerini ne derece haksız, iddialarının ne derece temelsiz olduğunu anlayabilmek için tarihleri, istatistikleri bir defa karıştırmak zahmetini hala mı hissetmiyorlar?" Kaynak: Bkz. Avni Özgüre!, Ayrılıkçı Hareketler, Altın Kitaplar, İstanbul, Temmuz 2006, s.155 vd.
Sayfa 36 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
110 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Dikkat spoiler içerir. Önceliği Arap Baharı sonrasında Suriye Türkiye ilişkilerindeki gelişmelere veren, ama tarihi olarak da Suriye ile ilgili detaylı bilgiler veren bir araştırma eseri. Milattan önce 2500 yılından itibaren, Suriye topraklarında egemen olan devletler, 1. Dünya savaşı ve sonrasında Suriye tarafındaki ayrılıkçı hareketler, Fransız mandasından sonra bağımsız olmasından itibaren ülkede yaşanan askeri darbeler, bir dönem Mısır ile birleşerek Birleşik Arap Cumhuriyeti'ni kurmaları, en sonunda Baas partisi üyesi olarak Hafız Esad'ın yönetimi ele geçirmesi anlatılıyor. Sonrasında yaşananlar, Beşşar Esad'ın başa geçmesi, ülkenin ithalat ihracat kalemleri, yeraltı zenginlikleri, komşuları ile olan ilişkileri anlatılmaya devam ediliyor. Ülkemiz ile olan Hatay, Su ve PKK sorunları, Baas partisi yani Esad yanlısı politikacılar ve din adamları, muhalefet tarafındaki siyasiler ve din adamları tanıtılıyor. Son olarak muhaliflerin başlattığı isyan hareketinden sonra Beşşar Esad'ın yaptıkları, ülkemizin konuya bakış açısı detaylıca irdeleniyor ve zamanında yapılan tarihi anlaşma metinleri ile de destekleniyor. Ciddi manada kaynaktan yararlanılan bu araştırma eseri konuyu merak edenlerin detaylı bilgi edinebileceği bir kaynak.
Arap Baharı'nda Kışın Açan Çiçek: Suriye
Arap Baharı'nda Kışın Açan Çiçek: SuriyeAhmet Kıymaz · Sarkaç Yayınları · 201214 okunma
Uluslararası Hukuk Yok Devletlerarası Hukuk Var Bir diğer hatırlatma da arkadaşların sözünü ettiği uluslararası hukuka dairdir. Bana göre uluslararası hukuk yoktur, devletlerarası hukuk vardır, devletlerin hukuku vardır. Türk devlet hukuku, ulusal hukuk değil devlet hukukudur. Ve bir devletlerarası hukuk vardır. Birleşmiş Milletlerin Hukuk'u
Sayfa 220Kitabı okudu
Self determinasyon; Uluslararasi hukuk cercevesinde "Tum halklarin siyasi, ekonomik Ve sosyal rejimlerine Karar verme serbestligi " olarak Tanimlamistir Self determinasyon ilkesinin kokeni 4 temmuz 1776 Amerika bagimsizligina dayandirilirken 1789 Fransiz devrimiyle esas olarak sekillendirildigi dile getirilmistir . 1.Dunya Savasi sonunda Woodrow Wilson tarafindan ortaya konulan 14 ilke arasinda yer verilmesiyle olusmustur Dunyada ulkelerin sadece 20 tanesinde etnik olarak homojen Bir durum soz konusu Ulkelerin %40 Dan fazlasi 5 veya daha cok etnik yapidadir Ispanyada 17 ozerk 2 ozerk Kent Italya 5 ozerk 20 idari bolge var Bir teror orgutunde hava araci kullan ilk orgut IRA olmustur (1974) Bruksel Merkezli Federal 3 ana topluluk kendine has marslari , bayragi , parlemento
1950 Suriye Anayasası, Suriye'nin "Arap ulusunun bir parçası" olduğunu ilan etti. Aynı formül daha sonra Mısır, Irak ve Kuveyt'te kabul edil­di. Pan-Arabistler için, sadece Mısır'daki -onların deyimi ile- fıravu­nizm değil aynı zamanda diğer ülkelerdeki benzer hareketler de dar görüşlü, ayrılıkçı ve Arap Birliği ülküsüne zararlıydı. Bu hareketler aşağılayıcı bir şekilde, kabaca "ulusal hizipçilik" anlamına gelen, ye­nilenmiş bir ortaçağ terimi olan Şuubiyye diye tanımlandı. Bazen de bunlara bilfiil karşı çıkıldı, tıpkı o dönem Birleşik Arap Cumhu­riyeti'ne bağlı Suriye'de olduğu gibi. Şam'daki Adonis Sineması'nın adı Belkıs olarak değiştirildi ve Arami uygarlığına yapılan her ithaf; anti-pan-Arabist, muhalif Suriye Sosyal Milliyetçi Partisi'ne deste­ğin kanıtı olarak kabul edildi.
Sayfa 123 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
ayrılıkçı etnik hareketler (IRA, ETA ve PKK gibi) kanlı çatışmaları artırmak için adeta bir yarış içerisine girmişlerdir. Toplumsal, ekonomik, siyasal, kültürel hoşnutsuzluklar uzun dönemde ayrılıkçı şiddet örgütlerini besleyen bir rol oynamış, etnik ayrılıklar çatışmaların kronikleşmesine ve dolayısıyla şiddete eğilimli bir siyasi kültürün oluşmasına yol açarak sorunların çözümünü daha da zorlaştırmıştır.
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.