“Benim gençliğimde -maganda- diye adlandırılan türün dört dörtlük bir örneği oturuyordu yanımda.
Altın zincir, beyaz çoraplar, göğüs bağır açık, kallavi bir bıyık….
Karı-kız süzme, burun karıştırma gibi ayrıntılar da yerli yerinde. İri, kıllı ellerinde kırmızı bir gül tutuyordu adam.”
Sayfa 93