Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kızın etrafı yeniçeri ocağına dönmüş, sefere çıksa Yunanistan'ı çok rahat alır hala ''az insan çok huzur'' diyor. :) Baho
Vakit öğleni geçmişti. İnsanın yüzüne alev alev vuran yakıcı güneşin etkisi azalmıştı. Rüzgar yoktu lakin evin yanında akan derenin başındaki iğde ağacının yapraklarının hışırtısı ve kokusu insana huzur veriyordu. Bir müddet ağacın gölgesinde oturdu. Kokuyu içine çekti. Sonra yokuş yukarı yürümeye devam etti… Zeynep’in annesi ile birlikte
Reklam
156 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bu kadar az bilinmesine şaşırdığım, Saatleri Ayarlama Enstitüsü veya Huzur kadar güzel olan roman. Dönem hakkında da çok fazla bilgi veriyor. Özellikle İsmail Molla ile Sabri Hoca arasında geçen konuşma Abdülhamid dönemi hakkında çokça fikir edinmeyi sağlıyor. bir de Ahmet Hamdi'nin romanlarında o kadar karakter içinden birinde mutlaka kendini görüyorsun. Ben çoğunlukla o baş karakter olmasına rağmen silik kişiliğiyle geride kalmış, neredeyse unutulacak olan insanda kendimi görüyorum. Mahur Beste'de de bu kişi Behçet Bey'di. romanın sonlarına doğru iyice unutulmuşken, yazarın Behçet'e yazdığı mektup sayesinde daima hatırlanacak bir karakter haline geldi. ''sizde garip bir mazhariyet var, Behçet bey; herkes gibi maddesiyle gezinen bir insan olduğunuz halde bir rüyaya benziyorsunuz. belki de hayatınızı doğru dürüst yaşamadığınız için bu tesiri yapıyorsunuz. o kadar ki, yaklaştığınız insanlara kendinize mahsus bir zamanı aşılıyorsunuz. bölünmezlerin bölünmezi, çekirdek halinde bir zaman..''
Mahur Beste
Mahur BesteAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 20196,4bin okunma
Gürültü ve karmaşanın ortasından sakince geç, sessizlikte ne büyük bir huzur olduğunu hatırlayarak...Mümkün oldukça ona teslim olmaksızın herkesle iyi geçin. Doğru bildiğini sesini yükseltmeden ama açık seçik dile getir ve diğerlerine de kulak ver; ne kadar pırıltısız görünse de onların da bir hikayesi vardır. Gürültücü ve saldırgan insanlardan
Artık gerçekten 'az insan çok huzur' deyişini benimsiyorum. Kimseden beklentin kimseye bağımlılığın olmadan, en iyisini kendin bildiğin bir hayat. Muazzam
Bugün 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi'nin 16. Yıl Dönümü O tarihte yedi, yaşındaydım, altı gün sonra ise sekizinci yaşıma basacaktım. Gece saat 03.02'de nedenini anlamadığım bir şekilde uyanmıştım ve ailemle evden çıkıyorduk. Üzerimde pijamalarımla... Çocuktum, pek hatırlamıyorum tabi... O depremden sonraki yaklaşık bir, iki haftalık süreyi
Reklam
LOJMAN Lojmanda oturmak ayrı bir yaşam tarzı. Herkesin kocasının aynı işi yaptığı bir aileler topluluğu bu. Çalışmayan kadınlar için standart bir hayat: Sabah aynı saatte, hatta aynı dakikada evinden çıkan üniformalı kocalar, pencereden kocalarının servis araçlarına binişini seyreden kadınlar, öğleye kadar ev işleri, öğleden sonra kadın
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-2/Kitabı okudu
375 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Spoiler içerir. “Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar hırsızlığın çeşitlemesidir… Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini
Uçurtma Avcısı
Uçurtma AvcısıKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2021165,2bin okunma
Halk Okulu: Kışla Daha İsveç egemenliği dönemindeyken Finler’in kendi anayasa kurumları vardı. Bu yasa gereğince Finler’in Seym denilen bir parlamentoları vardı. Kendilerine mahsus posta pulu ve para birimleri vardı. Az sayıda da orduya sahiplerdi. Finler, Rus egemenliğine geçtikten sonra da bu kurum ve haklarını korudular. Ancak
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.