Son zamanlara okuduğum en etkileyici kitap olduğunu söylersem, kesinlikle abartmış olmam. Kitabın türü korku değil; korkuyorsunuz. Kitabın türü dram değil; ağlıyorsunuz. Kitabı okuduğum an etkilendim ama bundan daha fazlası olacak. Hepsi birbirinden farklı olan her bir kitabı elime aldığımda aklıma bu hikâye tekrar tekrar gelecek ve yine
«Orta Amerikada bir ülkede darbe oluyor. Bütün sanatçılar, yazarlar, şairler, bilim adamları, öğretmenler içeri. Görüş yok. 2 hafta, 3 hafta, 6 ay, 1 yıl. Dünyadaki bütün hukuk örgütleri, demokratik örgütler araya giriyorlar: "İnsanları içeri attınız dört duvar arasına, bari 1 seferlik bir görüş günü düzenleyin. Sevdikleriyle
Film önerisi isteyenlerin ilgisini çekeceğini düşünüyorum..
1- Yağmur Adam (Otizm)
2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı)
3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam)
4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
6- Akıl Oyunları (Şizofreni)
7- Wilber Ölmek
Eser, bir semboller şaheseridir. Bu nedenle evet, bir görünen tarafı ve anlatımı vardır ama bir de semboller üzerine kurulmuş bir iç anlatımı vardır. Bu yazım şekli Aytmatov’un dehasını ve ustalığını gösterir.
Nitekim diktatörlüklerde, baskıcı sistemlerde insanlar fikirlerini açıkça dile getiremedikleri için hep semboller kullanırlar. Bu bazen
20 yaşında genç delikanlı otobüsün camından bakarken birden bağırdı.
-Baba; arabalar, arabaları görüyor musun, bizle geliyorlar.
Babası gülümsedi ve mutlulukla saçını okşadı.
Genç bir süre daha dışarıyı izledi ve sonra birden bağırdı.
-Bulutlar baba, bulutlar harika
Baba gülümseyerek oğlunu izledi.
-Baba ağaçlar dedi aniden delikanlı. Onlar hep geride kalıyor dedi.
Arkada oturan yaşlı adam, bu bağrışmalardan rahatsız olmuş olacak ki;
Babanın omzuna dokundu.
Beyefendi oğlunuzu iyi bir doktora götürmelisin. Problemi var herhalde.
Baba geriye dönerek "o zaten iyi bir doktordan geliyor. Oğlum doğuştan kördü ve ameliyat sonrası gözleri açıldı" dedi...
Herkesin bir hikayesi var. Ne çabuk yargılıyoruz insanları ve ne çabuk tanılar konuyoruz değil mi? O kadar hızlı kararlar veriyoruz ki insanların yaşadığı hikayeler bizim için pek önemli olmuyor.
Duyguları paramparça, kanatları acı içinde, hayal aleminde,
Bir kere dahi baba masalıyla uyutulmamış,
küçük bir kız çocuğuydum ben.
Yine de, kendi kendimi koynuma alır,
kocaman kocaman hayaller kurardım.
Belki babam okşar diye sürekli saçlarımı tarardım.
Dışları gibi içleri de güzel olsun diye
bebeklerime makyaj malzemesi yedirir, entarimdeki