Sizi hiç durmadan kendi dağıma mı çağırayım, yoksa her şeyden önce size dağımı mı tanıtayım? Çağırma gücümü tartıyorum. Çağırma yetkimi yokluyorum. Her gece o meşhur belgeyi ışığa tutuyorum, bir hurma dalına dönüşen ay ışığına. Dağın ucuna çıkıp bağırmak istiyorum. Ah, dağın yirmi dört saati! Çağırma gücünü bulamadığım yalnızlık beyni. Beni de
Ne doğan güne hükmüm geçer
Ne halden anlayan bulunur
Ah aklımdan ölümüm geçer
Sonra bu kuş,bu bahçe,bu nur
Ve gönül Tanrısına der ki:
---Pervam yok verdiğin elemden
Her mihnet kabulüm ,yeter ki
gün eksilmesin penceremden!