Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Baki Coşkun

Batı, tarihindeki her kepazeliği yüceltirken, kendi geçmişimizde karşımıza çıkan minnacık kusurlara takılıp kalıyoruz. BU NE ŞUURSUZLUK..!!! İslâmiyet bir yerde insaftır. İnsafını kaybedenler hiçbir hakikati bütünüyle kavrayamazlar.
Reklam
De ki: «Kendinizi hiç düşündünüz mü, Allah'ın azabı size gelse veya kıyamet vakti gelse, Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız? Eğer sözünde doğru kimselerseniz cevap verin». Doğrusu yalnız O'na dua edersiniz. O dilerse yalvardığınız belayı üzerinizden kaldırır ve o an O'na koştuğunuz ortakları unutursunuz. Enam 40 - 41
Selam olsun dağa taşa Yaranlara selam olsun Ormandaki kurda kuşa Cerenlere selam olsun Dünya üstü kara zindan Boynumuzda yağlı urgan Yolculardan hancılardan Soranlara selam olsun Ölüm canın has yoldaşı Diken gülün gönüldeşi Kar altında deniz düşü Kuranlara selam olsun Kağıdımız çaput bizim Kefenimiz bulut bizim Mesleğimiz umut bizim Kuranlara selam olsun

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnkâr edenler (ile onları îmâna da'vet eden)in misâli, çağırma ve bağırmadan başka bir şey duymayan (ve anlamayan hayvanlarla, on)lara haykıran (çoban)ın hâli gibidir.(Onlar) sağırdır (hakkı işitmezler), dilsizdir (hakkı söylemezler), kördür (hakikati görmezler), bu yüzden onlar akıl erdiremezler. Bakara 171
Çanta açılır, kitap çıkarılır. İşte: okurken kalbimle şakır şakır konuşuyorumdur da.
Reklam
Gerçeği, doğruyu aramanı en meçhul yerlerine doğru yolculuktur: yazmak. Ancak layetezelzel zihinlerde: cesaretle: dürüstlükle ilerlenebilir vicdani derinliğe. Çu çuh tren, kıvrıla kıvrıla ve de kılıç güneşe girerken.
Sayfa 104Kitabı okudu
Ve dağlarımız. Ve dağlarımızın yürüyen ağıtları. Ve üstündeki deli gömleğini, gün gün özkanına daha çok batırarak deliliğin dibini bulan Trajedi Türkiyesi. Herkes soluğunu yığa yığa: bu yoğun enerjisini dönüştürmeli: hepimizi kapsayacak Birlik Bilinci'ne. Gazeteler etimi delen ateş topları sanki.
Sayfa 103Kitabı okudu
Yazı, daima, bıçak sırtında yazılır; durursanız, bilirsiniz ki, o bıçak etinize saplanacak.
Rilke küçük ölümü eleştirir ve onun üstesinden gelmeye çalışır. "İnsan" der bir mektubunda, "ölümü sevsin demek istemiyorum, ama yinede hayatı öyle cömertçe, öyle hesap ve seçim yapmadan sevsin ki, düşünmeden, düşünmeden sürekli hayata dahil etsin ölümü (hayatın unutulan diğer yarısını), hayatla birlikte sevsin. Ani bir bilinçlenmeyle ölümü reddeden kişi gitgide yabancı ölüme doğru yaklaşır, çünkü biz onu bir düşman gibi yabancı şeyler içinde tuttuk."
Ancak şöyle der Malte:"Şimdi ayrıntılı bir ölümü sağlayabilecek zenginler bile ihmalci ve aldırmaz olmaya başladılar" ve bunu, kişiye özgü ölümle ilişkilendirir:" Kişiye özgü bir ölüme sahip olma isteği gittikçe azalacak, bir süre sonra kişiye özgü hayat kadar azalacaktır."
Reklam
Söz tükendi sonra, konuşmaya başladık Siperler kazdık, nefsimizin içine Ölülerin bilekalabalıktı başı, Güzel oluyordu, herkes kendine...
Ağaçları düşünüyorum sonra; mesela elma Sessiz ve çalışkandır, kendi halinde. Kiraz da öyledir, konuşkandır fakat Yüz verdiği için mi serçeye... Alıç ve Ahlat'ın yeri ayrıdır bizde Gitmemişlerdir çünkü köyden kente...
Ey aşk, yaptığını beğendin mi? Yetimler gibiyim ziyafetten aç dönen... Ters yakılan sigara, hemencecik söndürülen Yoksulluk ile vakit geçer mi?
Fikir öfkesine saygı duyarız. Ama, öfke fikre bağlılığını yitirdi mi, ondan tiksinti veren bir başka şey daha yoktur.
Sayfa 197Kitabı okudu
Bir tek önemli şey oldu. Rasimle camın kenarında duruyoruz, içki bardakları ve çörek börek tepsilerinin uzağındayız. Toplantıyı izlemek için Ankaradan gelen İsmet Özel yanımızda. Birileri tanıştırdı. İsmet tebrik etti bizi. "Toplantının yıldızıydınız " dedi. Birkaç cümleden sonra "Bizim safımızda olmanızı isterdim" dedi. "Allah korusun" dedim. İsmet Özelin yanında nursuz bir yüz belirdi. Haşa "Ne karışır" dedi. Ve ben "Yalnız O karışır" dedim. Böyle oldu.
Sayfa 194Kitabı okudu
47 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.