Arkadaşlar, sitede en çok paylaşılan sahte alıntıları https://1000kitap.com/SahteAlintilar ile bu iletide topladık. Sitedeki bilgi kirliliğini temizlemek için bu alıntılara rastlarsanız lütfen şikayet ediniz. Ve lütfen okumadığınız, kitaplarda kendi gözlerinizle görmediğiniz alıntıları eklemeyiniz. Bu sözlerin mal edildiği kişilere ve sözlerin
(Bu oldukça uzun bir hikayedir.. Pardon, incelemedir. Hazır mısınız? :)
Durun!! Durun!!
Kalkmış olamaz tren…
Anlatacağım neden geç kaldığımı..
Yıldızlı gözlerimde neden bunca isin, yorgunluğun düştüğünü.. Bu pespaye halimi, bu yaralarımı, bırakın şu trenin kolunu tutacak mecali, tüm o yolları aşıp nasıl geldiğimi..
...
Trene bindim, Ülkeme
Cemal Süreya
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Şems-i Tebrizi
Düzenim bozulur,
Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
Kaderin bir cilvesi midir bilemiyorum ama ne zaman
Cengiz Aytmatov kitapları okusam, hava hep yağmurlu ve kasvetli olur. Bu yağmurlu havalar, içi hüzün dolu kitaplara da pek çok yakışır. Hemen her kitabında yüreklerimize göz yaşlarımızı akıtırken, yeryüzüne de gökten damla damla hüzün yağar. Artık ne zaman yazarın veya eserlerinin adını duysam, gözümde
Bir Hayalin Ardında kitabının yorumu ile geldim
𓍯128 sayfalık kısa ama derin bir iz bırakan bir kitap ile şubat okumalarına devam. Konusu aşk ama sonu hüzünlü bir aşk hikayesi. Uzun zamandır bu türü okumamıştım. Şubat ayına yakışır özel bir okuma oldu. Hayatın gereği hüzün ve acıdan nasibini almış bir
🍂
Allahu-u Alem aldığım almış olabileceğim en samimi ve özel hediyedir sanırım. Mescid-i Aksa’dan ayrılacağımız gün yine buluşma noktamız olan Hayat ağacının altında oturdum bekliyoruz ekibi ikindi namazı ardından. Hem hüzün hem ayrılmadan çöken özlem, şükür, azim karmakarışık duygular
düşünüyorum, Kubbetü-s Sahra’ya dalmışım. 9-10 yaşlarında ay yüzlü bir kız gelip oturdu yanıma fark etmedim önce, seslenince döndüm yanımı. Çat pat ingilizce konuştuk biraz. Elinde ki bu saati uzattı bana, sana çok yakışır Abla dedi. Ne diyeceğimi bilemedim zaten, kalbim karmakarışık duygular bir de
bu küçük kız. Sen bana çok şey öğrettin güzel kardeşim ne yazsam boş. Hatıra bir fotoğraf çekmeyi bile akıl edemedim o an. 3-4 ay kadar önce bi ablamdan görmüş ve niyetlenmiştim böyle bir saati
masama almaya nasip olmamıştı bir türlü. Allahım dedim sen ne yücesin ki zamansız mekansız mübarek mescidinde minik kalpli bir kızı vesil ederek kabul edersin niyetlerimizi. Canım kardeşim belki sen bilemedin sarılırken ki gözyaşlarımı ama acizliğimizeydi her damla, şükrümüzün, müslüman bilincimizin eksikliğine, geçmişin eyvahlarına, geleceğin dayanaksız umutlarına...
Nasipten öteye gidilmez dedik daha ilk günden,
Allah sözlerimizle imtihan etti işte,
Hazırlıksız mı yakalandık dersin,
Yoksa fazlamıydın bana sen bilemedim,
Aslına bakarsan heybemde seni anlatacak cümlemde kalmış değil yani,
Velhasıl iki gözümün çiçeği ben sende kaldım işte..
Ama sen üzülme, çünkü sen de bilirsin hüzün en çok bana yakışır,
En güzel ben yaşarım yarım yamalak.
Şimdi oyuncağı elinden alınmış çocuk gibiyim,
Yada henüz sonlanmamış bir hikaye,
Hatta yarım kalmış bir şiir gibi,
Seni kırık kalemimle yazmaya devam ediyorum,
Ne kadar sürecek bilmiyorum ama,
İnsanın kendisini yazması güzelmiş vesselam..
#Yazılarım ✍️
Bilmiyorsun ki beni .. Görmedi ki gözlerimi gözlerin...
Ağlarken çirkinleşiyor muyum salya sümük? Daldığımda dudaklarım mı sarkar? ‘’İnce Memed’’midir ilk göz ağrım,’’Çalı Kuşu’’ mu? Baba mı seviyor muyum? Geceler yalnızlığımın yoldaşı mıdır? Sesim güzel mi? Yanık türküler mi söylerim oynak şarkılar mı?Bir kavganın ortasında can dostumu bırakıp kaçar mıyım? Hediye vermek beni iyileştirir mi? Rüyalarım hücum ettiğinde ağlar mıyım?, dişlerimi sıkıp? Her yeni gün ızdırap mıdır bana neşe mi? Hüzün mü yakışır bana en çok? Giden mi haklıdır her zaman? Kim kalan? Ayaklarım mı üşür hep? Yürek gibi güzel miyim? Kin uzak mıdır benden? Seni seviyor ve özlüyor muyum? Boynum bükük müdür? Dik miyim? Yarın ölebilir miyim? Daha ne kadar yaşarsın ? Hayır demeyi bilir miyim? İntihara meyilli miyim? Yaşamak bir tutku mudur sende? ‘’Merhaba’’mı senin esenlemen ‘’selam’ mı? Mercimek çorbası mı sevdiğin, yayla mı? Kestane kokusunu mu seversin, sevdiğinin ıslak saçlarının kokusunu mu? Bir Kürtçe ezgi duyduğumda boğazım düğüm düğüm mü olur benim? Mazlumdan yana mısın zalimden mi? En büyük zulmum kendime mi benim? Senin en büyük korkun reddedilmek midir? Şeytan tüylü müsün, melek yüzlü mü? İyi polisi mi oynarım kötü polisi mi? En büyük sermayem derdim midir benim, sevgim mi? Sevdiklerine hizmet etmekten mi hoşlanırsın? Hatırlanmak mutluluk mudur bana? Beni bilmiyorsun, seni öğrenemedim. Biz iki dakika bir araya gelebilme ihtimaline bile tutunamadık
BİZ TANIŞAMADIK!!!
Yıldızlı Gece, Ayçiçekleri, Çiçek Açan Badem Ağacı gibi tabloların ressamıVincent Van Gogh‘un adını duymayan kalmamıştır belki de günümüzde. Kendi tarzı ve kullandığı renklerle kalbimizde taht kuran 1853 doğumlu ressam, ne yazık ki yaşadığı dönemde anlaşılamamış. Başka birçok sanat/edebiyat insanı gibi kıymeti öldükten sonra anlaşılmış. Hal böyle
-İnsanlık Aranıyor Ölü ya da Diri-
Kelimelerin yaşadığı, hissettiği ve hissettirdiği bir dergi diyelim. Kalbimiz yine izdihamlandı:) Her bir sayfasını merakla karıştırıyorum, ilk önce okumadan göz atıyorum. Özellikle yazılarını merak ettiklerim var, ufaktan heyecanlanıyorum. :) Karşıma Izdiham Maarif Takvimi çıkıyor. 30 Temmuz 2016 için *Bende
Merhaba canlar...
Bu gün kalemiyle yeni tanıştığım @hakanozkan1979 kitaplarından #alfakadınıolmak la geldim.
Çokça gördüğümüz, hakkında yorumlar okuduğumuz, okurum ya da okumam diye #kişiselgelişim olarak sınıflandırdığımız ve sadece kadınlar okumalıymış gibi 'anladığımız' bir kitap olur kendisi. Bana hitap etmez demeyin, emin olun ediyor. Çünkü
TERK ETMEK
Terk etmek öyle kolay ki…
Yeter ki buna kendini hazır hisset.
Bunun için de ilişkinizdeki sorunları çözmek yerine daha da çözümsüz hale getirmelisin. Üstelik sürekli değişik yanlışlarla haklılığını sergilemelisin. O son vuruşu yapmak için zaman kollamalısın. Bu bir tekme ya da yumruk değildir. Bunların
Devrim HORLU, 12 Mart 1988 yılında İstanbul'da doğdu. Kütüğü Sivas'ın yangın bağrılı sokaklarına dayanır. Pendik'te Tarık Buğra Lisesi'nden mezun olduktan sonra Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü Açıköğretim'den bitirdi. Şu an İthaki Yayınları'nın Türkçe Edebiyat alanında editörlük yapıyor. Şiir ve öyküleri Varlık,
Eylül ayına hüzün ayı derler, bana göre Eylül ayı şiir okumak için en ideal ay, çünkü sonbahara en çok şiir yakışıyor.
Ve sizleri sonbara yakışır bir kitapla, birbirinden güzel şiirlerin bulunduğu Zaman Arşını ile tanıştırmak istiyorum.
Zamane Şairi Cemal Noyan Alkaya, öykü tadında bir ön söz ile selamlıyor okuyucuyu, bu kısacık selamlaşma da kitabın çıkış serüvenini, neden geç kaldığını anlatıyor.
14 15 yaşlarında başlamış yazmaya, hem de en atarlı sivri dil ile... Şiirleri okurken, kanı kaynayan bir gencin kaleminden çıktığını anlıyorsunuz. O genç sanki yavaş yavaş büyüyor , akıp giden sayfalar arasında. Severek okudum her bir şiiri. Yağmurlu günlerime eşlik eden bu güzel kitabı, tüm şiir severlere tavsiye ediyorum. Şiirle kalın..