_Lordum!
_Bir kitabın başında gecen "ad", ne kadar önemli olursa olsun, içeriğindeki hataları örtebilecek güçten yoksundur diye düşünüyorum. Bu DENEME, size sığınmaya gelmiştir.
_Şeylerin en soyut ve genel bilgisinde genel anlayış cizgisinin otesinde kurgulara sahip biri olarak tanındığınızdan, bu Deneme'nin amacını takdir edip
_Empedokles_
_Nasıl ki ressamlar çeşitli boyaları uygun oranlarda karıştırıp sayısız şeylerin, örneğin ağaçların, kuşların hatta tanrıların resimlerini yaparlarsa, aynı şekilde doğa da dört öğeyi farklı miktarları karıştırıp varlıkları meydana getirir.
_Her şeyin kaynağı 4 element. Parlayan Ateş(Zeus), Hayat veren Hava(Hera), Toprak(Hades),
Ah Montaigne…Onun ‘’Denemeler’’ini okuduğunuzda şunun gibi bir soru sorarken bulabilirsiniz kendinizi; ‘’Acaba bu kitap, başka bir evrende, benim kalemimden çıkmış olabilir mi?’’ Zaten amaçlananın biraz da bu olduğu kanısındayım ben. Montaigne, okuyucuya notunda gayesinin öldüğü vakit yakınlarının, hakkında etraflıca bilgi sahibi olmasından
"Doğruya en yakın olanı" bulabilmek için kendinden yola çıkıyor seyyah. Ona göre "Ben'in arka planında Tanrı var. Perdeyi çektiğinde gözleri kamaşıyor." Ben' imin büsbütün mükemmel olmadığını ve 'Ben' den daha mükemmel bir varlığın olduğunu seziyorum. Bu seziş bana nereden geliyor? Yokluktan gelemez. Kendimden de gelemez. Öyle ise o seziş bana öyle bir varlık tarafından verilmiş olmalı ki, O benden mükemmel ve bütün kemâlât O'ndan gelir diye haykırıyor Descartes. Çağdaş felsefenin babası, analitik matematiğin sihirbazı, analitik geometrinin kurucusu bilginin mutlak kaynağını şöyle özetliyor: "Tanrı bilinmezse hiçbir şeyin kesin bilgisine sahip olunamaz. Tanrı, temeldeki doğrudur."
Fraktal geometrinin cazibesine kapılan bilim adamları, bu yeni matematiğin estetiği ile içinde yaşadığımız yüzyılın ikinci yarısında sanatta meydana gelen değişmeler arasında heyecan verici bir paralellik bulunduğunu sık sık hissetmişlerdir. İçlerinde duydukları coşkunun kaynağını çevrelerinde bulunan kültürden aldığını düşünmüşlerdir.
Gerçeğin araştırılmasında yöntemin gerekliliği.
İnsanlar öylesine kör bir merakla kışkırtılırlar ki hiçbir umut dayanağı olmaksızın, sadece olmayacak şeyleri aramayı denemek üzere akıllarını sık sık bilinmedik yollara yöneltirler. Bu bir nevi, hazine bulma arzusuna kapılmış birinin, bir yolcunun bir şey düşürüp düşürmediğini görmek için sürekli