Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsanları sevebilmek, onlarla baş edebilecek yöntemleri geliştirebilmeyi gerektirir.
Bunu bilmek için tıp okumaya gerek yok
KIZ: Peki neden jinekoloji? ANNE: Tıptayken bütün uzmanlık alanlarında dolaştım. Bildiğim tek şey doktor olmak istediğimdi. Ve birkaç şey keşfettim. En fena hastalar erkekler oluyor. Sızıldanıp duruyorlar, gürültü patırdı ediyorlar, yataktan çıkmak bilmiyorlar... KIZ: Nasıl yani? ANNE: Çaresiz bir durumda olmak hoşlarına gitmiyor. Yatağa tıkılıp kalmaktan hoşlanmıyorlar ve bebekliklerine geri dönüyorlar. Beni yanlış anlama, kadınlar da çok baş belası olabilir ama onlar en azından yardımcı konularda şikayet ediyorlar. Hemşire kötü, yemek berbat, falan filan gibi. Erkekler ise çok zor. KIZ: Demek bunu öğrenmek için tıbba gitmek gerekiyormuş.
Sayfa 36 - Chiviyazıları YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Cilt 1 Sayfa 276
İlahi emirlere kayıtsız şartsız teslim olmak, kulun yapacağı en güzel iştir. Aksi takdirde kendisini zora sokanı Allah o zorlukla baş başa bırakır
Sayfa 276 - Hisar YayıneviKitabı okuyor
Ruhumuz yeterince geniş değilse, nesnemizin büyüklüğü ile asla baş edemeyiz.
Ruh zenginliği ganimet biriktirme ile değil, alımlama açıklığıyla olur. Dışarıdan içeriye girenler kadar, içeride ortaya çıkanların da benimsenebilmesi için, dışarıdan ya da içeriden gelen içeriyi büyüklüğünü karşılayacak içsel ve genişliğe sahip olmak gerekir. Kişiliğin asıl zenginliği, ister kaynaklarla beslenen bir çoğalmanın bilincine varmaktır. Ruhumuz yeterince geniş değilse, nesnemizin büyüklüğü ile asla baş edemeyiz
Sayfa 58 - Metis yayınlarıKitabı okudu
Yalnızlığım size gülüyor ve normal bir gülüş olduğunu söyleyemem
+: "Neden asosyalsin?" -: "Kendimle baş başa kalmak değil gereksiz insanlar içinde olmak iğrenç, korkunç ve aptalca geliyor; iğrenç çünkü cahil topluluk, farklılık sevmediği için onlardan biriymiş gibi davranmak zorunda kalıyorsun. Korkutucu çünkü asla gerçeklik barındırmayan bir kalabalık yüzünden kendi benliğini silmeye çalışıyorsun ve normal değil. Kendi benliğimizin denk bir zenginliği asla olamazken bu kadar ucuza vazgeçmek akıllıca olmasa gerek?.. Bir de insan ya da toplum olsun belli bir seviyeye gelememişse tahammül etmek zor oluyor. Ayrıma girmeden şak diye hayat kapımı kapatırım. Çünkü konuşmak - sadece kendim ve sevdiklerimle- güzel ama ahlâk konuşmayı sevmiyorum, görgü konuşmayı sevmiyorum kısacası küçük adam tavırlarından oluşan sorunları konuşmayı sevmiyorum: "Bunları çocukken ebeveynlerimiz öğretiyor ha öğretmedi mi birey olduktan sonra sen kendine öğretecektin. Öğretmemişsen sorunlu davranış kalıplarını benimsemişsin ve öyle de mutlusundur. O yüzden benden uzak dur çünkü bana hiç mutluluk vermeyen insan tipindensin..." diye önceden derdim ama artık en fazla "Kalitesiz insanlarla bir bağ kurmuyorum." diyorum. Ve böyle oldukları için onlar suçlu değil ben gerçeği söylediğim için suçlu sayılıyorum: "Allah'ım kendimi kalitesiz sayacağım insanlarla tanıştır beni." diye dua ediyorum. Çünkü benden iyisi illa ki vardır, onları bulup - onlardan da öğrenerek- en harika versiyonuma dönüşmeliyim ve gerçekten insanlarla vakit geçirdiğimi hissedeyim diye. Bir tek benim böyle dualarım/ isteklerim olmuyordur değil mi? ???"
Kaygıyla birlikte yaşanan bir diğer duygu da, çaresizliktir. Her insan yaşamı boyunca zaman zaman baş edemeyeceğini fark ettiği durumlarla karşılaştığında çaresizlik duygulan yaşayabilir. Ancak kaygılı insanda bu duygu, güvenliğinin sağlanmış olduğuna inandığı bazı geçici durumlar dışında sürekli olarak benliğe egemendir. Kimi insanda kaygı birden ortaya çıkan panik nöbetleri biçiminde de yaşanabilir. Çarpıntı, soluk alma güçlüğü, aşırı terleme, bayılma duygusu ve baş dönmesi, yüz ve ellerde soğukluk ve soğuma, göğüs ve mide bölgelerinde yoğun bir ağırlık hissi ve en önemlisi, "ölüme yaklaşıyormuşçasına" bir duygu yaşanır. Aslında tanımlanması oldukça güç olan ve birkaç saniyeden birkaç saate kadar sürebilen bu duygu öyle ürkütücüdür ki, çevredeki insanların da paniğe kapılmasına neden olur.
Reklam
Clay keskin bir nefes alarak onun boynuna doğru üfledi, kolları daha da sıkılaşmıştı. İçinde büyüyen ateş, gerilme ve onu elde etme isteğiyle, Julia'nın ar- zuladığı noktaya ulaşmak üzereydi artık. Julia onun bu hâline bayılıyordu, çünkü ona tanıştıkları geceyi hatırlatıyordu ve o geceden beridir bu adama karşı duyduğu arzu hiçbir zaman
Sayfa 131
339 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Kütüphanede ders çalışırken rastgele gözüme çarptı kitap. Açıkçası o sıralar kafa dağıtmaya ve oyalanacak bir şeylere ihtiyacım vardı. Dedim bir iki günde okurum çerez niyetine. Ama hiç de umduğum gibi olmadı. Her zaman duymaya ve söylemeye ihtiyacım olan şeyleri bana söyleyeceğini bilemezdim sonuçta. Asla unutamayacağım kitaplar arasına girdi her anlamda. Hem psikolojik olarak hem de okur olarak bana çok şey kattığını söylemeliyim. Bir aile, birinin farklı olmak istediği, diğerinin farklı olmaktan nefret (?) ettiği ebeveynler, ve çocuklar; annesi onları terk etmesin diye her şeye 'EVET' diyen, ailesinin hiç bir başarısını fark etmediği ve hiç tanımadığı, duygusal olarak kimsenin farkında olmadığı her şeyin farkında olan ve her zaman görmezden gelinen ama bununla baş edebilen en sonunda da belki de aileyi duygusal anlamda bir araya getiren... Bilmiyorum, kitap hakkında daha çok şey demek istiyorum ama ne diyeceğim bilmiyorum. Ne desem eksik kalır. Ama bir şey biliyorum. Benim içimde hepsinden biraz var ve çok ağladım okurken. Sanırım bu sebepten de ilk incelememi yazıyorum ve bu kitabı benim için daha da unutulmaz hale getiriyorum. Teşekkürler Celeste NG.
Sana Söyleyemediğim Her Şey
Sana Söyleyemediğim Her ŞeyCeleste Ng · Martı Yayınları · 20191,189 okunma
“İnsanları sevebilmek,onlarla baş edebilecek yöntemleri geliştirmeyi gerektirir.”
Sayfa 56
"Dünyadaki herkes gibi, mutlu olmak için başkalarına ihtiyaç duyan bir kişiydi, ama başkalarıyla baş etmek de zordu. Beklenmedik tepkiler gösteriyorlar, çevrelerine koruyucu duvarlar örüyorlar, aynı kendisi gibi davranarak hiçbir şeye aldırmaz numaralarına yatıyorlardı. Yaşama daha açık biriyle karşılaştıklarında ya onu daha ilk adımda dışlıyorlar ya da ona acı çektiriyorlar, onu aşağılıyorlar, "tuhaf" muamelesi yapıyorlardı."
Reklam
Kadercilik ve uyuşukluk, çevreyle baş edememenin doğal sonuçlarıdır.
.. Kurt Waldheim, dünyamızın bir "çaresizlik” bunalımı geçirdiğinden söz etmiş, dünyayı egemenliği altına alan ve kaderciliğin eşlik ettiği yaygın ürküntüden duyduğu kaygıyı dile getirmişti. Kadercilik ve uyuşukluk, çevreyle baş edememenin doğal sonuçlarıdır.
608 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Harikaydı.
Kitabın ilk başları, dürüst olmak gerekirse, bana göre sıkıcıydı. İnsanları şöyle yapıyoruz, böyle yapıyoruz canımızı mı sıktılar? İnsanların kullandığı suya ver 100 lira zam; çizdiğimiz sınırdan bir gıdım öteye mi gittiler, elektrik'e 200 lira zam ekle filan; yok kafa koparmalar, yok katletmeler, vampirler kurbanın kanını içer, sonra kurtlar
Kanla Yazılı
Kanla YazılıAnne Bishop · Martı Yayınları · 202234 okunma
Gerçek diye bir şey var azizim Kahrolası gerçekler Gerçeğe ithafen dost acı söyler dediler Tatlı şeyler söylemeyi unutur oldular Oysa gerçekler her zaman acı olmamalı Gerçek olmayan bu dünyada Gerçeklere tutunmaya çalıştık bu sefer de Ne acı demi Zaten kırılmış dala tutunacak kadar çaresiz olmak Bazı anlar vardır Çaresizliği iliklerine kadar
Aşk kilitleri
Derin bir iç çekerek devam ediyorum yürümeye, rüzgârdan uyuşmuş ellerimi birbirine sürterken, köprünün tırabzanlarına asılmış birçok asma kilitleri görüyorum. O kadar çoklar ki, hayretle bakıyorum. Bazıları rengârenk, bazıları paslanmış, bazıları kalp şeklinde, bazıları daha yeni takılmış olacak ki ışıl ışıllar. Bu asma kilitler ne umutlarla
Dünyadaki herkes gibi, mutlu olmak için başkalarına ihtiyaç duyan bir kişiydi, ama başkalarıyla baş etmek de zordu.
Sayfa 78
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.