1950'lilerdeki gibi ispat hakkının olmadığı bir demokrasi olur mu? Bir kere matbuatta yalan söylenen bir demokrasi olamaz. Kendi kendini kontrol etmeyen kurumların olduğu bir yerde demokrasinin mevcudiyetinden söz edilebilir mi? Üniversite kendini kontrol edecek, intihali cezalandıracak; basın kendi içinde yalan haberi cezalandıracak.
Ben prensip olarak türban demiyorum. Tartıştığımız mesele, kadınların başının örtüsüdür ama başörtüsü meselesi, sadece başın örtülmesi meselesi değildir. Modernleşmemizle alakalı genel meselelerin en görünen yüzüdür başörtüsü.
H. Hükümenoğlu @hikmeth benim bu yıl tanışmayı çok istediğim bir kalemdi. Kısmette ilk Harika ile tanışmak varmış. Ve ben bilmeden kronolojik olarak en doğru yerden başlamışım aslında. Çünkü yazar bu kitabıyla 1919-1960’lı yıllar arasındaki genç Türkiye’nin siyasal, sosyal, basın ve de edebiyat açısından değişim sancılarıyla birlikte tüm geçmişini
Önce üstün başın eskidi
Ellerin gözün kaşın eskidi
Ne varsa taze bildiğin
Eskidi oğlu eskidi
Elden ayaktan oldun kardeşim
Kalem parmaktan tırnaktan
Bir canın vardı cıvıl cıvıl
Candan oldun kardeşim
Satırlara kaldın kitaplar içinde
...
Of ne kötü dünyaymış
Gözlerine çöken ağrılarla
Yaslayacak bir omuz bulamayan başın,
Teselliyi seccadede bulamaz mı sandın?
Yorulan kalbine, daralan ruhuna
Bin söz etsen az gelmesine karşın
Yetecek bir duayı diline koyamaz mı sandın?
İçini kemiren vesveseler ve Şeytanla verdiğin amansız savaşın
"Ol" demesiyle sonu olamaz mı sandın?
Uykusu haram gözlerinden
Gönlüne katre katre dökülse de yaşın
Kör kaderin bir duayla değişmez mi sandın?
Herkes sana sırtını dönse de
Sabırla verdiğin imtihan ve telaşın
Sonunda bir mükâfat veremez mi sandın?
Yol uzun, yoldaş yorgun olsa da
Varsa gönlüne yakışan bir sırdaşın
Bir gün birbirinize helâl Kılamaz mı sandın?
Ü.T ✨
Benvolio:
Adam sen de, yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını, yeni bir acıyla hafifler eski bir ağrı,
Basın döndü mü öbür yana döndür başını...
..
Romeo:
Hiç kuşkum yok, bu çekilen acılar
İlerde konuştuğumuz tatlı anılar olacak
Neden artık daha az sosyalleşiyorum, sorusunun yanıtını Farabi vermiş: Zamanın ters, sohbetin faydasız, herkesin bezgin ve her başın bir ağrı taşıdığını görünce, evime kapanıp haysiyetimi korudum.
Gazetenin ilk çıkarılış günlerinin hatıralarını ise Sadi Somuncuoğlu bir ev sohbetinde şöyle anlatmaktadır: "Arkadaşlara salma salacağız. Herkesten bin lira istiyoruz. İster peşin verir, isterse senet verir. Ama senedi peşin verir. Matbaaya ve kağıda vereceğiz dedik. Bir tane hayır diyen olmadı. Necdet Sançar'a ben dedim ki: Hocam böyle böyle haftalık bir gazete çıkaracağız. Herkesten bin lira istiyoruz. Bunu sokağa atmış kabul edeceksiniz. Karşılığı olarak biz sizi abone edeceğiz. Dinledi ve dedi ki: "Çocuklar biz Ötüken'i aylık çıkartıyoruz çok zor bir iş. Gelin bunu aylık yapın." Biz cevaben; üniversitelerdeki olayları en azından haftalık olarak duyurmak istiyoruz. Basın ters haber veriyor, camiamızı bilgilendirmek zorundayız dedim. Baktı ikna olmuyoruz. "Bari on beş günlük olsun" dedi. Ben yine olmaz hocam haftalık olacak deyince; durdu durdu "Anlaşıldı siz kararı vermişsiniz," dedi ve çıkardı parayı verdi.