Yanlış anlayacaklar ya da yanlış yorumlayacaklar kuşkusu ile, insan başarı ile daraltır kendini…Başkaları benim için ne der? sorusu bir korku, bir kapanma yolu değildir.Ama çok kimse bunu öyle uygular.Gerçekte uygulanmaktadır o insan ki: Başkaları benim için bir şeyler dese, ne derse! dese.Zaten nasıl olsa diyecektir…
Yapı Kredi Yayınları 14.BaskıKitabı okudu
“Başkaları yokmuş gibi yaşa “ demez Şems….” Başkaları için kendini kaybetme’ der.Başkaları ne der diye kendinden vazgeçme ‘der.
Reklam
Kendimi bulduğum bölüm...
“Mütevazilik; çocuk yaşlardan beri bize iyi niyetlerle öğretilen, ama aslında yaşam kalitemizi aşağıya çeken, bize kim olduğumuzu unutturan, kendimizle ilgili gerçeklik algımızı bozan bir tutum. Çünkü bir zaman sonra sadece iyi görünmek için bir alışkanlığa dönüşen mütevazilik, bizi yeteneklerimize ve özgünlüğümüze yabancılaştıran bir tehdide dönüşür.. Kim olduğunu değil, kimin gözünde nasıl biri olarak algılanmak istediğini daha fazla önemsemek zorunda kaldığın bir dünyada yaşıyorsun.. Şems’in ilk dersi budur biliyor musun? Seni sana yabancılaştıracak, seni kim olduğundan uzak düşürecek her şeyden temizlenebilme cesareti göstermeni ister. ‘Başkaları yokmuş gibi yaşa’, demez Şems. ‘Başkaları için kendini kaybetme’, der. ‘Başkaları ne der diye kendinden vazgeçme’, der.. Çünkü kendini değerli hissetmek için kimsenin bir şey yapmasına gerek yok. Kimsenin desteğine, onayına ve sevgisine muhtaç değilsin. Önce sen değerlisin. Sen güvenmelisin kendine. Kim olduğundan ve neler yapabileceğinden emin ol. Kimsenin sana atfedeceği özelliklerle yolunu bulmaya çalışma. Kimse sana değerinden bir parça dahi eksiltemez. Dışarıdakilerin övgüsü de yergisi de senin değerin üzerinde bir tesir yaratamaz...”
Boş bir mevzu...
Boş bir mevzu var hem de içi bayağı bir boşluklarla dopdolu olan. Herhangi bir çay bahçesindeki kare masalarda sandalyemi yana çevirip dirseğimi masaya koyup oturmayı ayrı seviyorum, denk gelirsek bir yerlerde tanı ve yanıma sakın gelme diye söylüyorum. Gelme çünkü zihnimden geçen tüm devrik cümlelerimle birlikte tek başıma oturmayı, susmalarım eşliğinde hayatın kısıkta olsa güzel sesini duymayı, başka insanlarla birlikte oturmaktan daha çok seviyorum. Merak etme çok sürmez çay bahçesindeki bu küçücük ama çok huzurlu saltanatım. Az sonra mutlaka gelir densiz bir çift, biten çayımın boş bardağından da güç alıp, bardağımdan daha boş olan özgüvenleriyle karşımda durduktan sonra; “siz birazdan kalkacaksanız yerinize biz oturabilir miyiz” der. Onları başımdan savsam başkaları gelir, tek başıma oturuyorum diye yanımda onlara göre boş duran, benim içinse o boş haliyle bile etrafımda var olmalarından ötürü kalabalıkmışım gibi hissettiren 2 kıytırık sandalye ile oturmak bana çok görülür, tacize başlarlar ve sonunda ben çoğu içimden, azı dışımdan küfredip kalkarım yerimden. Çünkü hangi saadet ebediyete kadar sürmüş ki zaten? Ne boş bir hayat değil mi? Heyhat kere heyhat.
Başkaları ne der örgütüne rağmen ilerlemen gerekir.
Başkaları ne der ?
''Başka bir insanın, hiç görmediğin, belki senin varlığının farkında bile olmayan, kendi hayat mücadelesi içinde yuvarlanıp giden bir insanın beyninde olup bitenler senin kim olduğunu değiştirmez ki.''
Sayfa 43 - Remzi Kitabevi
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.