Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bu durumda boyun eğen insan soyunun mu, yoksa başkaldıran martıların mı daha akıllı olduğu sorusu sorulmalı, değil mi?
İbn Hazm; aşkı, sağaltımı kendi içinde olan, başkaldıran bir hastalık olarak niteliyordu, çünkü bu hastalığa yakalanan insan sağaltılmayı dilemez; aşk acısı çeken iyileşmek istemez.
Reklam
Öyleyse birey tek başına, savunmak istediği değerin kendisi değildir. Bu değeri oluşturmak için, en azından bütün insanlar gerekir. Başkaldırıda, insan başkasında kendini aşar.
Politika din değildir, din olmaya kalktı mı engizisyondur.
Bilimsel olduğunu söyleyen bir Sosyalizm nasıl oldu da olgulara takılıp kalıverdi böyle? Yanıtı basit: Bilimsel değildi. Bilimsel olmak şöyle dursun aynı zamanda hem gerekirci hem önbilici hem diyalektik hem de inakçı olması yüzünden oldukça Bulanık bir yöntemden ileri gelir başarısızlığı. Us Nesnelerin yansımasından başka bir şey değilse, varsayım bir yana onların ilerisine geçemez. Kuramı koşullandıran ekonomi ise geçmişini betimleyebilir ancak, geleceğini değil, geleceği ‘olabilir’ görünür, o kadar. Tarihsel özdekçiliğin işi olsa olsa şimdiki toplumun eleştirisini yapmak olabilir; bilimsel anlayışından ayrılmadıkça bütün yapabileceği varsayımlar İleri sürmektedir. Temel kitabının adının Devrim değil de Sermaye olması da bundan değil midir? Marx ve Marxçılar, konutları, bilimsel yöntemi bir yana bırakarak, gelecek adına, komünizm adına önbililere daldılar. Oysa bu önceden haber verme ancak Saltık önbiliye son vererek bilimsel olabilirdi. Marksçılık bilimsel değildir, bilimcidir fazla fazla.
Hegel’in usa doğru yürüyen gerçek konusunda kesinlediği şeyi, Marx sınıfsız topluma doğru yürüyen ekonomi konusunda kesinler. Her şeyi aynı zamanda hem kendi kendisi hem de karşıtıdır. Bu çelişki başka şey olmaya zorlar her nesneyi. Kapitalizm, burjuva olduğu için devrimci olarak belirir ve komünizme yer hazırlar.
Reklam
Hepimiz zindanlarımızı, cinayetlerimizi, yıkımlarımızı kendi içimizde taşırız.
Sayfa 354 - canKitabı okuyor
Her anlamsızlık felsefesi, sırf kendini dile getirdiği için, bir çelişki üzerinde yaşar. Böylece az da olsa bir tutarlılık verir tutarsızlığa; düzensiz, bağıntısız olduğunu belirttiği şeye geçerlilik kazandırır. Konuşmak düzeltmektir. Sessizlik de bir anlam belirtmeseydi, anlamsızlık üzerine kurulmuş tek tutarlı tutum sessizlik olurdu
Hiçbir şeye inanılmıyorsa, hiçbir şeyin anlamı yoksa hiçbir değere “evet” diyemiyorsak, her şey olanaklıdır, her şeyi önemsizdir. Ne “evet” kalır, ne “hayır”, katil ne haklıdır ne haksız. Kişi kendini cüzzamlıların bakımına adayabileceği gibi, içinde insanlar yakılacak ateşleri de tutuşturabilir. Kötülük ve erdem de birer rastlantı ya da gelip geçici birer istektir.
"Bu durumda boyun eğen insan soyunun mu, yoksa başkaldıran martıların mı daha akıllı olduğu sorusu sorulmalı, değil mi? Şimdi buradayız işte. İşlediğimiz günahın kefaretini ödüyoruz. Bir adam tarafından kandırılmaya izin vermiş, onun peşine körü körüne takılmış olmamızın kefaretini; başkaldıran insan tanımını unutma, bencillik, öngörüsüzlük, vurdumduymazlık, diktatöre boyun eğme, küçük hırslarımıza kapılma günahlarının kefaretini. Gündelik yaşamımız içinde küçük boyun eğişlerimizden oluşan küçük günahların hikayesi bu."
Sayfa 167 - İnkılâp Kitabevi Yayınları, 11.Baskı
Reklam
...Öğrenmeye başladım! Ah, evet, insan zorda kalınca öğreniyor, bir çıkış yolu bulmak için öğreniyor, o zaman hiçbir şeyi kafasına takmadan öğreniyor! Kendini kontrol etmek için kamçıdan yardım alıyor, benliğinde başkaldıran bir nokta mı var, kendi etini doğruyor.
Ve insan şu soruyu soruyor: Nereden çıktı bu insanlar, bizim her daim emirlerine uygun yaşamaya çalıştığımız, her zaman büyük umutlarla kendisine dua ettiğimiz, bitmek tükenmek bilmez merhametini kötüye kullanarak ulu bir koruyucu olarak kendisine sığındığımız Tanrı'nın kendisine bile karşı gelen bu insanlar nereden peydahlandılar? Bizlerin içinde başkaldıran vahşetin yok edilemez genetik kalıntılarının kaynağı olan bu insanlar nereden çıktılar?
Sayfa 36
Yaşamımızı bekleyişten bekleyişe tüketiyor ve hepimiz acı içinde ölüyoruz.
İyiliğin ödüllendirilmediğini daha şimdiden yeterince gördüğümüze göre, kötülüğün cezalandırılacağını nasıl söyleyebiliriz?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.