Benden sonraki çocuk kendi tavsiyesini söyledi: "Benim başka bir fikrim var" dedi. "Siz , başkan olarak her birimize, yemin ettirerek kapıyı alıp alamadığımızı sorun." Başkan, "Çok iyi fikir. Yurt şerefi üzerine!" Masanın etrafında dolanarak hepimize tek, tek sordu: "Jack kapıyı sen mi aldın?" "Hayır efendim, kapıyı ben almadım!" "Tim, kapıyı sen mi aldın?" "Hayır efendim, kapıyı ben almadım!" "Maurice, kapıyı sen mi aldın?" "Hayır, kapıyı ben almadım efendim!" "Feynman, kapıyı sen mi aldın?" "Evet, kapıyı ben aldım." "Kes, Feynman; bu iş ciddi! Sam! Kapıyı sen mi aldın?.... -Bütün masayı dolaştı. Herkes şok olmuştu. Yurtta, yurdun şerefine saygı duymayan gerçek bir hain olmalıydı aramızda! (...) İnsanlar çoğu zaman benim düzenbaz olduğumu düşünürler. Oysa ben her zaman dürüstüm. Ama öyle bir şekilde dürüstüm ki çoğu zaman kimse bana inanmaz.
Sayfa 42 - 43 /Evrim yayınevi, 1.Basım : Mayıs 2000, Çeviri : Doç. Dr. Tuncay İncesuKitabı yarım bıraktı
İnanmak sözcüklerin ötesini görmektir…
Dergâhın bahçesinde güllerin yanında Mevlâna ile hasbıhâl ediyorduk. Mevlâna’yı ziyarete felsefecilerden bir grup geldi. Soruları olduğunu bildirdiler. Mevlâna onlara beni göstererek:(Şems-i) — Benim sorularımı cevaplayana sorun, diye bana havale etti. Bunun üzerine, gelen felsefeciler üç sual sormak istediklerini belirttiler. — Sorun, dedim.
Reklam
Tokat'ta Ortaokul: İlk Gazetem Yaltırık'ı Çıkartıyorum Tokat'ta en büyük kazancım Yekta [Güngör Özden] olmuştur. Yekta ile Tokat'ta tanıştık. En eski arkadaşım Türkiye'de halen Yekta'dır benim. Yekta da Tokat Lisesi'nde. Ben ortaokul 3'deyken o Lise 1'deydi, leylîydi [yatılı]. Oradan ahbap
31 Aralık 1994 (Sabah): 20 gündür, Çeçenya (Çeçenistan) topraklarına saldırı düzenleyip de ilerlemekte bulunan Rus ordusunun hedefi başkent Grozni'yi ele geçirmek. Rus uçakları tarafından bombalanmasıyla isabet kaydetmiş olan dev bir rafinerinin alevler içinde olduğu bildiriliyor. Bunun esas sorumlusu ise Jirinovski yanlısı Ruslar. Önceki
Köylüler gittikten sonra, başkan kapıyı kapattı. Bize döndü ve hiç de arkadaşça olmayan bir tavırla şöyle söyledi: "Fugui, Jiazhen, eğer yiyecek bir şeyiniz varsa bana da bir lokma verin!" Jiazhen ve ben birbirimize baktık. Başkan normalde bize çok iyi davranırdı, şimdiyse yalvarıyordu. Ona nasıl yardım etmezdik? Jiazhen koynundan pirinç torbasını çıkardı. Başkana bir avuç verirken, "Sana verebileceğimin hepsi bu Yoldaş Başkan," dedi. "Al evine götür ve pirinç çorbası yap." Başkan, "Bu yeter, bu yeter," diye kekeledi. Yoldaş Başkan Jiazhen'ın verdiği pirinci cebine doldurdu. Sonra elleri cebinde, mutlu mutlu gülerek dışan çıktı. Başkan gider gitmez, Jiazhen'ın gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Bir avuç pirinç için ağlıyordu. Onu öyle ağlarken görünce, sadece derin bir iç çekebildim.
Sayfa 129 - Jaguar kitapKitabı okudu
Mevlâna ile hasbıhâl ediyorduk.Mevlâna'yı ziyarete felsefecilerden bir grup geldi.Soruları olduğunu bildirdiler.Mevlâna onlara beni göstererek: -Benim sorularımı cevaplayana sorun,diye bana havale etti.Bunun üzerine,gelen felsefeciler üç sual sormak istediklerini belirttiler. -Sorun,dedim.İçlerinden birini başkan seçtiler.Hepsinin adına o
Reklam
66 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.