"Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük. Gördüğü halde görmeyen körler." -Körlük
İnsanlar hayvanlaşmıştı. Hem fiziksel olarak -domuzlar gibi emekleyerek yürüyorlar, (sf.108) koklayarak yönlerini buluyorlardı.- hem de kişisel olarak. İnsanlar kendi kimliklerinde hayvani duygular barındırıyorlardı. Körlük sadece gözlerini değil, insanlıklarını da bir çırpıda alıvermişti. Bir mal uğruna kadınları gözden çıkarmayı, tabiri caizse onları satmayı bile planlamışlardı.
Ne tuhaf değil mi? Bunlar bir kitabın içinde olan şeyler.
Gerçeğe dönüp baktığımızda, kadınlar gerçekten satılıyor, insanlar gerçekten domuzlar kadar pisleşebiliyorlardı.
Kitapta evrensel bir körlük salgını anlatılıyor desem, gerçekçi bulmazsınız. Peki, kitapta insanların evrensel tüm sorunlara karşı, sanki körmüşçesine, gözlerine bir perde indirmeleri, susmaları, kulaklarını kapatmaları anlatılıyor desem? Büyük ihtimalle kitabın realistliğinden bahsedersiniz.
Acı olanda bu. Gerçekler gerçekten acıdır. İnsanların gerçekten tüm sorunlara karşı kör olması kan dondurucu. Kitapta da bu şekilde kanımı donduran bir sürü şey okudum. Okuduklarım her ne kadar kanımı dondursada, bana hiç yabancı gelmedi. Televizyonun herhangi bir kanalındaki, herhangi bir haber programını açsam da aynı şeyleri görürdüm büyük ihtimalle.
Bu kitap gerçekten okunması gereken kitaplardan biri. Çok büyük bir farkındalık örneği. Yazarın sürekli araya girip bir şeyler mırıldanması normal şartlarda beni rahatsız ederdi. Fakat bu kitapta bize o kadar yakın konulara değinmiş ki hiç sıkılmadan okudum. Umarım gelecekte böyle kitaplar yazılmak zorunda bırakılmayız.