Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
SAKIN ALLAH'I ZALİMLERİN YAPTIKLARINDAN HABERSİZ SANMA Bir Müslüman, Yahudi komşusundan borç alır. Fakat ödeme vakti geldiğinde borcunu inkâr eder, komşusunu yalancılıkla suçlar. Tartışma büyür. Birlikte Kadı’ya giderler. Borcu veren Yahudi, komşusuna güvendiği için senet almamış, şahit de tutmamıştır. Bu şartlar altında Kadı hükmedemez. Geriye
Zaman Gazetesi'nde yayımlanmayan son yazısı
Nefis ve malını Cenab-ı Hakk'a satmak ve ona abd olmak ve asker olmak; ne kadar kârlı bir ticaret, ne kadar şerefli bir rütbe olduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciği dinle: Bir zaman bir padişah, raiyetinden iki adama, her birisine emaneten birer çiftlik verir ki; içinde fabrika, makine, at, silâh gibi her şey var. Fakat fırtınalı
Reklam
Cinlerden bir kısmına "ifrit" deniliyor. Ragıb el-İsfehanî, ifritin, pis, çetin anlamına geldiğini söylemiştir. Yazır, bundan hareketle, Şeytan gibi insan hakkında da kullanıldığını, ifrit ve nifrit şeklinde ifade edildiğini kaydeder. İbn-i Kuteybe ise, “İfrit, yaratılışı kuvvetli, demektir." (1) Şibli ise, Ebu Amr b. Abdülberr’den
1254 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Sadece bir kere okuyarak Risale-i Nur'dan Sözler kitabını eleştirmek ne haddime ? Aşağıdaki konferansı okursanız şayet, Üstad ve Risale-i Nurlar hakkında genel bir bilgi edinmiş olacaksınız. Kendinize bir şans verin. Bu kitap okuduğunuz kitaplar gibi değildir. Okuyarak zaman kaybetmiş olduğunuz tüm kitaplara lanet okutur,
Sözler
SözlerBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 20125,5bin okunma
1/10 puan verdi
Said Nursi ve İslam bağlantısını nedense bir türlü kuramıyorum. Kur'an'ı anlamak için yazmış olduğu (pardon kendisi yazmadım diyor bana yazdırıldı diyor, yani vahiy) kitabı kesinlikle okumamız gerektiği hatta defalarca okumamız gerektiği, tecvid ile okursak sanırsam kısayoldan cennete daha rahat gidileceğinin düşünüldüğü külliyatın yazarı. Ne var
Sözler
SözlerBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 20125,5bin okunma
Hastalık Sana Adeta Diyor Ki:
"Lâyemut değilsin, başıboş değilsin, bir vazifen var. Gururu bırak, seni yaratanı düşün, kabre gideceğini bil, öyle hazırlan."
Reklam
"Ey bizi nimetleriyle perverde eden sultanımız! Bize gösterdiğin nümunelerin ve gölgelerin asıllarını, menba'larını göster. Ve bizi makarr-ı saltanatına celbet. Bizi bu çöllerde mahvettirme. Bizi huzuruna al. Bize merhamet et. Burada bize tattırdığın leziz nimetlerini orada yedir. Bizi zeval ve teb'îd ile tazib etme. Sana müştak ve müteşekkir şu muti' raiyetini başı boş bırakıp i'dam etme." diyor ve pek çok yalvarıyor. Sen de işitiyorsun. Acaba bu kadar şefkatli ve kudretli bir padişah, hiç mümkün müdür ki; en edna bir adamın en edna bir meramını ehemmiyetle yerine getirsin, en sevgili bir yaver-i ekreminin en güzel bir maksudunu yerine getirmesin? Halbuki o sevgilinin maksudu, umumun da maksududur. Hem padişahın marzîsi, hem merhamet ve adaletinin muktezasıdır. Hem ona rahattır, ağır değil. Bu misafirhanelerdeki muvakkat nüzhetgâhlar kadar ağır gelmez. Madem nümunelerini göstermek için beş-altı gün seyrangâhlara bu kadar masraf ediyor, bu memleketi kurdu. Elbette hakikî hazinelerini, kemalâtını, hünerlerini makarr-ı saltanatında öyle bir tarzda gösterecek, öyle seyrangâhlar açacak ki, akılları hayrette bırakacak.
Sayfa 52 - Onuncu sözKitabı okudu
"...Cenab-ı Hak, şu âyetin lisan-ı işaretiyle manen diyor ki: "Ey insan! Benim için dünyayı terk eden bir abdime iki hediye verdim. Biri, manevî dertlerin dermanı; biri de, maddî dertlerin ilâcı... İşte ölmüş kalbler nur-u hidayetle diriliyor. Ölmüş gibi hastalar dahi, onun nefesiyle ve ilâcıyla şifa buluyor. Sen de benim eczahane-i hikmetimde her derdine deva bulabilirsin. Çalış, bul! Elbette ararsan bulursun."..."
Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm'ın bir mu'cizesi hakkında
"...Cenab-ı Hak, İsm-i Hakîm iktizasıyla; bu dünya dârü'l-hikmet olmak hasebiyle, esbab perdesi altında icraat yapıyor. Öyle ise Hazret-i İbrahim'in cismi gibi, gömleğini de ateş yakmadı ve ateşe karşı mukavemet haletini vermiştir. İbrahim'i yakmadığı gibi, gömleğini de yakmıyor. İşte bu işaretin remziyle manen şu âyet diyor ki: "Ey Millet-i İbrahim! İbrahimvari olunuz. Tâ maddî ve manevî gömlekleriniz, en büyük düşmanınız olan ateşe hem burada, hem orada bir zırh olsun. Ruhunuza imanı giydirip, cehennem ateşine karşı zırhınız olduğu gibi; Cenab-ı Hakk'ın zeminde sizin için sakladığı ve ihzar ettiği bazı maddeler var. Onlar sizi ateşin şerrinden muhafaza eder. Arayınız, çıkarınız, giyiniz."..."
69 syf.
9/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
Sezai Karakoç'un neden günümüzde anlaşılmadığını sorarım hep kendime. Bu kitapta daha iyi anladım. Çünkü O, diğer yazarlar gibi kendi nesline değil, daha ziyade gelecekte ki nesillere seslenen biri. İslamın Dirilişi kitabı, Karakoç'un ilk kitaplarındandır. 1967 yılında Diriliş Dergisindeki yazılarını derleyerek oluşturur kitabını ve Ötüken Yayınları tarafından basılır. 17 Ekim 1967'de mahkeme kararıyla toplatılır. İddiaya göre kitapta Bediüzzaman'a ve Risale-i Nur'a övgüler vardır. Toplatılma kararı tepki çeker. Karakoç'u destekleyen yazılar yayımlanır ve bu olay Sezai Karakoç'un daha çok duyulmasını sağlar. Bu kitabında düşüncede, inanışta, edebiyat ve sanatta, aksiyonda dirilişin nasıl gerçekleşeceğini prensipleriyle birlikte veriyor. Özellikle ikinci bölümde islamın insana, müslümana, yahudiye, hristiyana, doğululara ve afrikalılara ve din ve tanrı tanımazlara yaptığı çağrılar üzerine yazdığı yazılar ve tespitler harika. Bir de meşhur "Müslüman, islamı öyle sağ ve diri, canlı yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin." sözüyle sonunda kitabında doğrudan karşılaşmak beni mutlu etti. #22663975 Nasıl Metin Yüksel "Şahadet bir çağrıdır, tüm nesillere ve çağlara" demişse, Sezai Karakoç'ta bu kitabında "İslam bir çağrıdır, tüm nesillere ve çağlara ve de insanlara" diyor kısacası.
İslamın Dirilişi
İslamın DirilişiSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20219,6bin okunma
Reklam
Rivayet-i hadiste vardır ki, her sabah bir melâike çağırıyor: لِدُوا لِلْمَوْتِ وَابْنُوا لِلْخَرَابِ ; Yani “Ölmek için tevellüd edip dünyaya gelirsiniz; harap olmak için binalar yapıyorsunuz” diyor.
Üstad
Âyinede saçıma baktıkça, beyaz kıllar bana diyorlar: "Dikkat et!" İşte o beyaz kılların ihtarıyla vaziyet tavazzuh etti. Baktım ki; çok güvendiğim ve ezvakına meftun olduğum gençlik elveda diyor ve muhabbetiyle pek çok alâkadar olduğum hayat-ı dünyeviye sönmeye başlıyor ve pek çok alâkadar ve âdeta âşık olduğum dünya, bana "Uğurlar olsun" deyip, misafirhaneden gideceğimi ihtar ediyor. Kendisi de "Allah'a ısmarladık" deyip, o da gitmeye hazırlanıyor.
1.434 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.