Çocuk İsa yanında tahtalarla oynayıp duruyordu, o tahtalar az ilerde bir çarmıha çakılıyordu, Yakup bir yanında hasreti, bir yanında kavuştuğu Yusuf'u ile bir arada duruyordu, dünya hem kuruluyor hem yıkılıyor, an an içinde devriliyor, bir yerden bir buzul parçası eriyip düşerken büyük bir gemi batıyor, hiç sönmeyecek gibi yanan bir ateş birden sönüveriyor, en bilindik herkesin tekrarındaki bir söz aniden unutuluyor, yüzyıllar boyunca hatırlanmıyor, dikmek için yüzlercenin uğraştığı bir taş binlerce tarafından sökülüyor, bir anlık heyecan duyarken birisinin gözünün feri inançsızlıktan sönüyor, biri kapıda beklerken beklediği az ilerde can veriyor, ahiret için yaşayanlar ve bekleyenler varken ahiret bu ahirliğinden habersiz kendini taptaze duyarak her gün yeniden olgunlaşıyor, bir üzüm asması toprağa düştüğü an üzümün tanesi de bir ağza düşüyordu. Başını ânın içinde nereye çevirse geçmiş, gelecek şimdinin içinde koyulup açılan ama hep aynı kalan bir kıvamın içinde dönüp duruyordu. Her şey ama her şey bir ipe dizili serçelerdi, yan yanaydı. Sağındaydı on bin yıl evvel denen, solunda da bin yılın sonrası vardı, hepsi de şimdiydi. Bir ipte serçelerdi.
Kumar oynar mısın? Hiç sanmıyorum. Kaybedecek çok şeyin var çünkü. Kumar masasına oturamayacak kadar zenginsin. Her ne kadar sahip olduklarının hiçbiri gerçek hayatta para etmiyor olsa da çok zengin olmalısın. Korkaklığını başka türlü açıklamak mümkün değil. Dünyanın en zengin adamı kadar korkaksın! Oysa yoksulsun. Neden? Yoksulluğunun nedenini
𝐄𝐧 𝐲𝐞𝐧𝐢𝐥𝐦𝐞𝐳 𝐚𝐬𝐤𝐞𝐫, 𝐚𝐬ı𝐥 𝐬𝐢𝐥𝐚𝐡ı 𝐫𝐮𝐡𝐮 𝐨𝐥𝐚𝐧𝐝ı𝐫.
𝐒𝐢𝐧𝐞𝐦 𝐀𝐭𝐚𝐤𝐥ı & 𝐏𝐫𝐨𝐣𝐞 𝟐𝟒𝟏𝟕
Acill serinin devamı diyerek başlıyorum.Bu nasıl bir kurguydu ba-yıl-dım Açlık oyunlarından fırlamış gelmiş gibi bir kitap düşünün. İşte tam da öyle.Ölümlülerin ve ölümsüzlerin olduğu, aksiyonu bol hissedeceğiniz bir kitap. Ah birde sonu vardı Kuzey Hanlı bütün