Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
116 syf.
·
Puan vermedi
Konusu: "Üç Ölüm", aslında üç ayrı öyküden oluşur ve her biri farklı bir ölüm üzerinden hayatın anlamını ve ölümün kaçınılmazlığını sorgular: Soylu Kadının Ölümü: Tüketim hastalığına yakalanmış bir soylu kadının son günlerini anlatır. Kadın, ölüm karşısında inkar ve çaresizlik içindedir. Hayat boyu sahip olduğu statü, güzellik ve
Üç Ölüm
Üç ÖlümLev Tolstoy · İş Bankası Kültür Yayınları · 20215,4bin okunma
Ancak arada bir gerçekten yaşayacaksın : duygusal olarak "unutulmaz bir an" denen yaşam aralıklarından birinde, tam kendin olarak, tam kendisiyle yüzyüze geldiğin bir başka kişiyle birlikte, birşey yaşadığında (bir sevinç, bir acı...) --- o zaman gerçekten yaşarsın. Ama bu "an"ları son derece seyrek yaşarsın (kimi insanlar ---çoğunluk?--- bunları hiç yaşamaz belki) ; son derece de kısa... Gene de, bunların sağladığı anlam yoğunluğu, yaşamının bütün geriye kalan çölünü yeşertmeye yetecek.
Reklam
Başkalarını son kertesine kadar kullanmaya bilinç düzeyinde kararlı olan normal vampir tipinin tersine nevrotik kişi, ne kadar katı olduğundan genellikle hepten habersizdir. Zorlayıcı taktik nedenlerden ötürü, beslediği isteklere ilişkin bilgiyi bilinç düze­yinden uzak tutmak zorundadır. Belki de hiç kimse açık sözlü­lükle şunu söylemeyemez: "Karşılığında hiçbir şey almaksızın kendini bana feda etmeni istiyorum." Nevrotik birey isteklerini, hasta olması ve bu nedenle özveriye ihtiyaç duyması gibi, haklı bir temele oturtma gerekliliğiyle karşı karşıyadır. Kendi istekle­rini algılayamayışının bir başka güçlü nedeni de, bir kez yerleştik­ten sonra bunlardan vazgeçmenin zor olması ve usdışı oldukla­rını kavramanında bunları bırakmaya yönelik ilk adım olması­dır. Bu istekler, az önce anılan temellerin ötesinde, nevrotiğin, kendi kaynaklanna dayanarak yaşamayacağı, ihtiyaç duyduğu her şeyin kendisine verilmesi gerektiği, yaşamının sorumlulu­ğunun tamamının kendine değil başkalanna ait olduğu yolun­daki derin bir inanca kök salmıştır. Bu nedenle koşulsuz sevgi isteklerini bırakması, yaşama yönelik tutumunun tamamında bir değişme gerektirir.
“Son kötü günleri yaşıyoruz belki İlk güzel günleri de yaşarız belki Kekre bir şey var bu havada Geçmişle gelecek arasında Acıyla sevinç arasında Öfkeyle bağış arasında “
Sayfa 130Kitabı okudu
Cariyeler, Padişah Efendimizin gözüne çarpar da onun yatağında geçirdikleri üç beş saat sonunda bir erkek çocukla meyvelenirlerse talihleri değişiyordu, ama şehzadelerden olan erkek çocuklar, bazen de bu kızların sonu oluveriyordu. Çünkü yeni padişah tahta çıkıp öbür şehzadeleri boğdurduğu zaman, onların cariyeleriyle birlikte çocukları da öldürülüyordu. Bir gün bakıveriyordunuz ki, beş tane küçücük tabut çıkmış saraydan. Anneleri olan cariyelerin kaçınılmaz kaderi ise birer çuvala konup Sarayburnu akıntılarına bırakılıvermekti. Bu kadersizler, dipteki soğuk akıntılara kapılırken neler düşünürlerdi acaba? Bunu çok merak ederdim. Belki de son kez çocukluk günlerine dönerek bir kilisenin günlük kokulu loşluğuna kapılır ya da Kafkas dağlarının sert rüzgârlarını duyarlardı yüzlerinde.
Sayfa 29 - Doğan Kitap (ekitap)Kitabı okuyor
520 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kitap ile Film Arasındaki Farklar ve İnceleme
Yüzük Kardeşliği’ni okumaya başladıktan sonra aslında film ile kitap arasında ciddi farklılıklar olduğunu hatırlamış oldum. Böylece aklıma böyle bir yazı hazırlamak geldi. Bu yazıyı hem sizler için hem de kendim için yazıyorum (sonrasında dönüp dönüp tekrar okuyabilmek amacıyla aslında daha çok kendim için hazırlıyorum sanırım) Filmlerle kitaplar
Yüzüklerin Efendisi - Yüzük Kardeşliği
Yüzüklerin Efendisi - Yüzük KardeşliğiJ. R. R. Tolkien · Metis Yayıncılık · 202318,7bin okunma
Reklam
Onların, kocalarının ölüleri başında acıdan çılgına döndüklerini, yaşamın karşılarına çıkaracağı engellerin onlarsız üstesinden gelemeyecekleri için, kocalarıyla birlikte diri diri gömülmek için yalvardıklarını, ama yeni durumlarıyla diri diri gömülmek için yalvardıklarını ama yeni durumlarıyla uzlaştıkça yepyeni bir canlılıkla küllerinden göğe
197 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Şeker Portakalı- İnceleme
Bu kitabı yıllar önce okumuştum aslında, o zamanda da Zeze'yle tanıştığımda kalbimin ezildiğini hatırlıyorum... Şimdi yine aynı hisler, aynı etkilenmişlikle kelimelerimi toparlayıp yorum yapmaya çalışıyorum... Bazı kitapların hayatınızda yeri ve etkisi çok çok ayrıdır, bunu Küçük Prens kitabında ve Şeker Portakalı kitabında çok net
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2013231bin okunma
Belki bu arada bulmaya çalıştığım bir şeyi bulurum olur da... Belki ben de birilerini, bir şeyi gereksiyorumdur. Öyle ya, madem yaşıyorum. Ama bu nedir, bulamıyorum. Ola ki siz konuşurken birden buluveririm. Böyle söyledim, ama hemen ardından pişman oldum. Neyi bulacaktım ki... Bütün bunlar sönmeye yüz tutan bir mumun son bir gayretle titremesinden başka ne olabilirdi?
1. Dünya Savaşı Öncesi Durum
1900'lü yılların başlarında, Osmanlı İmparatorluğu çıkmaza girmişti. Felaketli son açık seçik görünmeye başlamıştı. l 912 Balkan Savaşı yenilgisi ile Osmanlı Devleti, Arnavutluk, Makedonya, Batı Trakya, Selanik ve tüm Ege Adalarını kaybetmişti. 1914 yıllarına gelindiğinde, devletler arasındaki siyasal çekişmeler, çıkar çatışmaları, Avrupa'yı kuvvet denemelerinin öne geçtiği bir arenaya dönüştürmüştü. B ir yanda, İngiltere-Almanya arasında ekonomik alanda kıyasıya sürüp giden çıkar çatışması; öte yanda, Almanya-Rusya arasındaki "German-Islav" ulusçuluk kavgası, bütün şiddetiyle sürüyordu. Bu nedenlerle, Avrupa ikiye ayrılmıştı. Bir yanda, İngiltere'nin başını çektiği Rusya ve Fransa, öte yanda Almanya'nın liderliğindeki Avusturya-Macaristan ve İtalya'nın beraber olduğu iki ayrı çıkar grubu vardı. Avrupa'daki devletler, uzun süredir Osmanlı lmparatorluğu'nun topraklarını paylaşmak istiyorlardı; ama bu paylaşımda kendilerine düşen topraklar üzerinde kesin anlaşmaya varamıyorlardı. İmparatorluğun paylaşımını geciktiren, belki de sadece bu çekişmeydi.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.