Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Artık eskisi gibi apaçık konuşamayız.Bunları ne diye,neyin uğrunda feda ettik?hiç.Mevcut olmayan bir şeye malik olalım derken mevcut olanları kaybettik.Her şey bitti mi? zannetmem.İkimizin de çocuk olmadığını biliyorum.Yalnız bir müddet dinlenmek ve birbirimizden uzak kalmak lazım.Ta birbirimizi tekrar görmek ihtiyacını şiddetle duyuncaya kadar.Belki tekrardan dost olur ve bu sefer daha akıllı davranırız. Birbirimizden, verebileceğimizden fazla şeyler beklemeyiz ve istemeyiz.”
Sayfa 116Kitabı okudu
İstanbul Yolu Neden Önemli?
Rafi Bey’le, meyve pazarında oturuyorduk. Yakındaki camiden çıkan çocuklara uzun uzun bakınca gayriihtiyari bu durumu sordum. Tanıdık birini aradığını zannetmiştim. Birkaç günlük beraberliğin ve yarenliğin verdiği samimiyetle sebebini sordum. Konunun biraz uzun olduğunu, başka zaman anlatmak istediğini söyledi. Hava sıcak, yer dinlenmek için
Reklam
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
120 syf.
9/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Melih Cevdet Anday'ın iki karakterli tek mekanlı tiyatro oyunu. Nomalde oyun okumayı pek sevdiğim söylenemez. Sanırım takip etmekte zorlanıyorum ama bundan keyif aldım. Oyundaki erkek, kadına yardım ederek eve getiriyor. birbirini tanımayan bu iki insan bir süre sonra hararetli bir muhabbete başlıyor. Oyun süresince yapılan toplumsal tespitler, eleştiriler gerçekten okuması keyifliydi. Hepsi de zekice bir yerden yapılmıştı bence. En güzel ayrıntılardan biri ise erkeğin kadını bir türlü dinlemeyip anlamaması gerçekliğiydi. Aslında belki de tüm oyunun en büyük vurgusu iletişimdeki dinleme eksikliğimizdi diyebiliriz. Birileri konuşmak istiyor, anlatmak istiyor ama karşıdaki dinlemiyor. Bazen de anlatan dinlenmek istenmediğinin farkında olmuyor. Bu oyunda bunları okuyacaksınız. Sabaha kadar konuşan bu iki yabancı acaba hiç dinlediler mi?.. Tartışılır. İyilik, kötülük ve diğer şeylerle ilgili çıkarımlar da güzeldi. Oyunun ismi ne alaka derseniz bir japon oyunu olan mikadonun çöpleri oyunu bu iki kişi arasında devreye giriyor bir yerden sonra ve oyun üzerinden bol bol gönderme, çıkarım yapılıyor. "Mikado" da bir japon hükümdarı imiş. Oyunun nasıl oynandığını kitaptan anladım desem yalan olur. Oynanırken görmem lazım.
Mikado’nun Çöpleri
Mikado’nun ÇöpleriMelih Cevdet Anday · Everest Yayınları · 20211,519 okunma
"Yalnız bir müddet dinlenmek ve birbirimizden uzak kalmak lazım. Ta birbirimizi tekrar görmek ihtiyacını şiddetle duyuncaya kadar., Haydi artık Raif. Bu an gelince ben seni ararım; belki tekrar dost olur ve bu sefer daha akıllı davranırız. Birbirimizden, verebileceğimizden fazla şeyler beklemeyiz ve istemeyiz... Haydi artık git... O kadar yalnız kalmak istiyorum ki..."
Sayfa 116 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
XI Vaftiz çocuğu bir gece toprağı sulamaya gidip, sonra dinlenmek için eve gitmiş ve belki bir gelip geçen olur diye etrafı seyre dalmış. O gece kimsecikler gelmemiş. Gündüz de akşama kadar yapayalnız oturmuş. Bu yüzden canı çok sıkılmış. Başlamış yaşadığı hayatı düşünmeye. Aklına, sadakayla geçindiği için hay dutun kendisini nasıl ayıpladığı gelmiş. “Ben, demiş, ihtiyarın öğütlediği gibi yaşamıyorum. İhtiyar bana çile çekmem gerektiğini söyledi. Ben ise burayı geçim kapısı, şan ve şöhret yuvası haline getirdim. Buna kendimi öyle kaptırdım ki ya­ nıma kimse gelmeyince canım sıkılıyor. Onlar gelirlerse ünüm diller­ de dolaşıyor, ben de sevinçten dört köşe oluyorum. Böyle yaşamak doğru değil. Ben şöhrete kapıldım. Günahlarımı da bağışlatamadım. Üstelik yeni günahlar işledim. Ormanın, kimsenin beni bulamayacağı bir köşesine çekilmem lazım. Yeni günahlar işlememek ve günahları­mı bağışlatmak için yalnız başıma yaşamalıyım.”
Reklam
"Demek ki insanlar birbirine ancak muayyen bir hadde kadar yaklaşabiliyorlar ve ondan sonra, daha fazla sokulmak için atılan her adım daha çok uzaklaştırıyor. Seninle aramızdaki yakınlaşmanın bir hududu, bir sonu olmamasını ne kadar isterdim. Beni asıl, bu ümidin boşa çıkması üzüyor... Bundan sonra kendimizi aldatmaya lüzum yok... Artık eskisi gibi apaçık konuşamayız... Bunları ne diye, neyin uğruna feda ettik? Hiç!.. Mevcut olmayan bir şeye malik olalım derken mevcut olanları kaybettik... Her şey bitti mi? Zannetmem. İkimizin de çocuk olmadığını biliyorum. Yalnız bir müddet dinlenmek ve birbirimizden uzak kalmak lazım. Ta birbirimizi tekrar görmek ihtiyacını şiddetle duyuncaya kadar... Haydi artık Raif. Bu an gelince ben seni ararım; belki tekrar dost olur ve bu sefer daha akıllı davranırız. Birbirimizden, verebileceğimizden fazla şeyler beklemeyiz ve istemeyiz... Haydi artık git... O kadar yalnız kalmak istiyorum ki..." Ellerini gözlerinden çekmişti. Yüzüme adeta yalvararak bakıyordu, kolunu uzattı. Parmaklarının ucundan tuttum ve: "Allahaısmarladık" dedim. "Hayır, hayır böyle olmaz... Bana darılarak gidiyorsunuz... Ben size ne yaptım?" diye bağırdı. Sakin olmak için müthiş bir gayret sarf ederek: "Dargın değilim, müteessirim!" dedim. "Ben müteessir değil miyim? Beni görmüyor musun?.. Böyle gitme... Gel!.." Başımı göğsüne doğru çekerek saçlarımı okşadı. Yanağını yüzüme sürdü: "Bana bir kere gül ve ondan sonra git!" dedi. Güldüm ve elimi yüzüme kapatarak dışarı fırladım.
Sayfa 116
Hakim Bey, kitap düşmanı idi. Düşünceyi insan için lü­zumsuz, hatta zararlı bulurdu. Kafasının bozulmamasını isti­yordu. Gençliğinde okuduğu şeyleri de bir cemiyetin kefaleti ve vesayeti altında okuması, öğrenmesi lazım olduğu için okumuştu. O, ortalama Müslüman Şark'ın, dinlenmek için aramıza gelip bizi metheden, methede methede anlatan
"İkimizin de çocuk olmadığımızı biliyorum. Yalnız bir müddet dinlenmek ve birbirimizden uzak kalmak lazım. Ta birbirimizi tekrar görmek ihtiyacını şiddetle duyuncaya kadar... Haydi artık Raif. Bu an gelince ben seni ararım; belki tekrar dost olur ve bu sefer daha akıllı davranırız. Birbirimizden, verebileceğimizden fazla şeyler beklemeyiz ve istemeyiz..."
"Demek ki insanlar ancak muayyen bir hadde kadar yaklaşabiliyorlar ve ondan sonra, daha fazla sokulmak için atılan her adım daha çok uzaklaştırıyor. Seninle aramızdaki yakınlaşmanın bir hududu, bir sonu olmamasını ne kadar isterdim. Beni asıl, bu ümidin boşa çıkması üzüyor... Bundan sonra kendimizi aldatmaya lüzum yok... Artık eskisi gibi apaçık konuşamayız... Bunları ne diye, neyin uğruna feda ettik? Hiç!... Mevcut olmayan bir şeye malik olalım derken mevcut olanları kaybettik... Her şey bitti mi? Zannetmem. İkimizin de çocuk olmadığımızı biliyorum. Yalnız bir müddet dinlenmek ve birbirimizden uzak kalmak lazım. Ta birbirimizi tekrar görmek ihtiyacını şiddetle duyuncaya dek... Haydi artık Raif. Bu an gelince ben seni ararım; belki tekrar dost olur ve bu sefer daha akıllı davranırız. Birbirimizden, verebileceğimizden fazla şeyler beklemeyiz ve istemeyiz... Haydi artık git... O kadar yalnız kalmak istiyorum ki..."
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
Demek ki insanlar birbirine ancak muayyen bir hadde kadar yaklaşabiliyorlar ve ondan sonra, daha fazla sokulmak için atılan her adım daha çok uzaklaştırıyor. Seninle aramızdaki yakınlaşmanın bir hududu, bir sonu olmamasını ne kadar isterdim. Beni asıl, bu ümidin boşa çıkması üzüyor... Bundan sonra kendimi aldatmaya lüzum yok... Artık eskisi gibi apaçık konuşamayız... Bunları ne diye, neyin uğruna feda ettik? Hiç!.. Mevcut olmayan bir şeye malik olalım derken mevcut olanları kaybettik... Her şey bitti mi? Zannetmem. İkimizin de çocuk olmadığımızı biliyorum. Yalnız bir müddet dinlenmek ve birbirimizden uzak kalmak lazım. Ta birbirimizi tekrar görmek ihtiyacını şiddetle duyuncaya kadar... Haydi artık Raif. Bu ana gelince ben seni ararım; belki tekrar dost olur ve bu sefer daha akıllı davranırız. Birbirimizden, verebileceğimizden fazla şeyler beklemeyiz ve istemeyiz... Haydi artık git... O kadar yalnız kalmak istiyorum ki...
Sayfa 121Kitabı okudu
101 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.