Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sahabe devrinde ashâb güçlü bir imana sahip oldukları için keramete ihtiyaçları olmamış ve keramet zuhur etmemiştir. Sahabeden sonraki devirlerde insanların imanları zayıfladığı için keramete ihtiyaç duyulmuştur. Şüphesiz Ahmed a Hanbel de bu manaya işaret eder. Ubâde b. Sâmit der ki: "Mü'minin rüyası Rabbinin kuluyla uykusunda konuşmasıdır. Nebi (s.a.v.) de "Nübüvvetten sadece mübaşerât (müjdeler) kaldı. buyurdu. Kendisine "mübaşerât nedir?" diye sorulunca, "Mü'minin gördüğü veya kendisine gösterilen sadık rüyadır" buyurdu. Müslümanların rüyası birleşince o rüya tekzib edilmez. Nebi (s.a.v.) Kadir gecesini, rüyalarında ramazanın son on gecesinde gördükleri zaman ashabına söyle demişti: "Ben sizin rüyalarınızın Ramazan'ın son on günüde.ittifak ettigibi görüyorum. Öyleyse sizden kim Kadir gecesini ararsa ramazanın on gününde araştırsın."
Resulullah'ın Enes b.Malik'e (ra) tavsiyeleri :
Enes b. Mâlik (ra) anlatıyor: "Sekiz yaşlarında iken Resûlullah'ın hizmetine başlamıştım.Bu sıralar Resûlullah'ın (sav) bana ilk öğrettiği şunlar olmuştu: • Ey Enes! Namaz kılacağın zaman abdestini güzel ve dikkatlice al! Böylece Hafaza (koruyucu) melekler seni sever ve ömrün uzar (bereketlenir). • Ey Enes! Cünüp olduğunda guslet
Taberânî, es-Sağîr. 2/32; Heysemî, ez-Zevaid, 1/272.Kitabı okuyor
Reklam
Hâlbuki îmân bahçesi burnunun dibindeydi.
İki evladını küfrün ve şirkin elinden kurtaran Ümmü Süleym (radıyallahu anhâ) eşini kurtaramaz. Öyle ya! Hidayet Allah’ın elinde, bizler sadece tebliğ ile memuruz. Ümmü Süleym (radıyallahu anhâ) validemiz ne yapsa, eşinin iman etmesine vesile olmaz. Mâlik küfründe direttikçe diretir. Bir gün, dışardan eve geldiğinde Ümmü Süleym (radıyallahu anhâ), Enes b Mâlik (radıyallahu anh)’e “Lâ ilâhe illallah, Muhammede’r-Rasûlullah” kelime-i tevhidini öğretiyordu. Bu manzarayı gören Mâlik çıldırır ve sinirli bir şekilde: “Oğlumu bana karşı ifsat etme.” der. Ümmü Süleym (radıyallahu anhâ) ise, “Ben onu ifsat etmiyorum.” der. Bunun üzerine Mâlik sinirlenir ve ailesini bırakarak evi terk eder. Yolda eskiden kalma husumeti olan kişiler tarafından öldürülür. Müşrik olarak öldürülür, hâlbuki iman bahçesi burnunun dibindeydi.
Hz. Musa'nın çağdaşı olan Hızır izah ettiğimiz gibi vefat etmiştir. Birçok kimseye gelip görünen Hızır, ancak ve ancak ya insan suretine girmiş bir cinnî ya da yalancı bir insandır; "Ben Hızır'ım" dediğine göre bir melek olması da caiz değildir. Çünkü melekler yalan söylemezler. Yalanı sâdece insanlar ve cinler söyler.
İlk defa duyuyor gibi
Bir arada oturup konuşmanın,âdâblarından bir diğeri de şudur: bir kimse senin bilmediğini düşünerek,sana bir söz söylediğinde sen bildiğini göstererek onu utandırma. Sözüne müdahalede bulunma,aksine tam bir dikkat ve ilgiyle dinlediğini hissettir. Tabiîn büyük âlimlerinden Atâ b. Ebû Rebah şöyle der: " bir genç bana bir söz söyler de ben o söylediğini ilk kez ondan dinliyormuşum gibi ona kulak veririm. Halbuki ben sözü,daha o doğmadan önce duymuşumdur!" İmam Malik'in,İmam Leys'in ve İmam Sevrî'nin arkadaşı Abdullah b. Vehb el Kureşi de bu konuda şunları söylemiştir: "Ben,bir kişiden,onun anne babası henüz bir araya gelmeden (yani o doğmadan) çok önce duyduğum bir hadisi dinlerken daha önce hiç duymamışım gibi ona kulak veririm." İbrahim b. Cüneyd ise,Lokman-ı Hakim'in,oğluna şunları öğütlediğini söyler: "İyi bir konuşmacı olmanın yanında iyi bir dinleyici de ol. İyi bir dinleyici olmak ise,sözünü bitirinceye kadar konuşana süre vermek,onunla göz teması kurmak,anlattığı konuyu bilsen bile Sözüne karişmamakla gerçekleşir." Ortak olma,biri konuştuğunda sözüne, Vâkıf olsan da ayrıntılarına ve özüne.
Hz. Ömer r.a vefat ettiği zaman, Abdullah b. Mes’ud hazretleri, “İlmin onda dokuzu gitti” dedi; bunun üzerine “Aramızda halen büyük sahabîler varken niçin böyle söylersin” dediler. Abdullah b. Mes’ud da, “Ben hüküm ve fetva ilimlerini değil, marifeti ilahiyyeyi kasd ediyorum” diye cevab verdi.
Reklam
Ali b. Zeyd şöyle rivayet eder: Hasan Basri bir gün yanımızda geceledi. Geceyi ağlayarak geçirdi. Sabah olduğunda “Ey Ebü Said! Gece hepimizi ağlattın” dedim. Hasan dedi ki: “Ey Ali! Kendi nefsime dedim ki: Belki Allah kötülüklerine bakar da sana "Dilediğini yap! Ben, senin amellerini kabul etmeyeceğim der.” Kitabü'z Zühd İmam Ahmed bin Hanbel
Hz. Muhammed (s.a.v) elinden tutarak muhabbetini ifade ettiği tek isim oydu:
Bir keresinde Hz. Mu'âz b. Cebel'in (r.a) elini tuttu ve " Seni seviyorum ey Mu'âz!" buyurdu. O da, "Ben de seni seviyorum ey Allah'ın Resûlü" diye karşılık verdi; akabinde Hz.Peygamber (s.a.v) ona, namazların ardından "Allah'ım! Seni zikirde, sana şükürde ve güzel kullukta bana yardım et 》demesini tavsiye etti.
Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
Heyecan verici! Böyle kelimeleri kolayca söyleyiveren insanlar var. Ben asla bu şekilde konuşamazdım. Söyleyemeyeceğim bir sürü kelime var. Mesela: "heyecan verici", "coşturucu", "şiirsel", "ruh", "ıstırap", "yalnızlık" vb. Bunları telaffuz etmeye dilim varmıyor işte. Sanki "b.. ", "pislik", " iğrenç", "o... " gibi müstehcen, kaba saba kelimelermiş gibi utanıyorum söylemeye.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.