Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Peygamber şairi Hasan. B. Sabit Hz. Aişe için yazdı
O bir su kadar duru ve bir elmas gibi ak Sanki bir cennet ufkundan çağlayan billur bir ırmak Odur iffet timsali, güzelliğin iklimi Ve o eşsiz inciye denk tutayım ben kimi ?
Sayfa 201Kitabı okudu
İmam Ahmed b. Hanbel'den nakil
Zekeriya b.Yahya dedi ki: Ebu Abdullah'a -Ahmed b. Hanbel- "Ben ücretli olarak çalışmaktayım, anne babam kendime ait bir dükkan açmamı istiyorlar" dedim. O da "Dükkan al, cenaze olur, hasta olur dedi. Ben: "Yaptığım meslek zor bir iş, bir de ortak gerekir. Yani iş o şekilde pek yürümez" dedim. O da şöyle dedi: "O zaman ücretli çalışmaya geri dönersin." Bu, son derece öz ve gerçekten açık bir sözdür. İmam Ahmed bu sözde şunu kastetmiştir: Ticarette kendi işinde çalışıyorsan cenazelere katılabilir, hastaları ziyaret edebilir ve bu tarz teşvik edilen salih ameller işleyebilirsin. Fakat eleman olduğun zaman bunları yapamazsın. Çünkü ücretini saatlik olarak almaktasındır. Ücret karşılığı yaptığın iş esnasında nafile ve müstehaplarla ilgilenemezsin.
Sayfa 25 - Takdim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
_Tinin Görüngübilimi, bilincin değişiminin yolculuğunun betimidir. _Her şey kozmik tinin görüngüleridir. Bu gerçekliklerin dışında aşkın bir varoluş bulunmaz. Her şey bu dünyada olup biter ancak bilen özne ile bilinen şey mesela bilinç ve dünya aynı şeydir. Hepimiz her şeyi kapsayan kozmik ruhun parçalarıyızdır. O tekil ve tüm olan tin'dir.
"Yaşamımızdaki en önemli hedeflerimizden biri, 'kendimiz'e, 'içimizdeki ben'e olabildiğince benzemektir. Bazı zamanlar, diğer insanların da onu görmesi için çaba sarfederiz ve göremeseler bile onu unutmaz, gözardı edemeyiz.
Sayfa 114Kitabı okudu
Böyle Söyledi Zerdüşt'ten son alıntım olsun.
... Vakit yaklaşıyor: ey insan kulak ver! Bu konuşma hassas kulaklar içindir, senin kulakların için- d e r i n g e c e y a r ı s ı n e s ö y l e r ? (s.326) siz daha yüce insanlar, kurtarın mezarları, uyandırın cesetleri!.. uğulduyor çan, horulduyor hâlâ yürek, kazıyor hala ağaç kurdu, yürek kurdu. A h ! a h ! d e r i n d i r
Hz. Osman, kendisine isyan edenler evini kuşattikları zaman Hz. Abdullah'a haber göndererek durumu bildirdi: "Bu halde be nim ne yapmamı tavsiye edersin, senin fikrin nedir?” diye sordu. O da Hz. Osman'ın yanına gidip selâm verdi. Hz. Osman, o gece gördüğü rü yayı anlattı: “Kardeşim, bu gece rüyamda şu pencereden Resûl-i Ekrem'i gördüm, bana: ‘Ey Osman, seni sardılar, öyle mi?' diye sordu. Ben de: 'Evet, öyle Ya Resûlullah!' dedim. Resûl-i Ekrem: “Seni susuz bıraktılar öyle mi?" diye sordu. Ben de: ‘Evet öyle. dedim. Bunun üzerine bana bir bardak su verdi ve içtim. Hatta soğukluğunu göğsümde duyarcasına suya kandim. Sonra bana: ‘Ístersen seni onlara galip getirelim, istersen iftarı bizim yanımızda yap.’ buyurdu. Ben de iftarı Resûlullah'in yanında yapmayı tercih ettim." Hz. Abdullah, Hz. Osman’a: “Sakin ol, sakin ol! Bu senin haklı olduğunu gösterir, ispat eder!" cevabını verdi. Sonra Hz. Osman: "Niçin geldin ey Abdullah b. Selâm?” diye sordu. O da: "Burada şehid oluncaya kadar veya Allahu Teala seni kurtarıncaya kadar durmak için geldim. Bana kalırsa bunlar seni mutlaka şehîd edecekler. Eğer şehîd ederlerse bu senin için hayırlı, onlar için fena olur!” dedi. Hz. Osman, ona: "Benim senden istediğim, dışarıya onların karşısına çıktiğin zaman Allahu Teâlâ'dan senin sebebinle onları iyiliğe sevk edip kötülüklerine mâni olmandır.”
Sayfa 245Kitabı okudu
Reklam
Abdullah b. Selâm, nefsini kötü huylardan ve isteklerden tamamen temizleyip terbiye etmek için çalışırdı. Kendisi zengin olduğu halde bazen Medine çarssnda sırtında bir yük odunla dolaştıgı görülürdü. Yine bir gün onu bu halde görenler kendisine: “Çocukların ve hizmetçilerin var, onlar senin bu kadar işini göremiyorlar mı?" diye sorduklarında Hz. Abdullah: "Evet var ve bu işimi yaparlar fakat ben kendimi terbiye etmek istedim. Acaba bu işi yapmak nefsime ağır gelecek mi diye düşündüm. Eger bende kibir varsa ondan kurtulmak istiyorum. Çünkü ben Resûlullah'in (sas) şöyle buyurduğunu işittim: 'Kalbinde hardal tanesi kadar kibir (büyüklenme) bulunan kimse cennete giremeyecektir!’cevabını verdi.
Sayfa 244Kitabı okudu
_Mantık, mutlak varlığın bilimidir. Varlık, sonsuzluğun tedirginliği dürtülen mutlak tinin kendini evrene açmasıdır. Mantık bilimi, kosmos’un nedeni olan mutlak tini ortaya koymaya çalışır. Mutlak tin, Tanrı’dır, İdea’dır.(Kendinde varlık). Özne ile nesnenin, ideal ile gerçekliğin, sonlu beden ile sonsuz ruhun birliğidir idea. Mantık bilimi mutlak
Cennetlik olduklarına şahadet edilen on kişiden biri olan Ebu İshak Sa'd b. Ebu Vakkas Malik b. Uheyb b. Abd-ı Menaf b. Zuhre b. Kilab b. Murre b. Ka'b b. Lüey-ul Kureşiyyi Zuhri (radıyallahu anh) şöyle rivayet ediyor: ❝ - "Allah'ın Rasûlü Veda Haccı yılında yakalandığım ağır bir hastalık dolayısı ile beni ziyaret etmeye gelmişti. Ben O'na "Ya Rasûlullah, hastalığımın derecesini görüyorsun, ben varlıklı bir adamım ve bir kızımdan başka hiç bir värisim yok. Malımın üçte ikisini sadaka olarak verebilir miyim?" diye sordum. Bana "Hayır" diye cevap verdi. Bunun üzerine "Peki, yarısını, ya Rasûlallah" diye sordum, yine "Hayır" diye cevap verdi. Bunun üzerine "Peki, üçte birini, ya Rasûlallah" diye sordum, bu defa bana şöyle cevap verdi: - "Üçte bir, üçte bir çoktur -veya büyüktür- vârislerini başkalarına el açacak durumda fakir olarak bırakacağına zengin olarak bırakmak senin hakkında daha hayırlıdır. Ayrıca sen, eşinin ağzına koyduğun lokma da dahil olmak üzere, Allah rızasını dileyerek verdiğin her şeyden dolayı muhakkak sevap kazanırsın." ❞ (Buhâri, Müslim)
O günlerin birinde yine Ümeyye b. Halef, Mekke'nin diğer ekâbir takımı ile Bilâl'e işkence ediyorlardı. İnen her kamçı sesi bir sesin daha duyulmasına neden oluyordu. O ses: "Ahad, Ahad!” diyordu. O anda Hz. Ebu Bekir, Ümeyye'nin yanına yaklaştı ve: "Ey Umeyye! Bilâl’i bana satmaz mısın?” dedi. İşkence yapmaktan yorulmuş olan Ümeyye bu teklifi kabul etti. “Ne kadar?” diye sordu Ebu Bekir. Ümeyye: “Yedi Ukiyye24) altın" dedi. Ebû Bekir hemen saydı, altınları verdi ve Bilâl'i o halden kurtardı. Ümeyye altınları alırken yaptiğı alışverişin ne kadar kârlı olduğunu beyan etme adına: “İki ukiyye etmeyen bir köleyi Ebû Bekir'e yedi ukiyyeye sattım. Eğer Ebu Bekir benimle pazarlik etseydi onu daha ucuza verirdim ama onu kandırdım." dedi. Bu söz Hz. Ebu Bekir'e ulaşınca dedi ki: "Eğer Ümeyye benden yedi ukiyye değil yetmiş ukiyye isteseydi ben yine de Bilâli kurtarmak için verirdim. Onun değeri altın ile biçilemeyecek kadar krymetlidir."
Sayfa 210Kitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.