Sabah altı oldu mu tak, ayaktayımdır.
Ardından bir Türk kahvesi içerim.
Şortu çeker baraja koşarım, devletin yaptırdığı buz gibi baraj sularına dalarım, ardından eve dönerim. Kahvaltımda olmazsa olmaz, yumurtadır.
Tatlı ihtiyacımı annemin yaptığı Reçeller ile karşılarım, ceviz olmazsa olmazımdır, belki biraz yağsız peynir... işe giderim, işimi
Tek bir soru. Sadece bir tane. Kayra sordu:
“Nasılsın?”
Bacaklarını iki kişilik salıncağa uzatıp sağ kolunu sırtını dayadığı demire yaslayıp sol kolunu da salıncağın kenarına koydu. Birkaç saniye çevreyi seyretti. Ve başladı konuşmaya.
“Seni Kinyas en son Fransa’da görmüştüm. Paris’te. Ama Kayra, seni en son ne zaman gördüğümü
Tek bir soru. Sadece bir tane. Kayra sordu.
“Nasılsın?”
Bacaklarını iki kişilik salıncağa uzatıp sağ kolunu sırtını dayadığı demire yaslayıp sol kolunu da salıncağın kenarına koydu. Birkaç saniye çevreyi seyretti. Ve başladı konuşmaya.
''Seni kinyas en son fransa'da görmüştüm. Paris'te. Ama kayra, seni en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum.
''Seni kinyas en son fransa'da görmüştüm. Paris'te. Ama kayra, seni en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum. Neyse, önemli değil. Çok zaman geçti sonuçta görüşmeyeli. Paris'ten ayrılmamı biliyorsunuz herhalde. Zaten çok fazla anlatılacak bir tarafı da yok. Neden bana verdiklerini hala anlayamadığım o bursla, şu an ismini yanlışlık yapmamak için
— Vahit Bey, anladığım kadarıyla ağır bir depresyonunuz var. Zor ve ıstıraplı bir hastalıktır bu. Önce insanların umutlarını kırar, yaşama sevincini yok eder. Sonra yavaş yavaş ruhsal çöküntü baş lar. Ağır bir karamsarlık, olumsuz duygu ve düşünceler egemen olur. Kişi her konuda pişmanlık ve suçluluk hisseder. Kendine olan saygı sı biter.
AŞK MAHKUMU
Onu ilk kez gördüğümde kanadı kırık bir kelebeğe benzetmiştim. Uçmaya çalışan ama uçarken de acısını içinde yaşayan bir kelebeğe… Sanki acısını kabullenmiş gibiydi. Güçlü görünmeye çalışıyordu. Ama bu konuda pek de başarılı değildi.
Ortak bir arkadaşımızın evinde verdiği doğum günü kutlamasında karşılaşmıştık. Dikkat çekici bir
tek bir soru. sadece bir tane. kayra sordu.
''nasılsın?''
...ve başladı konuşmaya.
''seni kinyas en son fransa'da görmüştüm. paris'te. ama kayra, seni en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum. neyse, önemli değil. çok zaman geçti sonuçta görüşmeyeli. paris'ten ayrılmamı biliyorsunuz herhalde. zaten çok fazla anlatılacak bir tarafı da yok.