1. BÖLÜM
SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM
1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI
Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde
(...)10
Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan
zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine
ve ledünniyat ve
"Nereden estiyse yazmış gene bizimki mesajda. "Hayatta en çok neyden korkarsan o geliyor başına. Evlada titriyorsan önce evlattan çekiyorsun, aile diyorsan kocadan yüzün gülmüyor, evim yuvam bir olsun, daim olsun diye çabaladıkça içinde huzur kalmıyor. Huzur da kalmayınca çok yoruluyor insan Müzeyyen."
Bana demiş bir de, sanki ben bilmiyormuşum gibi. Ben bir yalnız kalmaktan bir de akılsız kalmaktan çok korkardım hep. Geldi başıma, işte benim hâlim ortada da Müjgan'a ne oldu acaba?"
Herkese merhabaa
Nabersinizz
Size öyle bir kitapla geldim aklınız duracakk işte o kitap Tapaqarda Cinayet...
Baş karakterimiz kendini hiç tanımadığı bilmediği bir köşkte bulur. Üstüne üstlük yüzü de deforme haldedir.Bu haliyle Sör Ether'e yani ev sahibi olan Wun'un yeğenine çok benzemektedir. Orada yaşayanlar Grime'in kim olduğunu
Muhammed ibn Ömer el-Mahzûmî (r.anh) anlatıyor: Hz. Ömer bir gün "Haydi namaza!" diye seslendi. Cemaat toplanınca da minbere çıktı. Allah'a hamd ü sena, Resûlullah'a salât ve selamdan sonra: "Ey cemaat, Mahzumoğulları kabilesindeki halalarımın koyunlarını güttüğümü çok iyi hatırlıyorum. Bu işi, bir avuç hurma ve üzüm karşılığı yapardım. Nereden nereye! İşte; bugünkü durumumu da görüyorsunuz." diyerek minberden indi. Abdurrahman ibn Avf, "Ey Müminlerin Emîri, kendini Çok fazla ırgalama bu kadar!" diyerek Hz. Ömer'i ikaz etti. Hz Ömer: "Bırak ey Abdurrahman! Yalnız kalmıştım, nefsim bana: 'Sen Müminlerin Emîrisin! Senden daha üstünü var mı?' diye telkinde bulundu. İşte; ben de nefsime kim olduğunu hatırlatıyorum!" diye karşılık verdi.
Kuruşçev zamanına ait bir fıkra anlatılır. Kuruşçev, kürsüde Stalin aleyhine atıp tutuyormuş. Dinleyici ka- labalığı arasından biri "o zaman neredeydin?" diye seslenmiş. Kuruşçev haykırarak bu soru sahibinin kim olduğunu sormuş. Fakat dinleyiciler tarafında büyük bir sessizlik. O zaman Kuruşçev: "İşte ben de o zaman, senin şimdi bulunduğun yerdeydim" diye cevap vermiş. Elbet bir yakıştırma bu. Fakat öyle de olsa, bir gerçeklik payını gizlediğine inanmak gerek.
Bir de Hz. Ömer zamanından bir vaka... Hz. Ömer, hilafeti zamanında cemaate soruyor: "Ben doğru yoldan saparsam ne yaparsınız?" Cemaatten biri cevap veriyor: "Seni kılıçlarımızla düzeltiriz." Buna karşılık Hz. Ömer, Allah'a hamd ü sena ediyor.
Kuruşçev'e ait fıkra yakıştırma da olsa, Hz. Ömer'e ait bu mükâleme gerçektir. Bu gerçeğin ifade ettiği anlamsa, Müslümanların her hal ve şartta, kişilerin hatırına bakmaksızın İslâm'a ait doğruları söylemesi gereğidir. İslâm ahlâkının kişilere telkin ettiği edep tavrı, İslâm'a ait doğruların kişilerin hatırı için veya onlardan korkularak gizlenmesini tecviz etmemektedir.
Namaz için Rabbinin huzuruna vardığında aradaki yetmiş bin perde kalkar. Bu senin Rabbine en yakın olduğun andır. İşte kovulmuş şeytan buna asla dayanamaz! dedi. Ben de "Oh olsun şeytana!" diye geçirdim içimden.
Herkese merhaba sevgili kitap kurtlarımBugün yorumu konusunda çok fazla zorlandığım bir eser ile geldimDistopik/bilim kurgu türü ile ilk defa etkilendiğim bir kitap oldu benim içinHem karakterleri, hem duygusal yönü hem de olay örgüsü ile tamamen dehşet-ül vahşettiBir film tadında ama kısa mterajlı dizi desem sanırım cuk otururNeyse ben lafı
İyi Aile Yoktur Bu kitapla tanışmam çok yakın bir arkadaşımın 2 sene önce muhakkak bu kitabı oku Sena demesiyle başlamıştı. Ne yalan söyleyeyim çok prim verme taraftarı değildim çünkü sanıyordum ki bunu yaparsan daha iyi olur gibi sığ önerilerle dolu bir kitaptı.
'Do not judge a book by its cover' sözünden yola çıkarak bir şans vereyim