Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Esma'da Esrar
Her şeyin Hâlık'ı, yaratan ve yaşatanı Mevlâ-i Müteâldir. O'ndan geldik O'na döneceğiz. Rûhundan ruh üflemesiyle Zâtından gayri değiliz, ayrı da değiliz. O hiç bir şeye benzemez. Sevgili Peygamberimiz'in (sav) mübarek kelâmla- rıyla: "Sen Kendini senâ ettiğin gibi yücesin."¹ Kayısının çekirdeği kayısı değildir, ama kayısı çekirdekten olur. Buz su değildir, fakat buz sudan oluşur. Nefes kişinin kendi değildir, ama nefes de insandan meydana gelir. Ne muttasılız, ne de munfasıl; ne aynıyız ne de gayrı. Görünen ne varsa O'nun eseri. Baktığı eşyâda O'nu görenler, eserden müessire geçenlerdir. "Âyinedir bu âlem her şey Hakk ile kâim. Mir'ât-ı Muhammed'den Allah görünür dâim." Kâinâtı insan için, insanı da Zâť'ı için yaratan Rabbimiz, bir hadîs-i kudsîde şöyle buyurur: "Bilmiş olunuz ki, her cesette bir kalb vardır. Her kalpte bir gönül vardır. Her gönülde bir sır vardır. Her sırda bir gizlilik vardır. Her gizlilikte, daha büyük bir gizlilik gizlidir. İşte, Ben bu gizlilerin gizlisindeyim."
"Nereden estiyse yazmış gene bizimki mesajda. "Hayatta en çok neyden korkarsan o geliyor başına. Evlada titriyorsan önce evlattan çekiyorsun, aile diyorsan kocadan yüzün gülmüyor, evim yuvam bir olsun, daim olsun diye çabaladıkça içinde huzur kalmıyor. Huzur da kalmayınca çok yoruluyor insan Müzeyyen." Bana demiş bir de, sanki ben bilmiyormuşum gibi. Ben bir yalnız kalmaktan bir de akılsız kalmaktan çok korkardım hep. Geldi başıma, işte benim hâlim ortada da Müjgan'a ne oldu acaba?"
Sayfa 81 - Müzeyyen GünerKitabı okudu
Reklam
Muhammed ibn Ömer el-Mahzûmî (r.anh) anlatıyor: Hz. Ömer bir gün "Haydi namaza!" diye seslendi. Cemaat toplanınca da minbere çıktı. Allah'a hamd ü sena, Resûlullah'a salât ve selamdan sonra: "Ey cemaat, Mahzumoğulları kabilesindeki halalarımın koyunlarını güttüğümü çok iyi hatırlıyorum. Bu işi, bir avuç hurma ve üzüm karşılığı yapardım. Nereden nereye! İşte; bugünkü durumumu da görüyorsunuz." diyerek minberden indi. Abdurrahman ibn Avf, "Ey Müminlerin Emîri, kendini Çok fazla ırgalama bu kadar!" diyerek Hz. Ömer'i ikaz etti. Hz Ömer: "Bırak ey Abdurrahman! Yalnız kalmıştım, nefsim bana: 'Sen Müminlerin Emîrisin! Senden daha üstünü var mı?' diye telkinde bulundu. İşte; ben de nefsime kim olduğunu hatırlatıyorum!" diye karşılık verdi.
Sayfa 209Kitabı okudu
Kuruşçev zamanına ait bir fıkra anlatılır. Kuruşçev, kürsüde Stalin aleyhine atıp tutuyormuş. Dinleyici ka- labalığı arasından biri "o zaman neredeydin?" diye seslenmiş. Kuruşçev haykırarak bu soru sahibinin kim olduğunu sormuş. Fakat dinleyiciler tarafında büyük bir sessizlik. O zaman Kuruşçev: "İşte ben de o zaman, senin şimdi bulunduğun yerdeydim" diye cevap vermiş. Elbet bir yakıştırma bu. Fakat öyle de olsa, bir gerçeklik payını gizlediğine inanmak gerek. Bir de Hz. Ömer zamanından bir vaka... Hz. Ömer, hilafeti zamanında cemaate soruyor: "Ben doğru yoldan saparsam ne yaparsınız?" Cemaatten biri cevap veriyor: "Seni kılıçlarımızla düzeltiriz." Buna karşılık Hz. Ömer, Allah'a hamd ü sena ediyor. Kuruşçev'e ait fıkra yakıştırma da olsa, Hz. Ömer'e ait bu mükâleme gerçektir. Bu gerçeğin ifade ettiği anlamsa, Müslümanların her hal ve şartta, kişilerin hatırına bakmaksızın İslâm'a ait doğruları söylemesi gereğidir. İslâm ahlâkının kişilere telkin ettiği edep tavrı, İslâm'a ait doğruların kişilerin hatırı için veya onlardan korkularak gizlenmesini tecviz etmemektedir.
Namaz için Rabbinin huzuruna vardığında aradaki yetmiş bin perde kalkar. Bu senin Rabbine en yakın olduğun andır. İşte kovulmuş şeytan buna asla dayanamaz! dedi. Ben de "Oh olsun şeytana!" diye geçirdim içimden.
Bedir Gazvesi’nde ihlaslı ve Sabırlı Olmaya Teşvik Etmesi;
Bedir günü Resalullah (sas)ashâbına hitap etti, Allah’a hamd-u sena ile başlayarak şöyle buyurdu: Hiç şüphe yok ki ben sizleri,Allah’ın teşvik ettiklerine teşvik ediyor,Allah’ın yasakladıklardan men ediyorum. Elbette ki Allah'ın şanı çok yücedir. O ancak hakkı emeder,doğruluğu sever. Hayır işleyen kimselere kendi katında üstün mevkiler
Sayfa 46 - 2.ciltKitabı okudu
Reklam
_İnsan, ya insan gibi akıllıca söylemeli yahut hayvanlar gibi susmalıdır! _Sessizce bir köşede oturan sağırlarla dilsizler, gevezeden daha üstündür. _Her ormanı boş sanma, belki de kuytuluklarında bir kaplan uyuyordur. _Hastaya şeker vermek günah olur, çünkü ona acı ilaç fayda verecektir. _İnsanlarla münasebetin ateşle münasebetin gibi olsun. Çok
"Temür Bek"in İslamiyet'e Bakışı
Profesör Zeki Velidi Bey tarafından Darülfünunda 18.1.1932'de verilen ders "Temür'ün Şehrisebz (Keş)de Şeyh Şemseddin Külâl"in mezarı üzerinde yaptırdığı türbe etrafında, Temür'ün kendisi, oğulları ve maiyetindeki beyler kendi mansıplarına göre yer almışlardı. Bu, Temür ve maiyetinin islâm mukaddesatına İslâmiyet'ten
HARB-İ MUKADDES Eyvah ki yanan ateş-i harb sönmedi el' an Günden güne mahvolmadayız kahr-ı vegadan. Bir hamlede ölmek ne reva şevk-i zaferle, Yuğruldu bütün ru-yı zemin hun-ı beşerle. Ey hak diyerek hakkı ezen zümre-i bi-dad, Artık yetişir kalb-i beşer etmede feryad. Yıllarca zaman harb-i mukaddes diyerekten Hemcinsini enva'-ı
Sayfa 1124
Hani “İnsan doğduğu toprakları seçemese de vatanını seçer.” diye bir söz vardır ya. İşte ben de her ne kadar Polonya’da doğmuş olsam da, Türkiye’ye vatan demiştim.
45 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.