Öncelikle herkese merhaba. İlk defa bir inceleme paylaşacağım için ufak tefek hatalarım ola bilir. Şimdiden kusura bakmayın.
Gelelim kitaba. Ben anlatım dilini çok sevdim kitabın. Mutsuzluk, sevgi, acı, aile kaygıları, mutluluk çok güzel işlenmişti kitapta. En geç bitirdiğim kitap bu oldu doğru ama güzel kitaptı. Lakin bazı yerleri özellikle Levin ve kent anıları çok sıkıcıydı, resmen okumadan geçiyordum. Kitabın sonunu biliyordum(spoi yemiştim) lakin yine de çok etkilendiğim kitap oldu. Ve kitabı okumak bazı yerlerde sabır istiyor. Ben bazı yerlerinde kitabı yarı bırakmak istedim(Levin yüzünden) lakin Anna ve Vronski anılarını çok akıcı bir şekilde bitirdim. Tavsiye ederim lakin yalnızca sabırlı insanlara. Umarım sizi birazda olsa aydınlata bilmişim.
Teşekkürler.
“Elli yedi cevapsız arama
Göndermediğim elli yedi mektup,
Elli yedi dikişle yeniden nefes alır,
sonra da lanet olası bir role bürünürüm.
Sana ihtiyaç duymadığım elli yedi gün
Senden vazgeçtiğim elli yedi an
Senden uzaklaştığım elli yedi adım,
Kitap herkese hitap eden bir kitap değil iki erkeğin aşkını anlatıyor ve bunu gerçekten hem darc hem de Smutla inanılmaz derecede birleştirmiş yazar.
Açıkcası Lgbt türü çok okuduğum bir tür değil ama tamamen karşıt olduğum bir şeyde değil. Kendi kafamda bazı şeylere oturtarak okumaya karar verdiğim bir kitaptı. Ki zaten Serinin önceki
SPOİLER İÇERİR
Gönül, diğer adıyla Kokoro, Sõseki'nin 1914 yılında yazdığı bir romanıdır. Bu inceleme de kitabın eleştirisini yapacağım.
Ben kitabı Maya Kitap basımı ile okudum ve çeviriyi çok beğendim, her ne kadar İthaki Yayınevi'de kitabı bassa da Maya'nın baskısını öneririm. Önsöz bölümünde Sõseki'nin hayatına ve kitabına