13 Kasım 1973: Atsız Toptaşı Cezaevi'nde
Dört aylık rapor Adli Tıp'ta Kasım ayına kadar bekledikten sonra kabul edilmemiş; reviri olan bir cezaevinde cezanın çekilebileceği belirtilmiştir. Bunun üzerine Atsız, "13 Kasım 1973 Salı günü davet edildiği Bostancı Karakolu'ndan İstanbul İnfaz Savcılığına sevk edilmiş ve orada resmî
BEYAZ LÂLE
Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Ezana yarım saat falan var, son pideleri veriyoruz artık. Kan ter içinde kaldım acemilikten... Bir pide daha sardım, uzattım önümdeki müşteriye. Dalından kanatlanan kuş gibi bir ses, ‘Bir ekmek alabilir miyim?’ dedi. Nasıl güzel göz, nasıl güzel yüz, nasıl güzel ses... ‘Ekmek mi?’ dedim. Ekmek yok. Pide var, ekmek yok. ‘Ekmek yok mu?’ diye ustaya
Felsefe dünyası ve filozofların birbiriyle yaptığı atışmalara uzak biriyim ancak bu kitapta bana şöyle bir hissiyat geçti: sanki birilerine öfkeyle cevap veriyor savunma yapıyor, ben tek siz hepiniz der gibi önüne gelene sallayan sadece kendi bildiklerini doğru sayan, diğerlerini küçülterek kendini yüceltmeye çalışan bir üslup beni rahatsız etti ve kitaba devam edemedim yani etsem de sanki bildiğim şeyleri okuyor gibi hissettiğim için vakit kaybedecekmişim gibi geldi. Benzer şeyler
İrade Terbiyesi kitabında da vardı ki kesinlikle aynı yaklaşımla neredeyse aynı cümlelerle yazılmış gibi. O kitabı okuduğum için bu kitapta sıkılmış olabilirim. “Hazzı yok sayarak salt erdem için yaşamak insanın amacı olmalıdır ancak bu şekilde mutlu olunur. Erdeme de dünyevi zevk ve amaçlardan uzak durarak ulaşılır” temalı, ama bunları öğüt etmesine rağmen kendisi bolluk şatafat içinde yaşayan insanı gösteren (ki bu günümüzde dahi böyledir) ve bu eleştirilere de yine büyüklenmeci bir öfkeyle cevap vermeye çalışan birini gördüm. Belki diyeceksiniz ki, koskoca filozofa çok sığ bakmışsın. Doğrudur. Elbette bakış açısı katacak yerler de mevcut ancak felsefeye gönül vermiş okurların affına sığınarak belirtmek isterim ki benim için bu kitabı özetleyecek tek kelime : lakırdı.