Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Öncelikle merhabalar ben bugün yeni bir karar aldım ve bu kararı anlatmak istiyorum öncelikle bize ne diyebilirsiniz anlıyorum ama benim tek içimdeki her şeyi yazıp hiç tanımadığım insanların okuyup belki de bir nebze olsa beni anladığını düşündüğüm tek yer burası. Ben kendimi bu birkaç aydır çok kötü hissediyorum yani belki de yaşadıklarımın payı
Birtakım Sosyalleşme Deneyimleri
Hayatımda şu son birkaç ay kadar sosyal olduğum bir dönem hatırlamıyorum. Fark ettiğim bazı şeyler var: Öncelikle bu bir fıtrat meselesi. Her insan sosyal olmak zorunda değil. Ha, bende sosyal olma potansiyeli var. Bunun da en çok iki yolla ortaya çıktığını görüyorum: 1. İletişime açık olmak. Her zaman biz insanları bulmuyoruz. Bazen de onlar bizi buluyor. Onlar bizi bulduğu anda eğer sohbete açık olursak ilerleme kaydediliyor. 2. Emek vermek. Bunu da en çok bu dönemde yaşayarak öğrendim. Hayatımdaki insanlar için ya da yeni tanıştığım insanlar için emek vermenin ne kadar kıymetli olduğunu gördüm. Bazen gerçekten yorulduğumu hissetsem de buna değdiğini hissetmek yorgunluğumu unutturuyor.
Reklam
Ben değilim. Zamanında bir yerde çalışırken tanıştık kendisiyle. Ben tanıştığımda güvenlikti. Güvenlik işini bırakmış. Bende çocuğun soyismini yeni öğrendim. Facebook'ta başka bir şey yazıyor isminin yanında.
Güngörmez
"Hiç sevmem kışları" derdi. Neymiş üşürmüş de kalın giymek zorunda kalırmış. "Hahh" dedim içimden. "Yazın da, kışın da mahallenin en pejmürdesi sensin..." Bunları o zamanlarda çok yakın olup da sevemediğim, şimdilerdeyse rahmetli olan canım arkadaşıma söylerken yıl 1995 aralığın 17'siydi. Şimdiyse 2006 yazının
Gerçek hayattan esinlenmiş etkileyici bir öykü…
Annem, evi, babamı ve bizi terk ettiğinde ben altı yaşında, abim sekiz yaşındaydı. Annemin babamı terk etmesini o yaşta bile anlamıştım da, bizi terk etmesini anlamamıştım. Anne çocuklarını terk eder miydi? Babam, annemi döverdi. Babam beni, abimi döverdi. Ben o yaşlarda babalar döver diye biliyordum. Babalar döver… Anneler olmayınca, evlerin
Tevazu ve Kibir
*TEVAZU-KİBİR* Bugünlerde bazı kavramlar, değerler üzerine düşünüp kafa yormak, konu üzerine biraz çalışma yapmak hoşuma gidiyor. Bugün tevazu ve kibir üzerine düşündüm.Gerçekten tevazu sahibi miyiz? yoksa o tevazu perdesinin ardında kocaman bir kibir abidesi mi duruyor? Öncelikle bu kavramların ne anlama geldiğini öğrendim. Ve bazı düşünceler
Reklam
Bugünün hatırası :)
Bugün çok şaşırdığım aslından olması gereken nezaketin, bu devirde az rastlanan hatta hiç rastlanmayan bir hadise yaşadım... Bir toplu taşımada oturduğum yanımdaki koltuk boştu otobüste, sonra 10.Sınıf öğrencisi (sonra öğrendim) yan koltuğa yanıma oturmak için müsade istedi önce anlamadım efendim dedim. Yanınıza oturabilir miyim? dedi tekrardan ben çok şaşırdım, tabiki ne demek dedim oturabilirsiniz😊 Çocuk rahatsız olunabilir diye soruyorum dedi. Ve oturken bana kol mesafesini bile rahatsizlik vermeyim diye uzak tutmaya çalıştı yani oturuşunda bile görgü vardı maşallah 🙏🏻 Allah'ım dedim içimden bu ne nezaket bu ne edep, bu ne görgü. Sonra biraz sohbet ettik çünkü bu beyfendi genci tanımak istedim 10.Sınıf öğrencisiymiş, ben bir kadının yanına oturken müsade isterim dedi ben ailemden böyle gördüm dedi. Bende öyle biri olduğum için kendim gibi birine rastlamak hemde daha küçücük birini böyle nezaket ve görgü sahibi olması beni mutlu etti. Senin bu davranışını görünce birazcık yeni nesil için umudum yeşerdi dedim. Cevaben ben benim neslim için pek umutlu değilim dedi... o ve ben iki yabancıydık evet ama aynı özellikte iki iyi insandık 😇.. Ailene selamımı ilet senin gibi bir evlat yetişdikleri için onları canı gönülden tebrik ettiğimi söyle dedim.. Ve "Eğitimin ailede başladığını ve yaşam boyu devam ettiğini' bir kez daha hatırlattı bana o değerli çocuk 🙏🏻
Kimi zaman masalsın hikayesin Kimi zaman da anne duası kadar gerçek Söylenir avutur uyutur öyle gidersin. Vakti gelince sende kulağıma söyleyiver (artık benimle ) İşinin bittiğini Seninle tanıştığımda bir kelimeydim. Sadece Adım. Şimdi çoğaldım cümlelere karıştım. Cümle Alem öğrendi ki, ben de öğrendim. Ömrümü verdim ben sana hani sen de yeni
Annemden sonra öğrendim, toprağın neden güzel koktuğunu, en sevdiklerim var içinde... Annem de karıştı içlerine Yağmuru bekliyorum şimdi, ıslansın iyice Gözyaşlarımı da ekliyeyim içine Dindiğinde annem çıkıp gelsin kokusu ile.. Toplamıştır tüm sevdiklerimi yeni evinde Donatmıştır sofrayı yine sevgisiyle Böyle düşünmek iyi geliyor gönlüme Yoksa dayanılmaz oluyor bu acı bende Keşke arada ses verse, rüzgar da sesini getirse Kızım dese... Toprak ana boşuna dememiş, anam var onda anam! Bereketi de ondan geliyor, canını vermiş toprağa, Ana değil mi işte. Her yerde kendinden verip, can katıyor hayata..! Latife ŞİMŞEK
06.02.2023 04.17
O geceyi anlatmaya çalışmak ne kadar doğru bilmiyorum, ya da ne kadar kendimi ifade ederim onu da bilmiyorum. Bazı acılara sözler anlam yüklemiyor, tesirsiz kalıyor. 2022'de Haziran ayında öğleleyin yatak alttan üstte doğru sıçradı tabi bu durum bana normal gelmedi. Herkesin dilinde bi maraş depremi vardı zaten, hep ne zaman olacak
Reklam
Sevgilimin küçük imparatorluğunda Yaz cephesi Ve onun göğüs kafesinde kuş besleyen askerleri.
GÜLŞİİR Geceyarısı, karanlık bir bozkırda Işıklar içinde akan bir tren kadar yalnızım içinde onca insan, içinde dünya... Soluk soluğa, demirden bir ırmağa mahkum Ve bilmeyen sonsuzluk nedir, Haklı olan kim bu kargaşada? Ateş ve su, yaşam ve ölüm, irin ve şiir Ucu bucağı olmayan bu çığlığın Ortasında nasıl barışılabilir? Anlamak isterim, hangi
Sessizlik insanı demlendirirdi her zaman. Hep buna inanmıştım. Ateşten daha fazla yanmamak için ateşten bir tutam uzak durmak gerekirdi. Sessizlikte böyle, gürültüden gürütü bitene kadar uzak durmak gerekir. Sükutun çığlığı bende şunları meydana getirdi . 1-)onu tanımışlığıma yeni bir renk kattı. 2-)onu anlamışlığıma yeni bir anlam kattı. 3-)onu bilmişliğime yeni bir bilgi kattı. Çünkü ona hep diyordum seni yaşayarak, kimi zaman tartışarak, kimi zaman kavga ederek,kimi zaman aşkla romanlaşıp şiirleşerek,kimi zamanda susarak,kimi zaman tartışarak öğreniyorum tanıyorum ve keşfediyorum . Ve galiba ben hedefime ulaşmak ve ona karşı hakiki manada demlenmek üzereyim . Onu Yaşayarak öğreniyordum onada söylüyordum. Tartışmalarımız oldu,kavgalarımız oldu,şiirleşip romanlşmalarımız oldu , anı yaşamalarımız oldu,ve sonuncusu ise zannımca susarak oldu. Bu suskunluk iyide geldi. Fırtınalar dinmiş ateş yaksada kavurmuyor artık. Ona karşı his düşüşünce görüş ve davranışlarımı toplamış ve sakinleşmiştim. Onu artık gerçekten tanıyorum, çünkü onu yaşadım yaşayarak öğrendim, kendimle mutluyum, çünkü sözümü tuttum. Paldır küldür tanıma çabasına girmemiştim. Tanımak yanmaktı, Tanımak ezilmekti, Tanımak acı çekmekti, Tanımak kıskanmaktı, Tanımak içi yana yana göz yummak sabretmekti, Tanımak susmaktı. Ve tanıdım öğrendim ve yaşadım onu...
kütüphane...
Yaklaşık 20 yıl önceydi kız kardeşime misafir gitmiştim İstanbula... Yeni açılan Avm, leri falan geziyorduk bir kaç gün sonra Avcılarda 5/6katlı büyük bir mobilya halı mağazasına gittik, kardeşim koridoruna uygun yolluk bakmak istiyordu neyse lafı fazla uzatmayayım bende böylesine büyük bir mağazaya gelmişken bir kütüphane bakayım dedim. Bizle
318 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.