.” İşte, anlıyorsunuz ki önemli olan, özgür olmaktan çıkmak ve kendinden daha namussuz olana pişmanlık içinde itaat etmektir. Hepimiz suçlu olduğumuz zaman, demokrasi olacaktır.
Karşıma çıktın çıkarak aradın beni
Ararken buldun ve buldun da değiştirdin beni benden alarak
Aldın ve alışların beni kendine benzetti
Sen varsan ben hayatımın bin parça halinde kaldım
Ve dedim sen beni neden seçtin
Neden ve nasılımı benden çaldın
Durma benden beni alanlara sor kendine ben kimim
Kimsin ve ne için benimle geldin
Ne dedin de sen bendensin...
Karşıma çık ve de ki sen bendensin
Karşına çıkarken de ki sen senden ve ondan ötürü bir hiçsin
De ki zamana bıraktığım tüm düşüncelerimi sana bırakıyorum
Ve çağır beni en derinden en derine inmiş o çekinceli halinden
Ve anla
Ve konuş sen hadi ne diye gittin şimdi benden...
Işıldar gözlerindeki ay kalbindeki yaralar sen bir düzen bir bozansın yansın ay güneşten güzelsin göğsündeki dar gençliğinde ki anılar sen fani bir bendensin lakin gece aydan da güzelsin..
Bir kadının kızı olmak ne müthiş bir şeydi. Kemerli bir burun da olsa, tek başına bir şeye benzemeyen bir işaret parmağı da, muhteşem annelerin bize sundukları bu kutsal hediyeleri ölene dek yanımızda taşıyacak olmamız, ne büyük mucizesiydi hayatın. Bu gizli alametleri ile hep "Sen bendensin" diyeceklerdi bize. "Benim hamurumdan, benim toprağımdan, benim kökümdensin. Aynı bahçenin mahsulüyüz biz." Bir kiraz ağacının sürgün verdiği yerden uzayıp günün birinde aynı çiçeği açması, aynı yaprağı büyütmesi gibi bir dalın ucunda...
"Birçok şeyi yarım yamalak bilmektense, hiçbir şeyi bilmemek daha iyi! Başkalarının insafına kalmış bir bilge olmaktansa, kendi başına bir deli olmak daha iyi.."
“Bu gizli alametleriyle hep “Sen bendensin” diyeceklerdi bize. “Benim hamurumdan, benim toprağımdan, benim kökümdensin. Aynı bahçenin mahsulüyüz biz”. Bir kiraz ağacının sürgün verdiği yerden uzayıp günün birinde aynı çiçeği açması, aynı yaprağı büyütmesi gibi bir dalın ucunda…”