Bir ölümlünün içinde bulunabileceği en tuhaf konumdaki ruhumun günlük durumunu betimleme tasarısını böylece oluşturduktan sonra, bunu yerine getirmenin en basit ve emin yolunu, yalnız başıma yaptığım gezintileri ve hiçbir engel ya da sınırla karşlaşmaksızın kendi akışını izlesin diye düşüncelerimin dizginlerini serbest brraktığımda gezintilerimi dolduran hayalleri aslına sadık kalarak kayda geçirmekte buldum. Bu yalnızlık ve derin düşüncelere dalma saatleri tamamen kendim olduğum, hiçbir şeyin zihnimi çelemediği, beni engelleyemediği, tamamen doğanın istediği gibi olduğumu gerçekten söyleyebildiğim yegâne saatlerdir
Reklam
" Bana bir gün ne dedi biliyor musun?" 'Sonunda seni buldum.' Aynen böyle dedi. O zamanki beni hatırlasana zaten eriyip gitmişim, 'Uğur, Uğur' diye aklımı yitirmişim. Bir de bunu duyunca bittim. Düşünsene birinin yeryüzünde arayıp arayıp sonunda bulduğu kadınsın. Of, ne cüsseli laf. Şimdi gülesim geliyor. Ne çok konuşuyor insanlar. Ne çok söz var, uçuşup duruyor tepemizde. İmsanlar sadece konuşuyor.
Sayfa 34
Ben bir günahkarım, dedi Shug. Çünkü dünyaya gelmişim bir kere. İnkar etmiyorum. Ama şu hayatta başımıza neler geleceğini anladıktan sonra başka ne olabilirsin ki? Günahkarlar hayatın keyfini daha iyi sürer, dedim. Neden biliyor musun, diye sordu. Tanrı’yı kendinize dert etmezsiniz çünkü, dedim. Hayır, dedi. Ondan değil. Biz de Tanrı’yı çok dert ederiz. Ama bir kez Tanrı’nın bizi sevdiğini hissettik mi gönlümüze göre yaşayarak onu memnun etmek için elimizden geleni yaparız. Sen şimdi bana Tanrı’nın seni sevdiğini mi söylüyorsun? Hem de onun için hiçbir şey yapmadığın halde. Yani kiliseye gitmediğin , koroya katılmadığın, papaza yemek götürmediğin ve bunun gibi şeyler yapmadığın halde? Eğer Tanrı beni seviyorsa, Celie, bunların hiçbirini yapmama gerek yok ki. İstemiyorsam yapmam. Tanrı’nın hoşuna gideceğini düşündüğüm bir sürü şey var yapabileceğim. Ne gibi, diye sordum. Mesela, dedi. Sırtüstü uzanıp her şeye hayran olmak gibi. Mutlu olmak. Güzel vakit geçirmek gibi. İşte bu bana tam kafirlik gibi geldi. Doğruyu söyle Celie, dedi, Tanrı’yı kilisede bulduğun oldu mu hiç? Ben hiç bulamadım. Tanrı’nın ortaya çıkmasını ümit eden birtakım insanlar buldum yalnızca. Kilisede varlığını hissettiğim tek Tanrı yanımda getirdiğim Tanrı’ydı. Bence diğer herkes de öyle yapıyordu. Kiliseye Tanrı’yı paylaşmaya geliyorlar, bulmaya değil.
Sayfa 198
Hayal ettiğim kadın beni böyle tahrik ediyordu. O kadının resmini Lamb'in Shakespeare'den Masallar'ında buldum; buraya Sör Colin'in hastalarından biri bırakmıştı herhalde; evdeki tek kurgu kitabıydı. Ophelia, ağabeyini, müthiş sakalına karşın yavan görünen bir delikanlıyı dinliyordu. Kız, adamın söylediklerini ciddi bir şekilde
Sayfa 63 - İthaki Yayınları, 1. Baskı, Ocak 2024, Çeviri: Süha Sertabiboğlu
Sabahattin Ali♡
Montaigne'i hiçbir yazarı sevmediğim kadar sevdim hep. Ölesiye korktuğumda daima Montaigne'ime sığındım. Montaigne'in elimden tutmasına, beni yönetmesine izin verdim, hatta alıp götürmesine, baştan çıkarma­sına. Montaigne benim kurtarıcım oldu daima, elimden tutanım. Bütün ötekilerden, sonsuz büyüklükte felsefi ailemden eninde sonunda hayal kırıklığına uğradım, büyük, felsefi bir Fransızlar ailesi olarak tanımlayabilirim onları,(...) Hiç babam, hiç annem olmadı, sadece Montaigne vardı. Hiçbir zaman anne ve baba olarak adlandıramayaca­ğım beni peydahlayanları ilk andan itibaren itici buldum, bu iticilikten çok erken kendimce sonuçlar çıkardım ve dosdoğru Montaigne'imin kollarına attım kendimi, işin gerçeği bu. Montaigne'in, diye düşündüm her zaman büyük, sonsuz, felsefi bir ailesi var ama bu felsefe ailesinin üyelerini en baştakinden, Montaigne'imden daha çok sevmedim hiçbir zaman.
MontaigneKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.