"Düşüncelerim, ipliği kopan tespih taneleri gibi dağılıveriyor sensiz. Şimdi gözyaşlarımdan inci yapmak isterdim sana, keşke yanımda olsaydın. Kelimelerim bir şelale gibi akıyor ne zaman sana dair bir şeyler yazmaya kalksam. Beni ne kadar ateşe versen de, hiçbir hatıramız küllenemez, bunu bilesin. Zümrüdüanka gibi kendi külümden doğar ve katar katar turnalar gibi kanat vurarak, yine revan olurum yollarına! Bir de üşümedir işliyor ruhuma apansız, kanım donuyor, sıcağın yok ki yanımda! O ayrılıktan kahroluyorum ve ardından sabah oluyor, yine bin cefa ile kahroluyorum işte! Kelebekler senin yüzünün değdiği bahçelere yayıyor kanatlarını. Sonsuz genişliklerin sırrı iki dudağının arasında saklı. Bir kelam söyle ne olur! Her hecenin tınısında duymak istiyorum. Gittin ya, kalsan ne güzel olurdu, gitmişsin neye yarar? Sen gittin ama bak seninle ilgili olan bir şey bende, sessizlik bende. Gittin, heyhat, pervaneye döndü narin yüreğim sensizliğinde. Her yalnız âşık değildir, ama her yanmış aşkın kuyusunda yalnızdır. Ateşinden değil, ateşsizliğinden yanmışım. Ey aşkın sesi, nefesi, gel bir an evvel. Dinsin artık kıyametin gürültüsü! Senden önce kitaplarda arıyordum derinliği. Kitaplardan utanıyorum. Sen bütün kitaplardan daha derinsin, sana yazdığım mektuplardan utanıyorum, kendi kendini oku ey Şems."
Onay istedikçe yoruldum. Uzun uzun baktım kendime her şeyi bilenlerin gözünden. Kendi deneyimimin amatör bir katılımcısı olsam öğrenirdim yaşamayı. Yüksek beklentilerin kadrolu profesyoneli olmaya adadım kendimi. Kurduğum hayallere katılmadım da, kurgulu hayatlara atıldım. Yorgun argın koşup yetiştim her şeye. Anladım, anlaştım, uzlaştım. Gözümü kararttım. Iskalanmış tüm hedeflere yarası saklı kanatlarla uçtum. Pozumu takındım. Ismarlanmış artistik duruşlarda dünya rekorlarına koştum. Saatleri belli olan soluksuz mesailer, "E artık yaşı geldi” ile başlayan sıralı törenler, “E tabii yaşı geçti” diye bitirilen çocuk hayaller, siparişi doğmadan verilmiş yetişkin tatminler, her günü madde madde planlanmış tatiller... Canımın patronları, kıymetli aile büyükleri, hep bilirkişiler! Özene bezene yaratılmışlar, sizi gidi yemiş, yutmuş, bitirmişler! Beni onaylayın diye ne kadar çok uğraştım. Görevler tamamlandı, hayaller yok sayıldı. E yoruldum. Sahiplenemedim kendimden alıp kendime vereceğim onayları...
Reklam
Giz ile gizi açığa çıkaran arasında, ben gizden yanayım. Bana bir konuşmayı nakletmeye gelen muhbire söyleyeceğim ilk söz, "Onu kendine sakla, sus konuşma. Anlatacakların ne seni ne de beni ilgilendirir. Bir daha da evime gelme" olur. Ben insanlarla ve olaylarla başka açıdan ilgile-nirim.
Sayfa 82 - Yky-PdfKitabı okudu
Secdeye in, göğe yüksel
Başını yere koyarak sıfırla kendini. Rabbine de ki: Sen varsın. Sen Âlâ'sın. Eksiklikten uzaksın, noksanlıktan muallâsın, kusurdan mukaddessin. Kusur bende. Benden yana eksiklik. Bende saklı acizlik. Bende bekler fakirlik. Yalnız Sana muhtaç olma zenginliğimdir secdem. Yalnız Sana kul olma şerefimdir secdem.
Ayrılık
Aşkla besle kendini, gül yetiştir, sardunya çoğalt. Ki, sen aşktan ve ayrılıktan başka ne anlıyorsun.
Sayfa 52
Her ayrılıkta kendine saplanan bir hançer kendi sabrını deneyen taş, kendi uykusuzluğuna yatak oldun. Kül koy şimdi yanına korunun, seni kavuran onu da yakmasın. Aşkla besle kendini, gül yetiştir, sardunya çoğalt. Ki, sen aşktan ve ayrıktan başka ne anlıyorsun
Sayfa 52 - ayrılıkKitabı okudu
Reklam
862 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.